Belkide hayat sadece bir kez yüzüne güler ve işte o anda farkında olmazsan çok geç olacaktır...
Başımda yıllardır varlığından haberdar olmadığım bir alkol ağrısıyla yüzümü buruşturarak gözlerimi açmaya çalıştım. Lanet olsun neden o kadar içtim sanki. Elimi yavaşça uzatarak masa lambamın gözüme giren ışığını kapatmak için çabalasamda bir türlü o kaplo elime gelmiyordu.
"offf hadi ama" kendi kendime söylenirken elim havada asılı kaldı. "Hey masam nerede" telaşla etrafıma bakındığımda bir an beynimden vurulmuşa döndüm.
"Bu oda da ne sikim" benim odamın beyaz ve krem renklerinin aksine mavi ve lacivert renklerinin harmanlaşmasından oluşan daha geniş ve gümüş eşyalarla süslenmiş bir odanın tahminimce dört kişiyi sığabilecek yatağında yatmıştım ve başımdaki sonu gelmeyen bilmem kaçıncı kramplara rağmen hala daha buraya nereden geldiğimi hatırlamıyordum.
"Düşün kızım düşün" dedim elimle anlıma vururken. Akşamla ilgili bir şeyler hatırlamaya çalışıyordum. Gökmen'le yaptığım konuşmalar parça parça aklıma gelirken etrafıma bir kez daha bakındım. "Yok yapmış olamazdım" sonra üzerimdeki yorganı kaldırdığımda derin bir nefes aldım.
"En azından çamaşırlarım üzerimde" sonra yavaşça ayaklarımı yataktan salkıtıp ayağa kalkıp esneyerek karşımdaki iki büyük kapıya baktım.
"Bir bu eksikti" diye homurdanırken hangi kapının çıkış kapısı olduğunu düşündüm sonra yatağın karşısındaki kapıda karar kılarak kapıyı açmak için uzandım, Gökmen'i bulursam sorularımın cevaplarınıda bulurdum sonuçta.
Kapıyı açtığımda geniş bir salon ve krallara laik bir kahvaltı sofrası gördüm desemde inanmayın, tam olarak karşımda gördüğüm tarif edilemeyecek derecede mükemmel karın kasları ve beline sarılı küçücük havluyla ıslak saçlarından çenesine oradanda o muhteşem karın kaslarına su giden bir Gökmen'di. Banyodan çıktığı her halinden belli olsada ben donmuş kalmış ve öylece ona bakıyordum. Uzun zamandır görmek istediğim bir manzara olduğu kesindi. Yutkunarak son kez ona baktım. Oysa sanki orada olmam normal bir şeymiş gibi gülümsedi.
"Günaydın bu kadar erken kalkmanı beklemiyordum içeriki masada senin için ağrı kesici bıraktım" ben ona sanki bu durum çok normalmiş ve her gün böyle uyanıyormuşuz gibi mi baktımda bu adam bu kadar rahat diye düşünürken o tü m seksiliğiyle yüzüne traş köpüğü sürmeye başlamıştı. Tanrım şu losyonun kokusu mu bu kadar sexy yoksa benim hormonlarımdamı sorun var?.
Kapıyı ardımdan kapatarak yatak odasına dönüp masadaki ağrı kesiciyi alarak yanındaki suyuda kafama diktim. Olduğum yerde dört dönüyor banyodan çıkmasını bekliyordum. Neden buradaydım ?. Ve neden bu kadar normalmiş gibi davranıyordu.
Bana asırlar gibi gelen bir süreden sonra banyodan altında bir şort ve üstü çıplak bir şekilde çıkarak zarzor bulduğum salona gelip bana gülümsedi.
"Başın nasıl oldu"
"daha iyi" dedim ağrının geçtiğini sormasıyla fark ederek. Oysa tekrar gözden kaybolmuştu. İncelediğim salonda başka ilginç yer kalmamışken elinde atıştırmalık bir şeylerle gelerek önümdeki minik masaya koydu.
"Ev yeni olduğu için pek bir şey yok o yüzden sabah erkenden bunları aldım umarım seversin" başımla teşekkür ederek ağzıma birkaç lokma bir şeyler atıp midemdeki alkolün yarattığı acılığı bastırmasını umdum. Oysa gayet rahat tavırlarla beni izliyordu.
Ben nasıl soracağımı düşünürken o ağızındaki peyniri yutarak derin bir nefes alıp dikleşti. "Söylediklerini düşündüm" derin bir nefes alarak unuttuğumu fark etmemesini umdum. Ne kadar kötü bir anneydim kızımla ilgili bu kadar öenmli bir konuşmayı alkol aldığım için unutuyordum....
"Bir çocuk psikoloğuyla konuşmalıyız ve ona doktorun söyledikleri doğrultusunda yaklaşalım bir anda pat diye ben senin babanın demek istemiyorum. Mahkeme saçmalıklarına gerek yok haklısın biraz sert çıktım ama ikimizinde bilmesi gereken şeyler vardı ve sıfırdan başlamak en doğrusu sanırım."
Karşımda bu kadar anlayışlı ve olgun bir Gökmen görmek beni şaşırtsada akşam ne konuştuğumuzu cidden merak etmeye başlamıştım onu bu derece dizginleyecek ne söylediysem keşke unutmasaymışım diye kendime ah etmeden edemedim.
"Ben çok teşekkür ederim yani anlayışın için" dedim yarı mahçup üzerime yatak odasında bulup geçirdiğim akşamdan kalan ve alkol kokan elbisemi çekiştirirken. Ne diye bu elbiseyi giydiysem.
Çekiştirdiğim ellerime bakarak derin bir nefes aldı. "Bu arada sabrımı daha fazla sınama istersen bu elbise beni deli ediyor " sanki düşüncelerimi okuyormuşcasına verdiği cevapla ona bakarak kızardım. Salak Melissa...
"Ben en iyisi gideyim kızım bakıcısını deli etmiştir" dedim yerimden kalkarken ayakkabılarım için bakınarak.
"Göksu şu anda yukarıda uyuyor gece sen uyuduktan sonra telefonun çaldı bakıcın isyan ediyordu"
"Ne.... neden"
"Göksu uyumayı reddediyormuş"
"Off" Dedim elimi anlıma vurarak.
"bende babası olarak gidip onu almam gerektiğini düşündüm"
"İyi yapmışsın" dedim minnettarca
"Melissa" dedi soru soracağı belli olan sesiyle.
"Efendim" dedim yüzüne bakarak.
"O evde yaşamanızı istemiyorum"....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim -2-
Chick-LitMelissa şimdi daha büyük bir sorunla karşı karşıya o bir anne ve kızının hiç bilmediği babası karşısında...