× Küller: anlamak ×

550 41 51
                                    


Genç kız yatağında sağa sola dönmeyi bırakıp sonunda uyuyamayacağını kabullendi. Serin havaya rağmen ince çarşafı onu boğuyordu. Bir süre yatağında oturur bir biçimde pencereden gökyüzünü seyretti. Bu da içini rahatlatmayınca ayaklandı, üstüne sabahlığını geçirirken yanındaki yatakta huzurlu bir biçimde uyuyan Luna'ya bakıp iç geçirdi. Şu an öyle uyumak için nelerini vermezdi. Astoria sessizce odadan çıkarken sabahlığının kollarını çekiştirdi. Boş ortak salonuna bakarken içinin rahatladığı hissetti. Rowena Ravenclaw'ın heykeli tüm heybetiyle dikilirken Astoria bir koltuğa geçerek heykeli izlemeye başladı. Heykelin hep ona güç verdiğini düşünürdü genç kız, heykelin yüzündeki gülümseme her şeyi bildiğini anlatırken bir yandan da insana sıcacık bir güven duygusu verirdi. En azından Astoria böyle hissediyordu.

"Bir misafir daha mı?"

Astoria yanından geçen soluk renkli hayalete baktı.

"Bu saatlerde yalnızca ben gelirim sanıyordum"

Helena Ravenclaw'ın soluk silüeti hüzünle gülümsedi.

"O da uyuyamıyor, rüyalarınız sizi üzüyor olmalı"

"Rüyadan çok kâbus" diye mırıldandı genç kız "gelen Terry miydi?"

Gri leydi başını yavaşça sallarken Astoria kafasını koltuğun yumuşak kısmına yasladı. Her şey sanki fazla zordu artık. En küçük şeyler bile onun gözünde büyüyordu, bazı şeyler fazla ağır geliyordu. Ağlayamıyordu mesela, oysa içinde çığlıklar atan bir yan vardı. Ne kadar sessiz kalırsa kalsın o yan susmuyordu. Astoria da bağırmak istiyordu, hıçkırarak ağlamak ve üzüntüsünü haykırmak istiyordu. Oysa tek yapabildiği hissizce gezmekti ve hissettiği tek duygunun kızgınlık olması onu korkutuyordu. İnsanlara kızgındı, Anthony'e kızgındı ama en çok da kendisine kızgındı.

Onu kurtarabilirdim

O gün olanları düşündü Astoria, 2 mayıs. Tüm büyücü dünyasını değiştiren ve Astoria'nın hem kurtuluşunun hem de batışının başladığı gün. Greengrass ailesi kutsal safkan ailelerinden olabilirdi ancak Astoria ailesinin Malfoy ve Black'ler kadar kötülükle kafayı bozmadığını düşünmüştü hep. Evet ailesinin kan takıntısı vardı ve muggle doğumlulara kötü davranmaktan hoşlandıkları doğruydu ancak karanlık lord için hizmet etmek? Bunun olacağına asla ihtimal vermemişti genç kız. Ta ki babasını kolunda işaret olan bir adamla görene dek. O gün ailesi ile ilgili büyük bir düş kırıklığına uğramıştı. Onun da ailesi tıpkı diğerleri gibi.. Kötüydüler, sadece kan takıntısı veya mugglelara olan bir tiksinti değildi artık.

Babasıyla yaptığı konuşmayı daha dün gibi hatırlıyordu.

"Bunu sizi korumak için yapıyorum" demişti sadece ve bu konuyu uzun süre konuşmamışlardı, ta ki Astoria annesinin babasını ölüm yiyen olmaya ikna etmeye çalışmasını duyana dek.

"Bunu neden yapıyorsunuz?" diye sormuştu bir kez daha ve aldığı cevap yine aynıydı

"Sizin için" demişti babası yine "sizi korumak için"

"Eğer öyle olsaydı ona karşı gelirdiniz!" diye bağırmıştı genç kız

"Ona karşı gelemeyiz" demişti annesi

"O zaman bu daha kötü" dediğini hatırlıyordu Astoria "bu sizi sadece korkak yapar"

Tabi daha sonra annesinden azar işiterek odasına postalanmıştı. Daphne'nin ise bu konudaki düşünceleri Astoria ile oldukça zıtlık oluşturuyordu. Daphne'nin de tıpkı anne ve babası gibi kan takıntısı vardı ve muggle doğumlulardan nefret ediyordu. Ve karanlık tarafa çalışmak için babasından daha hevesli görünürdü. Astoria bunun sebebini biliyordu, Daphne'nin her zaman güce karşı bir zaafı olmuştu ancak çok fazla gücün onu korkutacağını Astoria bizzat savaş günü deneyimlemişti.

Extinguished Lonely Stars  ×Drastoria×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin