Dün gece Yağız ve Hazan'ın hikayesi yarım kalarak sona erdirildi. Oysa daha ne çok şey vardı yaşanacak, yaşanması gereken. Hepsi hızla çözüldü ve bitti. Yolun sonuna geldik. Ancak ben Yağız ve Hazan'dan kopmaya hazır olmadığımı söylemiştim. Bu sebeple bu hikayeye devam edebilmeyi çok istediğimi de. Bazılarınız finalden sonra okunma oranlarının artacağını söylediler. Bu sebeple bunu bekliyorum. En erken finalimiz 31'de yani çok üzülmenize gerek yok. Ama ben 40'a kadar götürmek isterim. O yüzden ben de Yağız ve Hazan gibi soruyorum. İnandığımız bir hikaye yarım bırakılmışken, bize inanacak yeni bir tane vermeye var mısınız? Benimle misiniz? -Yazarınız, Hazal
Otoyol, Beykoz
"Baba." Diye seslendi Hazan, Yağız onu yanında tutmuş olur da düşerse diye ayakta tutmak için tetikte beklerken sedyeye alınan babasına doğru. Adamın kaza geçirdiği aracın başındaydı ve ambulanstaki sağlık görevlileri babasını sedyeye karnındaki bariyer parçasıyla birlikte yerleştiriyorlardı şimdi. Hazan parçayı adamın karında görebiliyordu. Ve ısrarla seslenmeyi sürdürüyordu adama sesini duyurmak için. Ama Yağız adamın bilincinin tamamen kapalı olduğunu görebiliyordu.
"Hastanın solunumu durmuş." Dedi sağlık görevlilerinden biri. "Solunum yolu açmamız gerek."
Hazan babasının yerleştirildiği sedyeyi hızlı ama dikkatli bir şekilde ambulansa çıkaran görevlilerin peşinden çıkmak istedi ama görevli kadınlardan biri Hazan'ın güçsüz bedeninin önüne elini koyarak onu durdurdu.
"Bizimle gelemezsiniz."
"Ama..."
"Bırakın, işimizi yapalım." Dedi kadın önce. Ardından Hazan dışarıda kalırken ambulansın kapısını çekti arkasından.
Kadının bunu yapmasıyla birlikte Yağız Hazan'ı kolundan tutup kendine çekti ve Hazan'la beraber arabasına yöneldi hızla. Ardından Hazan'ın arabaya binmesi için kapıyı açıp kendisi koşarak şoför koltuğuna ulaştı. Hazan da, o da arabaya bindiklerinde Yağız hızla motoru çalıştırdıktan sonra emniyet kemerini taktı.
"Merak etme." Dedi sonra hızla ambulansa yetişmeye çalışırken dörtlülerini de yakarken. "Ambulansla birlikte orada olacağız. Babandan bir an ayrılmayacaksın. Ama emniyet kemerini tak. Hızlı gideceğim tamam mı? Başımıza bir şey gelmesin."
Hazan başını onaylarca sallarken hızla emniyet kemerini taktı Yağız'ın hızını düşürmemesi için. Yağız cebinden telefonunu çıkardı. Ancak hızlı araba kullanırken birilerini aramak çok zordu. Hazan'sa nefessiz kalırca ağlıyordu.
"Hazan..."
Ancak Hazan'ın cevap vermek yerine daha çok ağladığını fark etti. Hazan acısının içinde o kadar çok boğulmuştu ki... Ancak birinin Fazilet Hanım'a, Ece'ye haber vermesi gerekiyordu. Ne olursa olsun, Fazilet Hanım da bir yana Ece bunu bilmeyi hak ediyordu. Kenan Bey'in o hali Yağız'ın gözünün önünden gitmiyordu ve Hazan'a kurtulacak diyemediği gibi belki adamın son dakikaları olduğunu biliyordu ve bunu kimsenin Ece'den saklamaması ya da Ece'yi bir süre için bile olsa habersiz bırakmaması gerekiyordu.
Güçlükle de olsa Fazilet Hanım'ı aradı bu yüzden.
"Alo Yağız." Dedi kadının sesi endişeyle telefonu açar açmaz, merhaba bile demeden sanki bir şey olduğunu anlamış gibi. "Hazan'a mı bir şey oldu?"
"Hazan iyi." Dedi Yağız yüzünü buruşturarak Hazan'a bakarken. Aslında bu koca bir yalandı. Hazan'ın yırtılırca ağlayan sesinin telefonun öbür ucuna gittiğine emindi.
"Nasıl iyi? Nasıl iyi? Hazan'ın sesi mi o? Ağlıyor mu? Ne oldu kızıma benim?"
"Hazan iyi Fazilet Hanım." Dedi Yağız yutkunurken. "Kenan Bey..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geceyarısı Mumları [Tamamlandı]
Fanfiction"Hazan bir gün Alzheimer gibi ciddi bir unutkanlık hastalığına dahi yakalansa, hayatta iki kişiyi asla unutmazdı. Biri Sinan, diğeri Yağız... Çocukluk arkadaşları. Üç silahşörler... Aslı, Deniz ve Efe gibi. Dawson, Joey ve Pacey gibi. En yakınları...