🍁Dokuzuncu Bölüm🍁

862 95 11
                                    

Hifa

Alarmın sesi ile uyandım..
Arkadaşlarımı'da uyandırdıktan sonra, abdest alıp heyecanla talebelerimizi uyandırmaya başladık. Yatakhaneye girdiğimizde gördüklerimiz tebessüm etmemize sebep oldu.😊 Çünkü kızlardan biri diğer arkadaşının ayağına sarılmış yatıyor, birisi de rüyasında ne görüyorsa artık, "kurtarın beni" diye mırıldanıyordu. Kızların hepsi abdest almak için ayaklanmaya başladılar. Yalnız bir kişinin eksik olduğunu farkedip endişelendik. Onu aramak için heryeri kontrol ettik. Birimizin aklına gelmiş olacak ki yatak dolabının kapağını açtı kız orda delicesine yatıyordu..😅
Meryem hoca, Berfini uyandırıp abdest almaya gönderdi. Berfin abdest aldıktan sonra hep beraber tesbihate geçtik.. Tesbihat gerçekten çok maneviyatlı, çok huzurlu geçmişti..
Kızlar tesbihatten sonra dinlenmeye geçtiler. Bizde kızlara güzel bir kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtik.
Havada çok güzeldi.. Arkadaşlarıma  "kızlar kahvaltıyı bahçeye hazırlayalım mı?"
Meryem; " evet hem talebelerde sevinir" dedi.
Kahvaltıyı bahçeye hazırlayıp, kızlarıda zorla uyandirdiktan sonra kahvaltı yapmıştık...

Ve artık ders zamanı gelmişti..

Talebelerin Kuran'larıni dinledikten sonra seviye seviye ayırmıştık.

Kuran dersimiz bitmişti. Allah sevgisi dersine giriş yapmak için kızların yanına gittim..

Dua ile derse başladim.. Ve dilimden şu sözcükler dökülüverdi...

Mümin kişi, hayatın her anında Allah'la beraberdir. O yüzden Allah yokmuş gibi düşünmez, konuşmaz ve yaşamaz. Çünkü Allah yokmuş gibi konuşmak günahtır. İşte bu yüzdendir  ki müslüman, hayatın her alanında Allah'lı düşünür, Allah'lı konuşur, Allah'lı yaşar..

❣Her işe seninle başlar "Bismillah" der,

❣Nimet verdiğinde gönülden "şükreder",

❣Versen de alsan da "Elhamdülillah",

❣Hayran kaldığında "Maşallah",

Pışman olduğunda  "Estağfirullah" der,

❣Sevindiğinde  "Allah'u Ekber",

Bir işi arzu ettiğinde "İnşeAllah"

Mesela hayatta insanın karşılaştığı her türlü sıkıntı ve zorluk, Allah'ın isimlerinin değerini öğretir. Hayatın anlam ve amacını yitiren Allah ismini, aç kalan Allah'ın er-Rezzak ismini hisseder. Sevgiye muhtaç olan el-Vedud  isminin, merhamete muhtaç olan er- Rahman ve er- Rahim isminin, öfkenin zararına uğrayan el-Halim isminin,  cimrilikten zarar görenin el-Kerim isminin, şefkâtten yoksun kalan er-Raúf isminin değerini anlar..

Kısaca müslüman, hayatın her anında Allah'lı düşünür, Allah'lı konuşur, Allah'lı yaşar...

Kaygısı Allah olan kimse, Allah'da kaygı eder. Allah'ın kaygı ettiği kimse, Allah'ın unutamadığı, sürekli gözetip kolladığı kimsedir.

Hadisi kudsîde Hz. Peygamberin dilimden Yüce Allah şöyle buyurur:

" Kulum benim nasıl yapacağımı umarsa ben öyle yaparım ve ben onun yanındayım. O beni gizlice özden anarsa, bende onu özden anarım. Eğer o beni çevresinde anarsa, bende onu meleklerime anarım.  Eğer o bana bir karış gelirse ben ona bir kulaç varırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak varırım...      
                                    (Buhari. Müslim.)

Ve son olarak Ibn Kayyim' in çok sevdiğim bir sözünü okumak istiyorum..

İbn Kayyim derki;

🌸"Dünya düşkünleri, dünya ile sevinip şımarırken sen Allah ile sevin..
Dünya düşkünleri, dünya ile zengin olurken sen Allah ile zengin ol..
Dünya düşkünleri, birbirlerine şirin görünmeye çalışırken, sen Allah'a şirin görün..
Dünya düşkünleri, yalnızlıklarını diğer insanlarla giderirken sen Allah ile gider.."🌸


Ve dersimizin sonuna gelmiştik...

Günümüz sakin ve verimli geçmişti...
Ama kalbimde durduramdığım, zapt edemediğim bir duygu ile yanıp kavruluyordum. Aşk'tı bunun adı ama dünyalıklara beslenen Aşk değildi..
Rahmani ilahi'ye duyulan Aşk'tı...

{Şehadet'e aşıktı bu yürek, yanıyordu... Ölümü de sevebiliyormuş insan..
O' nu da bekleyebiliyormuş hasretle..
Hem nasıl beklemesin...
Sevene bayram değilimdir kavuşma günü?
Aşığa bayram değil midir? ŞEHADET GÜNÜ...}

Ve dilimden defterimin köşesine bu cümleler dökülüvermişti..
Artık içime sığmıyordu belkide bu aşk... Artık kalbimde, beynimde şehadet aşkıyla meşgul oluvermişti..
Ve gözlerim beni terk etti..
Rahle başında uyuya kalmıştım.
Benliğimden uzaklaşarak ilahi Rahman-ı düşüncelere dalıp gitmiştim...

{Boş bir alanda etrafım ağaçlarla kaplı ben ise çimenlerin olduğu yerde süzülüyordum. Bembeyaz elbise, beyaz pelerin ve beyaz peçeyle yürüyordum. Ve ağaçlara doğru yöneldiğimde bir ses işittim..
Bir erkek sesiydi aşina olmadığım yabancı bir ses ve bir o kadar kalbime yakın bir ses "Hifa" diyordu... "Hifa"..

Arkamı döndüm uzun boylu, siyah afgan takımı giymiş ve ismimi söyleyen sesin ona ait olduğuna emin bir şekilde  o'na doğru yöneldim ve yürümeye başladım..

Güneş o kadar ışıl ışıldı ki, karşımda duran gencin yüzüne vuruyor ve ben ise, bana ismim ile seslenen kişiyi merak ediyor ve bu kişi yabancı ama bana nasıl bu kadar yakın geliyordu.
Bunların merakıyla daha da hızlanmıştım. Ve tekrar ismimi andığını duydum. Bu sefer sadece ismimi anmadı.. 

"Hifa.. Dava yoldaşın olmaya talibim..
Benimle bu yolu yürümeye varmısın...?"

Boynumda ince bir sızı hissetmeye başladım ve gözlerimi araladığım zaman rahle başında uyuduğumu farkettim. Ama bilmediğim duygular içerisindeydim.  Kalbim adeta alarm veriyordu.  Ama ne için...??





Şehadete Vurgun Yürekler...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin