16. bölüm

53 9 6
                                    

Yapacağınız tek şey ordaki küçük yıldıza dokunmak...
Zor bir iş değil!

 

Yatağımda uzanıyorum... benim için bir psikolojik terapi hazırladılar.

Kendimi o kadar suçladım ki... fakat Albert benim suçsuz olduģumu ve kimin olsa merak edip aynı şeyi yapabileceğini söyledi. Belkide haklıdır.

Ama benim içime en çok su serpen şey Lissa'nın geçici felç geçirmesi oldu. Şifacılar gereken tedaviden sonra eskisi gibi olacağını söylemişti. Sonuçta Albert'ın dediği gibi: biz sihrin var olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Normalde bugün taç giyme töreni olacaktı. O kadar karmaşanın arasında bunuda unutmuştuk. Antrenmanlar, kıyafetler, koruma deyişikliği... hepsi beynimi dondurmuştu.

Gözüm Mia'nın bana yaptığı elbiseye ilişti. Cansız mankenin üstünde duruyordu. Aslında ona benden daha çok yakışmıştı.

Annemin sözü aklıma geldi. (Artık ne alakası varsa)

-Neden herşeyi aynı anda yapmayasın.

Düşüncelere daldım. Aslında mantıklıdı... ben onu kedilere kafayı takmış çatlak bir kadın olarak tanıyordum.

Yataktan fırladım. Kararlı adımlarla ilerlerken elbiseyi çok özenerek giydim. Saçlarımı topuz yaparken kurdeleler bağladım. Saçıma Ashley'nin yaptığı geçmiş olsun hediyesi olan çicekten tacı giydim. İlk defa gerçek bir prensese benzemiştim.

Kapıyı sıkıca açtım. Öyle sıkı ki Mia ile Dustin yerlerinden fırladı. Hızlı adımlarla ilerlerken onlarda depara kalktı. Tam benim peşimden geleceklerken Dustin Mia'nın kolundan tuttu.

"Sen git. Onun sana ihtiyacı var. Hem bende kaytarmış olurum."

Mia kolunu ne kadar sinirli bir şekilde alsada arkasını dönüp uzaklaşırken elinde olmadan gülümsedi.

"Ne- neler... noldu?"

O kadar hızlı yürüyordum ki benden iki salon geride olduğunu fark edemedim.

Ben ikerlerken nöbetçiler önümde eğiliyordu. İçlerinden birine:

"Gidip Albert'a haber verin. Yarın bir taç giyme töreni olucak!"

Nedense şok oldular. Ağızları açık kaldı. Onları bekleyecek vaktim yoktu. Bir kaç adım attıktan sonra Mia'nın benimle gelmediğini gördüm. Arkamı dönüp:

"Gelmiyor musun?" Dedim.

O ise bulunduğu yere mıh gibi çakılmış, yüzü bembeyaz olmuştu. İlerleme başladım. O ise ayılıp fırladı. Birden Albert'la çarpıştık. Omuzlarımdan tutup bağırıp çağırdı.

"SEN DELİ MİSİN! Yarın taç giyme töreni falan yapamayız."

Haberi beklediğimden çabuk almıştı.

"Neden?"

Yanındaki adam sarayın keşişiydi. Dönüp konuşmaya başladı.

"Taç giyme töreni için dünden hazırdık fakat eksik olan tek şey diğer krallıklardı."

Bu sefer şok olan kişi bendim.

"Diğer krallıklar mı?"

Albert keşişe anlatması için işaret verdi.

"Evrendeki tek krallık biz değiliz. Uzaylılar gibi. Kısacası Noura krallığından kraliçe Yasmin ve Silverya krallığından kral Zack taç giyme töreninde size eşlik etmek zorundalar"

Mia soluk soluğa arkamızda belirdi.

"Evet doğru! Onkarında burda olması gerek."

"O zaman çağırın!"

Gökyüzündeki KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin