Bölüm 6

46 7 3
                                    

Merhaba arkadaşlar. Küçük bir duyurum olacak. Buğra karakterinin ismi Ekin. Eray karakterinin ismi de Barış olarak değişti. Farklı karakter katılmadı şaşırmayın.
İyi okumalar...

********

Acı; tarifi olmayan bir duygu. Canını o kadar yakıyor ki.

Her insanın en içinde yaşadığı bir acısı vardır. İçine gömdüğü ve ya içine gömmek zorunda kaldığı bir acı.

Bende onu içime gömdüm işte. Ege'mi içime gömdüm. Okyanus mavisi gözlerini içime gömdüm.

Yüzünü ilmek ilmek göz kapaklarıma işlemişken, unutmaya çalışmak saçmaydı benim için. Onunla dolu bir şehirden koşarak kaçmak saçmaydı.

Her zaman acısını içine gömen bir kız olmuşumdur.

En sevdiğim bebeğimin bacağı koptuğunda aynısını istemek yerine üzüntümü içime gömüp onu odamın baş köşesine koymuştum.

Veya 1. Sınıfta beni sevmeyen bir çocuğun -ki beni seven sadece bir arkadaşım vardı, diğer bütün çocuklar nefret ederdi- beni ittirmesi üzerine düşüp kolumu kırdığımda eve gidine kadar sessizce ağlamıştım. Canım o kadar çok yanmıştı ki.

13. Yaş günümde diğer çocuklara özenip doğum günü partisi yaptığımda sadece en yakın arkadaşımın gelmesi de canımı çok yakmıştı. Odamı tüller ve balonlar ile süsleyip annemle bir sürü yiyecek ve kocaman bir pasta hazırlamıştık. Bir sürü kişiye daveti vermiş olsam da hiç biri gelmemişti.

Doğum günlerinden o zamandan beri nefret ederdim.

17 yaşına kadar hep ezilen biri olmuştum. Tek arkadaşım da ortaokula geçince farklı okula gitmiş, farklı arkadaşlar bulup beni unutmuştu.

Ortaokulu sadece dersleri düşünerek geçirip iyi bir liseye girmiştim. Lisenin ilk yılı yine içine kapanık bir şekilde geçerken aynı sınıfta olduğumuz ve lise 2. sınıfta aynı sırayı paylaştığımız Yankı Ege Barın'a karşı içimde bir şeyler oluşurken hayatım da yavaş yavaş değişmeye başlamıştı.

Deli dolu bir çocuk olan Yankı Ege 16 yaş günümde üstünde 'İyiki doğdun Sıra Arkadaşım' yazan pasta ile okulda beni karşılayınca içimdeki fillere dur diyemedim ve sevgi tohumlarını saksılara ekip üstüne su bile döktüm.

Sıra arkadaşı olduğumuz için aramızda muhabbet oluyordu. Haliyle onunla konuşunca onun çevresiyle de konuşuyordum. Birden bir sürü arkadaşım olmuş herkesle iyi anlaşan deli dolu bir kıza dönüşmüştüm.

17. Yaş günümde ise arkadaşlarım bana sürpriz parti hazırlamış ve çok eğlenmiştik.

Nefret ettiğim doğum günleri birden en sevdiğim şey haline gelmiş, bir sonraki doğum günümü iple çekmeye başlamıştım.

Lisenin 3. Senesinde tam anlamıyla Ege'ye aşık olmuştum. Onu imkansız gibi görürken lisenin son yılında onunda beni sevdiğini öğrenip sevgili olmuştuk.

İkinci yılımız da ilk günki gibi heyecan ve bol sevgi ile geçerken,bir gün benim şehir dışına gitmem ile bütün mutluluğum son bulmuştu.

Ege'nin kaza geçirdiğini öğrenince hemen geri dönmüştüm. Fakat cenazesine bile yetişememiştim.

Yağmurlu havaların dünyadaki bütün kiri aldığını düşünsem de o gün bu düşüncem çürümüştü.

Yağmurlu bir günde ıslanmayı veya çamurlanmayı önemsemeden çamurlaşmış toprağına sarılarak hüngür hüngür ağlamıştım. Ağlamaktan yorulup orada uyuyakalınca arkadaşlarım orada olduğumu tahmin edip gelip beni almışlardı.

BALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin