Merhaba fandooom. Bir hikayeyi bir insanın ne kadar sevmesi mümkün? Ne kadarı mümkünse ben ondan daha fazla seviyorum bunu. Bu güne kadarki en sevdiğim işim ve artık sevgim artamaz diyorum ama her geçen bölüm daha çok heyecanla, daha büyük bir sevgiyle yazıyorum. Hiç yük olmuyor Geceyarısı Mumları bana. İçinde soluk almak istediğim bir dünya adeta ve bu bölümle de daha çok sevdim, daha çok bağlandım hikayeme. Dilerim sizin için de öyle olur. Sizi çoook seviyorum. İyi ki varsınız.Bu bölüm söz verdiğim gibi Zeyzey'e ithafımdır. İyi ki dediğim biricik desteklerimden birisin Zey. Çok teşekkür ederim sana hep burada olduğun için. Hep ol.
Keyifli okumalar ve yorumsuz geçmeyin. Yazarınız, Hazal.
PS: Bölüm 13 sayfa wordde. Orta uzunlukta oldu gözleriniz kanamayacak yani. :) Ama dolu dolu yine. Gereksiz sahne koymadım. Ful ana konu ve tabi YAĞHAZ. Mero, Sinoşcuğunun gece kulübü sahnelerini kestim eksikliğini çok hissedersen ilerde yazarım ashbıfdjo.
...
Hazan duyduklarıyla kendini şaşkına dönmüş hissederken gözlerini kocaman açıp karşısındaki adama baktı. Boğazında bir şey vardı sanki ve o şey Hazan'ın nefesini tıkıyordu. Öyle ki Hazan biraz bile havanın içeri geçtiğini düşünmüyordu.
Sanki bunu aklı almıyor gibiydi. Yağız... Yağız onun arkadaşıydı. Yağız onun dostuydu, Yağız onun her şeyiydi. Ama aşk? Yağız onun çocukluk arkadaşıydı, ne aşkı?
Tam böyle düşündüğü sırada aklına Sinan geldi. Ne fark ederdi ki? Sinan da onun çocukluk arkadaşıydı. Sinan'a çocukken Yağız kadar güvenmese de, Sinan'ı çocukken Yağız kadar sevmese de o da onun çocukluk arkadaşıydı. Yani...
Hazan kalbinin küt küt attığını hissediyordu. Adam, bir süre onun gözlerinin içine içine bakıp bu ritmi bozsa da, kısa bir süre sonra gözlerini kaçırdı Hazan'dan. Kız, kalp atışlarını kulaklarında duyabiliyordu. O böyle hissediyorsa kim bilir Yağız nasıl hissediyordu...
Böyle şeyler söylenmezdi işte. Hele öyle kolay, hiç söylenmezdi. Kendinden biliyordu Hazan. Aylardır ona duyguları olan bir adama hislerini söyleyememişti. Çünkü zordu. Bilsen bile, zordu...
Oysa Yağız... O biliyordu. Hazan'ın Sinan'a duyguları olduğunu biliyordu Yağız. Buna rağmen, Hazan'a hissettiklerini söylerken nasıl savunmasız, nasıl zavallı ve çırılçıplak hissedebileceğini düşündü adamın.
Oysa Hazan, Yağız'ın aşık oluşuna bile tapabilirdi. Adam hayatında yaptığı her şeyi kusursuza yakın bir mükemmellikte yapmıştı ve onun bir gün seveceği kız da, yapacağı evlilik de tıpkı onun gibi kusursuz olacaktı Öyle olmalıydı. Adam o yüzden bunca zaman beklemişti ve hayatına gerçek manada kimse girmeyi becerememişti. Doğru kadından başkası Yağız gibi adamlar için vakit kaybıydı. Ama o kadının, doğru kadının kendisi olma ihtimali, Hazan için oldukça flu bir hayalden fazlası değildi.
"Ben..." dedi Yağız başını iki yana sallayarak. "Ö- özür dilerim. Bunu bu kadar ani söylemek istemezdim."
"Sorun değil." Dedi Hazan, yutkunurken. Ah Yağız... Şu halde bile onu düşünüyor olamazdı! Olmamalıydı.
"Ben..." dedi Hazan gerginlikle. "Ben bir lavaboya gitsem iyi olacak."
Yağız'ın başını aşağı yukarı sallaması üzerine hızlı adımlarla lavaboya yöneldi ve içeri girip kapıyı kapattı ve hızla sırtını kapıya verdi Hazan. Kalbi ağzında atıyordu. Çocukluk arkadaşı, Yağız Egemen, ona aşıktı. Ve o, Sinan'ın abisiydi. Hazan, Sinan'la olan hikayesinin başlamadan bittiğini hissetti bir an. Ama fark etmezdi. İkisinden birini seçmesi gerekse dahi, Hazan ikisini bir arada tutmayı seçip gerekirse çekip gidecekti. Onlar kardeşti ve Hazan için başka bir şans artık yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geceyarısı Mumları [Tamamlandı]
Fanfiction"Hazan bir gün Alzheimer gibi ciddi bir unutkanlık hastalığına dahi yakalansa, hayatta iki kişiyi asla unutmazdı. Biri Sinan, diğeri Yağız... Çocukluk arkadaşları. Üç silahşörler... Aslı, Deniz ve Efe gibi. Dawson, Joey ve Pacey gibi. En yakınları...