0.5

288 26 40
                                    

Yorgun adımlarla eve gelirken anahtarımı çantamdan çıkarmaya çalıştım.Sadece çalıştım çünkü anahtarını bulamamıştım.Sıkkınlıkla öflerken aklıma gelenle resmen kafamın üstünde ampül belirdi.

Tabii ya!

Otuz dakikadır nasıl düşünememiştim ki? Arka bahçeye gidip çevresinde az taş olan büyük bir taş aradım. Sonunda bulduğumda çektim ve elime bir kutu geldi.Kutunun içinde de bir not ve anahtar vardı. Yaklaşık 5 yıl önce, daha küçükken,12 yaşımdayken, yapmıştım bunu.Notu elime aldım ve okumaya başladım. O zamanlar yazım biraz kötüydü ve harfler birbirine karışmıştı. Yine de okuyabiliyordum.

Merhabe Yağmur,bilmiyorum ailen ne zaman seni dışarıya atacak da bu anahtarı almak zorunda kalacaksın bilmiyorum ama İnşallah ailemiz değişmiştir.Belki de kapıda kaldın ve aklına bu fikir geldi.

Şuan ağlayarak bunu yazdığını hatırlıyorsundur eminim.Ah, berbat bir gündü değil mi?

Akşam seni eve almamışkardı çünkü okulda o pislik arkadaş senin üstüne iftira atmıştı ve hocalarda ona inanıp sana ceza vermişlerdi.Akşam da eve 5.30'da gelmek zorunda kakmıştın ve ailenin erken geleceği tutmuştu.

Ne kadar aileni ikna etmeye çalışsan da senin mazlum olduğuna inanmamış, üstüne bundan faydalanıp seni kapı dışarı etmişlerdi. Hatırlıyorsun değil mi?

Sen de hıçkıra hıçkıra ağlarken sabaha kadar yağmurun altında çamurlu toprakta yatmış, sabah annenler işe giderken seni bulmuş,bir azar daha işitip okula gönderilmiştin.

Aslın da hiç gitmemiştin.Okul kıyafetlerin çamurluydu ve.. Saçların, botların yüzün..Her yerin çamurluydu.

Sen de anahtarı gizlice alıp çıkar gibi yapmıştın, babanlar uzaklaşınca da eve geri girmiştin.

O gün sıcak bir duş alıp bunları hazırlamıştın değil mi? Hıçkıra hıçkıra ağlarken yazmıştın bu yazıyı?

Yani ben,biz..

Gelecekte mutlu olman dileğiyle!

Kapnın önüne sinmiş, hıçkırarak ağlıyordum. Nasıl unutabilirdim ki? Hatta o gün üvey ablam beni okula gitmedim diye ispikliyonlamış, üstüne bir de karnım ağrırken bayılıncıya kadar dayak yemiştim üvey annemden. Babamsa sadece bakmıştı bana.Bakmıştı..

Kapıyı açıp içeri girdim. Üvey ablam Fatma içerde yüz maskesiyle uyuyordu.

Tam bir güzellik delisi ve sürtüktü.

Yüzünde yeşil maskesi, gözlerinde salatalık ve tırnaklarının içinde olduğu bakım yağları dolu kap.

Ayaklarında ojenin kurumasını beklerken koltukta sırtını yaslamış, uyuya kalmıştı muhtemelen.

Fatma güzel kızdı aslında. Şu yaşına kadar Yüzlerce diyebileceğim kadar sevgilisi olmuştu. Benden 2 yaş büyüktü ama asla ona abla diye seslenmezdim.

Zengindik aslında. O yüzden annem öldükten sonra üvey anneciğim hemen babama koşmuştu. O kadın tabii ki benden nefret ederdi. Babamsa beni annem ölmeden önce çok severdi. Şimdiyse önceliği fatma.

Külkedisi gibiydim aslında. Sürekli iş için yurt dışına giden bir babam, kötü üvey kardeşim ve üvey annem vardı. Annem ölmüştü ve üvey annemle üvey ablam tam bir para gözdü, para için herşeyi yaparlardı.

Tek fark, babamın ölmemesi,beni baloya hazırlayacak iyi kalpli sihirli bir perinin olmaması,hiçkimsenin -Bir zamanlar annem ve babam dışında- beni sevmemesi ve yakışıklı prensimin olmaması.Yada şöyle deyim; yakışıklı prensimin beni sevmemesi.

Anonim|Nepenthe|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin