Bölüm 14

3.1K 139 8
                                    

            Önemli

    Arkadaşlar bir kaç okuyucum özelden isyan mesajları atmış, ama problem şu ki hem haklısınız hemde biraz alındım, daha önceki duyurularda tatilde olacağımı belirtmiştim, ben hem öğrencilik yapıp hem özel ders veriyorum, ayrıca boş zamanlarımda çevirmenlik yapıp birde evimin kadını olmak zorundayım, tüm bu koşuşturmaların arasında bile size günde üç bölüm yazdığım zamanlar olmuştur fakat elime bir tatil fırsatı geçtiği için bir hafta uzak kaldım ve bunu önceden belirttim. Tekrar gecikme için hepinizden özür dilerim ve yeniden yazmak için buradayım umarım bu yeni bölümleri seversiniz.

  Bu bölüm Gökmen'in ağzından olacak özel istek üzerine... Eğer sizinde fikirleriniz varsa Mesaj atın :) :P

            Yeni evimin terasına çıkmış deniz manzarasını izlerken soğuk kahvemi yudumluyordum. Kıbrıs, bana bunları yaşatacağını bilsem yeniden onu görebileceğimi bilsem hiç düşünmeden buraya gelirdim. Alara ilk bu fikri önerdiğinde ön yargılarım yüzünden gelmeyi reddetmiştim. Aslında bir bakımada haklıydım. Buranın insanı her ne kadar sıcak kanlı olsa da yabancılara karşı ön yargılı ve katı olabiliyor fakat öyle biri var ki geriye kalan herkesin varlığını önemsiz kılıyor...

            Çalan kapı sesiyle kendimi bu düşüncelerden sıyırıp kahvemi masaya bıraktım ve geniş salondan geçerek kapıya ulaştım. Ahmet gelmiş olmalıydı ki ne konuştuklarını cidden merak etmekten kıvranır olmuştum. 

              Kapıyı açtığımda yüzündeki piç gülümsemeyle bana bakan askerlik arkadaşıma baktım. Onunla tanıştığımızda bir birimizi boğmak üzere olmamız dışında şu an sıkı dosttuk ve şirketlerimin  hukuki işlemlerini o yapıyordu. Benim için kardeşten bile farksızdı, ne sırtımdan vuran can dostum sandığım Alkin nede beni iyileştiren Alara hiç biri onun tırnağı bile olamazdı çünkü askerlikte edinilen dostluklar başkaydı. Aynı cephede sadece kendin için savaşmıyordun birbirinin sırtını hayatını geleceğini korumak için oradaydın ve bizimde dostluğumuz can borcuyla güçlenmişti. 

                    Suratına dik dik baktığımda piç gülümsemesi yerini sırıtışa bırakırken kapıyı arkamdan açık bırakarak  içeri döndüm ayak seslerinden arkamdan geldiğini anlayabiliyordum, salona geçip kahvemi alarak geniş koltuğa oturduğumda oda amerikan barı olan mutfağa giderek bir kahve döküp yanıma geldi. 

                  Sessizliğinden tedirgin olmadım diyemezdim fakat yüzünde kötü bir ifade olmaması beni bir nebzede olsa rahatlatmıştı kendini karşımdaki koltuğa bırakıp gömleğinin üst yakalarından birini açtı. 

"Bende hoşbuldum" tek kaşımı kaldırarak ona baktığımda kahvesinden bir yudum alarak yine sırıttı. 

"Oğlum şu kaş işareti var ya nasıl yapıyorsun anlamadım gitti, çok ürpertici" gülmemek için kendimi tutsamda onun bu ani sözlerine alışkın olmama rağmen hep gülerdim. 

" Çalış seninde olur" dedim kahvemin son yudumunu alırken. 

"Söylediğin adrese gittim"

"Şimdi ilgimi çektin işte hoşgeldin"

"Ha... haa...."

"Kes maskaralığıda anlat ne konuştunuz"

"Senin söylediklerini söyledim tabi kendi dilimle şu an seninle uzlaşmak için düşünüyor olmalı da oğlum sen bu kadından nefret ediyorsan neden onunla uzlaşmak istiyorsun aç davanı al çocuğunu..."

Küçük Sevgilim -2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin