🍁İkinci Bölüm🍁

2.3K 208 33
                                    

Herkes akşam gelmişti. Onlarla ne konuşacağımı çok merak ediyorlardı. Sesler yükselmeye başladı.

Zeynep ablam;

-Bu çocuk bu kadar çok önemli ne konuşabilir ki?

Mustafa abim;

Acaba sevdalandığı biri mi var?

Ali abim;

Yoksa evlilik gibi bir mesele mi var?

Emine ablam;

- Son zamanlarda Mirza çok durgundu. Acaba konuşacağı konu kötü bir şey mi?

Herkes meraktaydı yani. İçeriye girdim. Bir sessizlik çöktü! Hal hatır faslı bittikten sonra ordan "Ali abim" hadi mirza ne söyliceksen söyle artık.

-Tamam inşeAllah başlıcam dedim.

İlk başta söze şu şekilde başlamak istiyorum. Benim için İslam davası herşeyden önce gelir. Bunu sizde çok iyi biliyorsunuz. Dünya oyun ve eğlenceden ibaret değildir.

Allah'u teala bir ayetinde şöyle buyuruyor:

Ve peygamberlerden niceleri var ki; onlarla birlikte birçok rıbbıyyun (ilim, irfan sahibi mürşid) de savaştı. Allah yolunda, kendilerine isabet eden şeyler (elem ve sıkıntılar) sebebiyle gevşemediler, zayıflık göstermediler ve boyun da eğmediler. Allah, sabredenleri sever.
Ve onların sözleri: "Rabbimiz, bizim günahlarımızı mağfiret et ve işimizdeki israfımızı (aşırılığımızı) bağışla. Ve ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler kavmine karşı bize yardım et." demekten başka birşey olmadı.
Böylece Allah, onlara dünya sevabını ve ahiret sevabınının en güzelini verdi. Ve Allah, muhsinleri sever.

                           (Ali İmran 146/147/148)

Ayettede dediği gibi Peygamberler, sahabeler İslam davası için, Allah için cihad etmişti. Ve halada savaşlar devam ediyordu. Yani anlıyacağınız bende İslam davası için canımı ortaya koymak istiyorum. Bir erkek olarak görevlerimi yapmak istiyorum. Suriyede, Arakanda, Filistinde daha nice ülkelerde zulüm,işgence varken ben rahat hayatıma devam edemiyorum. Ordaki aç çocuklar aklıma gelince yemek yiyemiyorum. Hani Anne bana soruyorsun ya; "Oğlum!  Neden az yemek yiyorsun" işte bundan dolayı...
Bende cihad meydanlarında ayaklarımı dimdik tutmak istiyorum..
Bu kararımı size açıklama nedenim şu şekilde oldu; Bazı arkadaşlarım ailesine haber vermeden kaçıyorlar ve bunu duyan aileler yıkılıyor. Bende sizin üzülmenizi istemeyerek nereye gittiğimi bilmenizi istedim.. 
Ve kararıma saygı duymanızı istiyorum inşeAllah...

Konuşurken sürekli annemin gözlerine bakıyordum. Gözlerinden yaşlar damla damla akıyordu.

Ordan Mustafa abim;

-Sen delimisin çocuk bu nasıl karar sen kendini bile bile ölüme atıyorsun?

-Abi bu delilik değil. Ben şehadete aşık oldum sadece...

Ordan Zeynep ablam;

-Hayır! hayır!  Gidemezsin bizi bırakıp nasıl gidersin Mirza..  gözlerinden yaşlar dökülüyordu.

-Eğer şehid olursam size şefaat ederim işte fenamı olur 😉 dedim ve güldüm.

Babam;

-Oğlum bak sana ev yaptırırım istediğin gibi, seni iş yerinde patron yaparım. Bide evlenirsin güzel bir yuvan, mutlu bir hayatın olur.

-Baba anlamadınız galiba ben mutluluğu mal, mülkte aramıyorum.

Yani ailem gitmemem için elinden geleni yapıyordu. Ama ben vazgeçmicektim. Allah için mücadele etmeye devam edecektim inşeAllah... 😊

Şehadete Vurgun Yürekler...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin