Bu bölüm açılmadigi icin tekrar yayınlanmıştır...
Serhat;
Evde ona o sözleri söylerken ne bekliyordum ki sanki? Hemen öylece öyleyse sen kızımın babası ol demesini mi. Salaksın oğlum dedim kendi kendime cidden salaktım. Kabul etti sonuçta diye kendimi rahatlattım. Göksu’nun babası olmak benim hakkımdı o adamın değil, o daha hamileyken ofisin kapısından girdiğinde anlamıştım ona aşık olduğumu. Normalde iş başvurusuna gelirken yirmi santim etek giyerek götünü başını açarak bana kur yapıp iş koparmaya çalışan kadınlardan farklıydı. Üzerinde davetkar olmaktan uzak siyah pantolonu ve beyaz gömleğiyle bile çekici olan soğuk ve dik bakışlı kadını gördüğüm an anlamıştım onun hayalimdeki kadın olduğunu.
Bana kur yapmak yerine sadece iş için geldiğini belli ettiğinde bir kez daha vurulmuştum ona, o buz mavisi gözlerindeki sert ifadeye yada otoriter tavrına bayılmıştım. Onun ilk baştan iyi bir çalışan olacağını biliyordum ona itiraf edemeyip şakaya vursam da gerçekten bir patron olacak kapasiteye sahip olduğu her halinden belliydi.
Ona yaklaşmamak ve kendimi dizginlemek için gösterdiğim sert ve katlanılmaz tavırlarıma rağmen bile vazgeçmemiş beklediğimden çok daha büyük bir başarı göstermişti. Ondan kendimi uzak tutmaya çalıştıkça onun ekseni etrafında döndüğümü fark ettiğimde kendimi onun dünyasında buldum.
Hamile olduğunu söylediğinde sebepsiz yere o küçük bebeği ve onun babasını kıskanmıştım. Hayalimdeki kadının hayatında biri olması düşüncesi beynimi yıkıp geçerken bana “biz ayrıldık” dediğinde içimde yeşeren ümit tohumlarına kızmıştım.
Sonra kendimi ona bakarken buldum, o zor hamilelik döneminde bile işini aksatmadan çabalıyor ordan oraya koşturuyordu, yaralıydı, kırgındı bunu her halinden anlayabiliyordum, çünkü yalnızlık nedir biliyordum. Ne zaman ona yardım etmek için elimi uzatsam ihtiyacı olduğu halde nazikçe reddetmesiyle büyüleniyordum. Başka bir kadın olsa ne yapardı diye düşündüm. Muhtemelen çocuğuna zengin bir baba bulmak için tüm dişiliğini ve masumiyetini kullanırdı ama o yapmadı.
Bende başka bir yol seçtim ona vermek istediği her şeyi çalışarak kazanmasını sağladım oda beni yanıltmadı ve başardı sonra o küçük melek dünyaya geldi. Son güne kadar cinsiyetini bile öğrenmeye korktuğu o mucizevi yaratık. İlk zamanlar deli gibi kıskandığım masum bebek onun kollarındayken ve o hamileliğin verdiği sancılar yüzünden kıpkırmızı olan yanaklarıyla kucağındaki küçük masum bebeğe bakarken o kızın benim kızım olmasını istedim. Göksu benim kızım olmalıydı, onun babası ben olmalıydım.
Annesine duyduğum aşktan öte bir aşkla sahiplenmiştim o küçük sevimli yaratığı, hayatımın merkezine oturan dünyadan habersiz masum bir bebekti ve her gün beni kendine ve annesine bağlayacak kadar güçlü bir çekim gücü vardı sanki.
İlk adımını attığında ilk kelimesini söylediğinde yanında ben vardım o adam değil onun babası ben olmalıydım Göksu benim kızım olmalı dedim kendi kendime. Bu düşünceler içinde kendimi evimin salonuna attığımda derin bir of çekerek bir bardak viski döktüm. Nereden çıkmıştı bu adam yıllar sonra benim kadınımdan ve çocuğumdan ne istiyordu. Birde utanmadan nişanlısıyla gelmiş dedim öfkeyle elimdeki bardağı sıkarken.
Haddini bilecek, onlar benim ailem diye öfkeyle kendi kendime konuştum. Gidecekti, o nişanlısını da alıp elbet gidecekti ve biz yeniden ondan uzak mutlu bir aile olacaktık, ne olursa olsun bunu başarmalıydım, Göksu’yu öğrenmeden gitmesini sağlamalıydım.
Bunları düşünürken bir suçluluk duygusu bedenimi sardı, ya onun yerinde ben olsaydım, öz kızımı benden saklasalardı, düşünme bunları Serhat, o baba olmak ne demek bile bilmiyor, çocuğu yapmak kolay ama önemli olan onu beslemek büyütmek ve bu onu yapmadı sen yaptın…
Göksu senin kızın olmalı…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim -2-
ChickLitMelissa şimdi daha büyük bir sorunla karşı karşıya o bir anne ve kızının hiç bilmediği babası karşısında...