29. Bölüm - Çamkıran Olmak ve Çamkıran Kalmak

2.3K 156 131
                                    


Merhaba hayli tombikto okuyucularım. Bayramdı seçimdi derken 15 gündür bölüm bekliyor gözleriniz. Ben o gözlerinizden öperim öncelikle Bu bölüm beklediğinize değeceğini umduğum, duygu yoğunluğuyla başlayıp, entrikalarla sizi gerim gerim gererken birden aşk ve tutkunun merkezine götürüp, oradan sürükleyici bir olayın içine sokuverecek. O kadar dolu dolu bir bölüm oldu ki anlatamam. Yine "oha sen onları yazarken burayı mı düşündün ne plancı insansın" diyeceğiniz tuhaflıklarla karşı karşıya kalacaksınız. Dilerim ki o çalkantılı duygularınızı vote ve yorum olarak buralarda bol bol görürüm. Şimdiden keyifli okumalar diliyorum. Beyzaellam okuyosun haber vermiyosun bu bölümü sana ithaf ediyorum tombikto sotem. Çuturarak oku işalla -Yazarınız, Hazal

Yağız hızla nefes alıp verirken gözlerini açtı. İşte tekrar aynısı olmuştu. 2 hafta önce 3 gece peş peşe gördüğü rüyayı görmüştü tekrar. Rüyasında Kenan Bey kaza yapıyordu. Yolda giderken bir anda tüm hakimiyetini kaybediyordu, araba bir diğerine çarparak bariyere giriyordu ve bariyer de adamın karnına. Her şey bir rüyada olması için fazla netti. Fazla çarpıcı... Ancak bir süredir bu rüyayı görmeyi bırakmıştı. Ve şimdi, adamın vefatı gecesi uykusu tekrar bu şekilde sonlanıyordu.

Yağız nefeslerini düzenlemeye çalışırken parmaklarıyla yüzünü ovuşturarak dönüp sol tarafına baktı. Boştu. Hazan yoktu.

Hızla doğrulttu belini yataktan. Önceki gün olanlardan sonra hala. Babasının o şekilde ölümüne tanık olmuştu. Babasıyla arasının en son nasıl olduğunu da biliyordu. Onun suçu değildi. Ama veda edememişti işte. Ve bu Hazan'ın içini acıtıyordu.

Önceki gece Hazan güçlükle uyumuştu ve Yağız onu sakinleştirmenin bir yolunu bulmakta çok zorlanmıştı. Ancak sonra, Hazan'ı sakinleştirmeyi başardığında bile Hazan asla tekrar huzurlu bir uyku çekememişti. Yağız gece uykusunun defalarca Hazan'ın silkinerek uyanmalarıyla bölündüğünü hatırlıyordu. Ve şimdi de Hazan ondan erken kalkmıştı. Kim bilir saat kaçtan beri uyuyamıyordu.

Yağız yerinden kalkıp odadan çıktı ve koridoru aşıp merdivenlerden aşağı inerken Hazan'ı gördü. Camın önündeki koltuğa tünemiş, bacaklarını kendine doğru çekmiş öylece dışarıya bakıyordu. Yağız Hazan'ın gözlerinin altındaki torbaları buradan bile görebiliyordu. Doğru düzgün uyuyamamış, uyuduğundan bir şey anlamamış birinin gözaltı torbaları vardı Hazan'da. Üstüne üstlük, 2 haftalık bir bekleyişin ardından yaşanmıştı bu ölüm. Ve bu durumda 2 haftalık perişan bir bekleyiş demekti. Ve üzerine bir de bu...

Yağız yavaş adımlarla Hazan'ın yanına yürüyüp yanındaki diğer tekli koltuğa oturdu. Ardından dönüp Hazan'a baktı. Hazan'ın onun geldiğinin farkında olduğunu biliyordu ama Hazan dönüp de Yağız'a bakmıyordu.

"Ne zamandır uyanıksın?"

"Bilmem." Dedi Hazan omuz silkerek. "Zamanı algılayamıyorum."

Hazan'ın bakışları öylece dışardaydı. Bir süre ağlamıştı vefatın ardından. Ancak kadının gözyaşları çabuk tükenmişti. 2 hafta önce babasının ölme ihtimalinin ne kadar büyük olduğuyla yüzleştiği ilk sefer, Hazan direk büyük bir hızla babasının yaşama gibi bir ihtimalinin bulunduğunu düşünmenin aptallık olacağı kanısına varmıştı ve gerekirse 1 hafta, gerekirse 1 yıl... Bekledikleri şeyin ölüm olduğuna emindi. Babası tekrar gözlerini açmadan yaşanacak bir ölüm... Bu sebeple artık üzerindeki sadece bu yorgunluktu kendini gösteren. Bir de o veda etmemişliğin sebep olduğu içi delen pişmanlık duygusu.

"Kabus mu gördün?" diye sordu Yağız bu defa sakin bir sesle.

"Bilmiyorum." Dedi Hazan ve ardından gözlerini Yağız'a çevirdi ilk defa. Gözleri dolu doluydu. "Babamı görüyorum. Kabus sayılır mı?"

Geceyarısı Mumları [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin