Bölüm 5

3.2K 119 14
                                    

"Göksu'nun onunla aynı ortamda olmasını istemiyorum Serhat"

"Eğer o bizimle olmazsa onun bizim kızımız olduğuna inanmasını nasıl beklersin sence şüphelenmeyecek mi?"

"Bir baksana ona ne kadarda babasına benziyor onu tanımasından korkuyorum"

"Tanımasından mı yoksa gerçekleri ona söylemekten mi?"

"Ne gerçeği?"

"Onu hala sevdiğin gerçeği yada mecburiyetten kaçtığın"

" Onu artık sevmiyorum ben sevemem, hem mecburiyetten olduğunu öğrense ne yapacak Alara'yı bırakıp bana mı koşacak?"

"Ben olsam koşardım, ona baktığımda sana nasıl baktığını gördüm ve emin ol ben bir erkeğim bunu anlayabilecek kadar olgun bir erkek tek bir sözüne sana gelmeye hazır"

"Bak sende gördün ikimizinde iki ayrı dünyası var artık, ben buyum oda o kızın nişanlısı"

"Bu arada o hoca meselesi ne" dedi şaşkınlıkla. Derin bir nefes alarak olayların kafamdan akıp gitmesini bekledim. O okulda staja başladığım günü, sınıfta arkamı döndüğümde onunla karşılaşmamı, birlikte şarkı söyleyişimiz, ofisteki sevişmemiz... Ne sevişmemi at onu kafandan Melissa unut!!. Neyse sakinim...

"Ben psikoloji okuyordum, annem hep kuralcı ve katı bir kadındı, her zaman en iyisi olmamı çünkü azla yetinenlerin zavallı olduğunu söylerdi, sonra Gökmen'le olan ilişkimi öğrendi ilk başlarda değiştiğini bana destek olduğunu sanıyordum ama sonra bir baktım Gökmen'in okulunda öğretmenim"

"Yani annen sizi ayırmak için mi bunu yaptı diyorsun" mantıksız bulmuş gibi konuşmuştu.

"Ayırmak için değil işle özel hayatı birbirinden ayırabilmem ve her durumda çalışabilmem için" dedim bıkkınlıkla, annemin adını bile hatırlamak istemiyordum.

"Vay be, anlaşılan senin annen de benim babam gibiymiş" ellerini dizinden çekip boynunda birleştirirken belirginleşen kol kaslarına bakmamak için direnip dururken bir şey fark ettim. Ben ona hakkımda bunları bahsederken onun hakkında hiçbir şey sormamıştım.

"Peki senin baban ne yaptı" diyebildim tereddütle. Bana bir an hazırlıksız yakalanmış gibi bakınca "anlatmak istemiyorsan sorun değil tabi anlarım" diye eklemek zorunda kaldım. Başını olumsuz anlamda sallayarak gülümsedi.

"Babamın büyük bir ayakkabı ve deri fabrikası ve bir çok mağazası vardı, o her zaman benim büyüyünce işlerin başına geçeceğimi söyler ona göre beni eğitmeye çalışırdı, yazları onun yanında zorunlu çalışıp iş öğrenmek için uğraşırdım ama bilirsin bir insanın içinde istek yoksa başarıda yoktur bende yapamadım ve beni reddetti, bütün mirasını kız kardeşime bıraktı, oda her şeyi satarak yurt dışına kaçtı"

"Vay canına" gerçekten şaşırmıştım, bu kadar benzer bir aile yapısı beklemiyordum. Başarısızlığa yer yok terimi sadece bizim aile için geçerli değildi demek ki.

"Sonra ne yaptın peki"

" Yarı zamanlı çalışarak iç mimarlık okudum sonra ufak bir ofis açtım, şansım yaver gitti ve bu organizasyon şirketini kurdum"

"Gerçekten azim ve hırs diyorum" göz kırparak ona baktığımda gülümsedi. Daha sonra ciddileşerek koltuktaki sırtını dikleştirip bana baktı.

"Şimdi yazlığı temizlemesi için birkaç kişiyi yolladım. Evi daha önceden gördüğün için bir sorun yaşayacağını sanmıyorum fakat tek bir problemimiz var bildiğin üzere Göksu"

"Onu tanımaz değil mi?"

"Eğer bana Serhat abi derse yüksek ihtimalle tanıyacaktır"

Elimle anlıma vurarak bunu nasıl unuttun salak kafa diye kendi kendime kızdım. "Ne yapacağız" sesim yardıma muhtaç çıkmıştı. "Onu bana baba demeye ikna edeceğiz"

"Ne kesinlikle olmaz hem zaten sana olan zaafını biliyorsun ve hep bir babası olsun istiyor bu onun için travma olur." Derin bir nefes alarak bana baktı ve kısa süre düşündü. "Melissa ben Göksu'ya en az senin kadar değer veriyorum, onun kendi kızım olması için her şeyi yapardım ve emin ol gerçek babası olmasam bile sonsuza dek onun yanında olacağım manevi babası olarak"

Haklıydı, lanet olsun ki haklıydı, en zor zamanlarımda hep yanımda o olmuştu. Hamileyken yada hastayken bana bakan o olmuştu. Göksu babasını sorgulayıp ağlarken onu sakinleştiren ona baba sevgisi şefkati veren hep oydu.

"Tamam ama bunu bana bırak kızımla ben konuşmalıyım" dedim pes etmiş ifademle yüzü bir an aydınlanıp kalkarak iyi geceler diledi ve evden çıktı. Bu iki gün çok zor olacaktı...

Küçük Sevgilim -2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin