3. bölüm

213 21 3
                                    

İki gün geçti ve isimsiz mektubun kime ait olduğunu hâlâ bulamadım. En sonunda aileme söylemeye karar verdim. Gereğinden fazla tepki verdiklerini düşünüyorum. Çünkü mantık açısından bakarsak bu bir eşşek şakası olabilir. Yada yanlış gönderilmiştir. Aileme bu mektubu verdiğim zaman ilk işleri büyük bir şok geçirip derhal müdürle konuşmaktı. Gerçi müdürü görünce ayrı bir şok geçirdiler. Önceden tanışıyor gibiydiler. Müdüre Hudson'la böyle bir konu için gereğinden fazla konuştular ve o gece annemin ağladığını duydum. Ertesi günse hiçbir işlerine odaklanamadılar. Neler oluyordu böyle. Ağlamalar, endişeler... yoksa bu mektubun ailemle bir ilgisi var mıyıdı? Her ne varsa yakında su yüzüne çıkacaktı.
                  ♡♡♡
  Yeni bir gün, yeni bir okul günü. Umuyorum bugün gerçeğe bir adım daha yaklaşacaktım. Üstümü giydim ve tam kahvaltıya oturacakken çatımı hazırlamadığımı fark ettim. Fakat annem beni durdurdu.
"Diana. Baban ve ben bir karar aldık. Önümüzdeki hafta dahilinde okula gitmiyorsun."
"Neeeeee! Nedeen"
"Yaz tatiline erken gireceğiz işte fena mı?"
"Anne... BU DELİLİK."
"Hayatım lütfen anne babanın kararına saygı duy ve bırakta bu tür kararları biz alalım." Buda neydi böyle. Normalde aile içi kararlarda benimde rahatlıkla söz sahibi olma hakkım vardı. Annemin bana verdiyi bu cevap çok canımı sıkmıştı. O gün odamdan pek çıkmadım. Herşeyin bana gelen bu lanet notla ilgisi olduğunu biliyordum. Günler geçtikçe ve ailemin davranışlarında değişiklik gözlemledikçe bu notun bir eşşek şakası olma fikrinden giderek uzaklaştım.
  Ertesi gün okula gitmeme fikrine hâlâ alışamadığım için sabah uyandığımda neyin rüya neyin gerçek olduğunu bir an ayırt edemedim. Sonra aklıma gelince gene moralim bozuldu. Her ne kadar buraya taşındığımızdan beri okula sadace birkaç gün gitsem ve okulu sevmesemde bu not ve ailemin bu notla bir ilgisinin olduğu fikri beni günler geçtikçe düşündürüyordu. Annem odama girip beni uyanık görünce mutlu görünmeye çalışarak (ki aslında daha önce hiç görmediğim bir yüz ifadesini saklamaya çalışıyordu) "Diana. Kalk ve üstünü giy. Bir misafirimiz var."
Içeride beni gerçekten bir sürpriz bekliyordu. Salonda manken gibi bir kız, en fazla üniversiteye gidiyor olmalıydı. O sürekli gülümseyen yüz ifadesiyle bana baktı ve gözleri beni görünce sevinçle doldu. Sanki beni tanıyor gibiydi. (Tıpkı müdüre Hudson gibi. Onunlada ilk karşılaşmamızda bana çok samimi davranmış ve sanki beni bekliyormuş gibi bir havası vardı) İsmi Emma olan bu kız bir yaz okulu öğretmeniydi. Görünüşe bakılırsa annem ve babam benden habersiz bir karar daha almıştı. Gülümsemeye çalışarak ona baktım. Bir-iki hafta sonra şehrin öbür tarafında olan sözde yaz okuluna gidecektik. Bana bayağı samimi davrandıktan sonra odamı görmek istedi. Ona yolu gösterdim. Birlikte odaya geçtik.
"Teleskobun ne kadar da güzelmiş."
"Teşekkür ederim." Emma teleskobun üzerinde birkaç ayarlama yaptı kısa bir süre gökyüzüne baktı ve bana teleskoptan bakmamı söyledi. Dediğini yaptın ve neredeyse nutkum tutuldu. Bu kocaman, bulutsu gibi bir şeydi.
"Bu-bu şeyde nedir?"
"Onun adı 'Urahoma'. Eski yerliler oranın gök tanrısı Uranosun evi olduğunu söylerlermiş. Orada bulunan Uranosun krallığı hâlâ ayaktaymış. Söylenene göre Uranosun soyundan gelen son varis krallığı kurtaracakmış."
"Neyden kurtaracakmış?" Bu şey çok ilgimi çekmişti.
"Savaştan. Uranosun sağ kolu ve eski müttefiki olan Rex, Uranosun bir varisi olacağını biliyormuş. Fakat tahta oturmak için hiçbirşey  söylememiş. Eğer Uranosun soyundan birisi gelmezse hukuki olarak tahta o geçecekmiş. Öylede olmuş. Rex prensesi (tahtın varisi kızmış) kaçırmış ve anakarada güvende olabileceği bir yere saklamış. Tahta oturup uzun bir süre krallığı yönettikten sonra foyası ortaya çıkmış ve Urahomadan kovulmuş." Bunları söylerken çok akıcı bir dil kullanmıştı. Dalıp gitmiştim. Peki ya bunlar bana nereden tanıdık geliyordu. Tabii ya... "TAHT ZAMANI"

Gökyüzündeki KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin