1.3

224 14 0
                                    

Nepenthe.Mutsuzluğu unutturan şey. Bu yunanca kelimenin karşılığı benim için Kağan'dı.

O benim için mutsuzluğu unutturan şeydi.

Ne güzel kelimler bulmuştuk birbirimize. O bana "Meyus" derdi.

Tamam,adımın Sema'm olduğunu bilirdi ama,kızdığında üzüldüğünde dertlendiğinde derdi bana anlamı üzgün,ümitsiz,karamsar ve kederli olan kelimeyi.

Kağan,neşeli sürekli sırıtan biriydi. Benim gibi maskesi vardı onun. Çevresindekiler onu hep gülümesyen ağlamayan bir çocuk olarak görürdü.

Bir gün beraber koşarken düşmüştü. Dizi kanadığı halde gülmüştü babama karşı. Gece omzumda ağlamıştı "dizim acıyor Meyus " diye

O günden beri ben Onun Meyus'uydum

Biraz daha büyüdüğümüzde üvey annem beni dövdüğü zaman Kağan'a gelmiştim. Kağan beni dizine yatırmış ve saçlarımla oynamıştı.Ağlamam anca o zaman durmuştu.

Bana,"Meyus ne demek biliyor musun Sema?" Diye sormuştu. Cevabım "Bilmiyorum" idi. O da bana meyusun üzgün demek olduğunu söylemişti. Ağlamamın dursuğunu o zaman fark ettim. "O zaman sende Nepenthe'sin. Bir yerden duymuştum. Yunanca Mutsuzluğu unutturan şey demekmiş. Sen benim mutsuzluğumu durdurdun." Demiştim. O gün o elini kesmiş ve benim patlayan dudağıma koymuştu kanayan elini. Kan kardeşi olmuştuk o an. "Artık sadece kuzen değiliz,abi kardeşiz de"demişti bana.

Biz ay ve güneş gibiydik. Ben Ay'dım, o Güneş. Birbirimizi tamamlıyorduk. Gece ben gülerdim o ağlar somurturdu. Sabahsa o güler ben somurturdum.

Ama üç yıl sonra güneşim gitmiş,ben dönecek sanırken beni terk etmişti.

Ya da bana öyle söylediler demeliyim.

Benim Nepenthem şimdi karşımda duruyordu. Kankı canlı il
ki ayağının üstünde 19 yaşında reşit olmuş bir şekilde.

"Doğum günün kutlu olsun Sema'm" desi ve beni sert kollarının arasına aldı.

Eskisi gibi çikolata kokuyordu. Çok fazla çikilota yiyordu sanırım hala.
Göz yaşlarım t-shirtünü ıslatırken daha sıkı sarıldı.

"Seni çok özledim Meyus. Çalıştım Yemin ederim sana ulaşmaya çalıştım ama bana öldüğünü söylediler. Gelmeye çalıştım ama reşit değildim. Ölmediğini telefonla konuştuklarında duydum. İlk uçakla atladım geldim. Beni affedebilir misin Meyus? Beni affedebilir misin Sema'm?"

Sözleriyle ona daha çok sıkı sarılmıştım. Bir oyunun içindeydik ve ben artık neyin oyun olup olmadığını bilmiyordum. Bana Kağan'ın öldüğünü söylemişlerdi.Kağan'a da benim öldüğümü.

Biz kan kardeştik.

Biz kuzenden öteydik.

Biz Ay ve Güneştik.

Biz zehir ile şifaydık.

Biz birbirimizi tamamlıyorduk.

Ben Üzgün Olan Meyus,O üzüntüye şifa olan Nepenthe..

Bu gün 17.07.2018. Tam 5 yıl önce bana Onun öldüğünü söylemişlerdi.

Tam 5 yıl önce bu gün,doğum günümde bana Kardeşimin öldüğü söylenmişti.

Siz,siz olsaydın kardeşinizin öldüğü günü kutlar mıydınız?

Ben kan kardeş olsuğumuz klübeye gider. Mezarı yaptığım köşede Kağan'la konuşurdum.

Her yıl ona en sevdiği çiçek olan bir buket Papatyayı fotoğrafımızn üstüne koyar,biraz da çikolata koyardım yanına.

"Asıl sen beni affet Nepenthe,Bana o gün öldüğünü söylediler. Gitmeme izin vermediler mezarına.Gidemedim de. İstedim ama olmadı. Asıl sen beni affet Kağan!"

Hıçkırıklarımız birbirine karışırken beni omuzlarımdan çekti ve cebinden çıkardığı iki adet çikolatanın birini bana uzattı.

"Sevmediğini biliyorum ama al,yoksa yalar ağzına tıkarım" dedi gülerek. Gülümsemesine karşılık vererek elinden çikolatayı aldım. Aynı eski günlere dönmüştük.

"Meyus,ağlama artık.Hem bak al çikolata.Mutlu yapar seni."

"Gerçekten mi?" Dedim şaşkınlıkla.

"Gerçekten."

Elinden hemen pek sevmediğim çikolatayı alıp yemeye başladım.

Yeter ki sen ver bana o çikolatayı Nepenthe. Elinde zehir olsa,ben yine yerim onu..



Anonim|Nepenthe|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin