Üstüme siyah dantelli kısa bir elbise,altına bordo topuklu ayakkabı giydim. Dudağıma bordo bir ruj sürdüm ve bordo çantamın içine gerekli malzemeleri koyup kapattım.
Dışarı çıktığımda siyah arabama atladım. Tabii ki arabam vardı. Sonuçta zengin bir babam vardı. Okula arabasız bir şekilde gitsemde Bar pek yakın değildi.
Arabadan eğlenceli bir şarkı açtım ve bağıra bağıra söylemeye başladım.
"Sesin gelmiyor bağır,müzik son ses bangır bangır!"
Kağan'ı umursamamaya çalışarak şarkıya eşlik etsemde,bir faydası olmamış ve ağlamaya başlamıştım. Neyse ki göz makyajı yapmamıştım.
"Lanet olsun Kağan!Ulan sen benim Nepenthe'mdin be!Ben seni abim yerine koydum lan! Sen ise beni sürtük bir kıza tercih ettin ve bana orospu dedin!"
Yarım saatlik bağırıp çağırmamın sonucunda Yakamoz Bar'a geldim. Arabayı park ettikten sonra yeşile dönmüş gözlerime baktım. Ağladığımda gözlerim yeşile dönüyordu.
Kendime çeki düzen verip arabadan indim. Kapıda bekleyen 2 izlanbut'a buraya Demir diye yeşil gözlü esmer birinin geleceğini ve sahne arkasına geçmesini,bu günlük beraber söyliyeceğimizi söylemiştim,onlar da onaylaşmıştı.
1 ayda alışmış olduğum içki ve ter kokususuna aldırış etmeden sahne arkasına geçtim.
"Selam!"
"Selam! Kağan nerde? Hangi şarkıyı söyliyeceksiniz?"
"Kağan..Bugün gelmedi. Demir diye biriyle söyliyeceğim."
"Pekala fıstık. Ben Barmenlere bakıp geliyorum."
"Tamam Selim Abi." Selim abi Barın görevlisiydi. Barmenleri,kapıda ki iki izlanbutu kısacası Bar çalışanlarını falan kontrol ediyordu.
Montumu çıkarıp piyanoya ve gitara baktım.
"Herkes gitmişti. Bari sen gitmeseydin Nepenthe.."
"Ne oldu, Sevgilin bu gün çıkmayacak mı?"
"O benim..Neyse boşver. Hangi şarkıyı söyliyeceğiz?"
"İyi misin Sema?Bu gün üzgün gibisin?"
"Yoo diğer günlerde aynıydım sadece sen farketmiyorsun."
Demir bişeyler mırıldandı ama duymamıştım.
"Cem Adrian sever misin?"
"O adama aşığım"
Demir ilk kaşlarını çattı,ama sonra düzeldi.
"İyi o zaman. Aylin Aslım'la bir düeti var',Herkes gider mi?' Biliyor musun?"
"Evet. Olabilir."
"Evet gençler sahneye çıkmaya hazır mısınız?"
İçeriye Selim abi girmesiyle Demirle olan garip bakışmamız son buldu.
"Fıstık bu kim?"
"Demir. Okuldan bir arkadaş."
"İyi o zaman. Hangi şarkıyı söyliyeceksiniz?"
"'Herkes gider mi?' Cem adrian'nın şarkısı. Ben çalarım."
"Pekala 10 dakka sonra sahnedesiniz."
Selim abinin çıkmasıyla piyononun koltuğuna oturdum.
"Sen piyano çalmasını biliyor musun?"
"Evet?"
Şarkısının bir kaç notasını çaldım. Bu.. bana babamdan kalan bir şeydi.
Küçükken biraz öğretmişti bana. Ben de geliştirmiştim tabii."Bana babamdan kalan son şeydi. Küçükken öğretmişti bana çalmayı. ben de geliştirdim."
"Anladım."
"Hadi sizi sahneyi alalım gençler."
Derin bie nefes alıp sahneye çıktım. 4 gün saat 10 da bir kaç şarkı söylüyordum. Kalan 2 günde ise (Kağan'sız günler) 12 ye kadar şarkı söylüyor,kalabalığı eğlendiriyordum.
Piyanoyu çalmaya başladığımda karanlık olan sahneye aydınlanmış,Kalabalık alkışlarını duyurmuştu.
"Sessiz bir gece, yorgun adımlarım
Hiç haberi yok gibi, ıslak kaldırımların
Kimse görmüyor mu? Kimse duymuyor mu?
Durup önünde kalbinin, kimse durdurmuyor mu?
Herkes gider mi? Herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam, her şey biter mi?
Çok erken değil mi? Erken değil mi?
Söyle bana küçük adam, herkes gider mi?"Demir bana bir bakış ayıp şarkıya devam etti,
"Elinde cennetin kayıp haritası
Kalbinde hazineler, yüzünde anahtarı
Kimse görmüyor, kimse bilmiyor
Ve sen hâlâ üşüyorsun..
Herkes gider mi? Herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam, her şey biter mi?
Çok erken değil mi? Erken değil mi?
Söyle bana küçük adam, herkes gider mi?"Sesi tabii Cem adrian kadar güzel olmasa da güzeldi.Çok güzeldi.
O sırada bana döndü.
"Hâlâ yalnız mısın?"
"Sadece özgür."
"Peki mutsuz?"
"Sadece alışmış."
"Peki ya aşık?"
"Sadece eksik."
"Peki ya sen?Hâlâ bekliyor musun?"
"Beklemek, şimdi hiç duymayan birine,Dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız."
"Peki ya umut?"
"Umut, Yok."
Bakışlarımız birleşti. Yeşil gözlerimi ona çevirdim. Yüzümde hissettiğim sıcaklıktan anladığım kadarıyla ağlıyordum ve gözlerim yeşile dönmüştü.
Gözlerimiz birleşince hafif şaşırsada kendini toparladı. Gözlerinde garip bir duygu vardı. Hiç görmediğim.
Şarkıya devam ettim.
"Herkes gider mi? Herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam, söyle bana küçük adam herşey biter mi?
Çok erken değil mi? Erken değil mi?
Söyle bana küçük adam, herkes gider mi?"O sırada şarkıya o da girdi. Beraber söylüyorduk. İsmimi ağzından duymak.. çok güzeldi..
"Yağmur diner mi? Yağmur diner mi?
Söyle bana küçük adam, söyle bana küçük adam
Herkes gider mi? Herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam, söyle bana küçük adam
Çok erken değil mi? Erken değil mi?
Söyle bana küçük adam, söyle bana küçük adam
Yağmur diner mi? Yağmur diner mi?
Söyle bana küçük adam, söyle bana küçük adam.."Alkışlar piyanonun sesini bastırmaya başladıktan kısa bir süre sonra çalmayı bıraktım.
Herkes gider mi be zehir gözlü adam?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim|Nepenthe|
Short StoryBilinmeyen Numara:Frida Kahlo'nun bir sözü vardır. Bilinmeyen Numara:Bilir misin Demir? Bilinmeyen Numara:"Sevgi basitti.Karmaşık olan bizlerdik" Bilinmeyen Numara:O yüzden Sevdiğim, Bilinmeyen Numara:Artık basitleş. Bilinmeyen Numara:O karmaşık duy...