Ölüm Meleği

5K 163 15
                                    

Karanlık
Gözlerimi açtığımda,bir hastanedeydim.Yanımda ise sadece Uraz duruyordu.
"Uyandı!" Diye bağırdı ve yanağımdan öpüp doktora haber verdi,doktor içeri girdiğimde serumumu çıkardı.
"Dila Hanım,Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"
Derin bir nefes aldım.
"Kötü"
"İğrenç"
"Hasta"
"Ölü"
Bunların yerine sadece
"İyiyim,artık gidebilir miyim?"
"Tabii,geçmiş olsun"
Yerimden kalkarken bi anda başımın dönmesiyle olduğum yere düştüm.
Uraz yanıma gelip kolumdan tuttu
"Dila,İyi misin?"
"İyiyim,sadece gitmek istiyorum"
Dedim ve kalktım.
Hastaneden çıktığımızda aklımda tek bir soru vardı,Osman nerdeydi?
Urazı kolundan tuttum ve ona döndüm.
"Osman nerde?"
Bir süre hiçbir şey demeden bana baktı,sıkıntılı bir şekilde nefes verdi ve
"O çocuğu bir yere götürdü"
Nefesim yavaşlamıştı,elimle ağzımı kapattım ve bir süre öyle durdum.
"Nerde,söyle çabuk!"
Yakasına yapışmıştım,
"Dila,sakin ol." Dedi ve kolumu tuttu.
"Yerini söyle!" Diye bağırdım tekrardan.
"Bunu yapamam,beni öldürür" dedi sessizce.
"Eğer söylemezsen ben seni öldürürüm" dedim bu sefer.
"Nolur yapma dila"
Dedi ve derin bir nefes aldı.
"Uraz söyle yoksa ben bulmaya çalışıcam" dedim ve geri çekildim.
"Tamam,seni götürücem"
Hemen arabaya bindik,uraz deli gibi kullanıyordu.
En sonunda depo gibi bir yere gelmiştik,Depoya girdiğimizde ayaz yerde baygın bir şekilde yatıyordu,büyük ihtimalle bayılmıştı.
Ağzında kanlar vardı,osman ise onun önünde duruyordu.
"Ağzını açıcak mısın!" Diye bağırdı,
Birinin geldiğini anlayınca arkasına döndü,bizim gelmemizi beklemiyordu.
Urazla ikimize baktı ve adama geri yumruk atmaya başladı.
Kolundan tuttum ve "Sakin ol,bırak" dedim ama tek hareketinle beni itmişti.Dengem sarsıldı ve yere düştüm.
Ayazın suratını dağıtırken Uraz araya girmişti.
"Abi,Yeter" dedi ve çekti.
Osmanın gözü dönmüştü anlaşılan,karnıma giren ağrıyla ayaklarımı kendime çektim.
Serumun etkilerinden birisiydi sanırım,doktor laf arası bahsetmişti.
"Dila?" Uraz yanıma geldi ve "iyi misin?"
"Serumun etkisi" dedim kısaca ve zorda olsa ayağa kalktım.
Osmanın nefesleri hızlanmıştı,yanıma geldi.
"Gidelim"
Dedi ve beni çekiştirerek arabaya attı,uraz kendi arabasına binmişti.
Osman arabayı çalıştırdığında ona bakıyordum.
"Neden bakıyosun?" Dediğinde bakışlarımı çektim.
"Onu neden dövdün?" Dedim sessizce.
Siniri artmış gibiydi,arabayı hızlandırdı.
"Öldürmediğime dua etsin" dedi korkunç bir sesle ve arabayı hızlandırdı.
"Buna gerek yoktu"
Dedim en sonunda.
Arabayı kenara çekti ve durdurdu.
Daha çok sinirlenmişe benziyordu.
Sinirle bana döndü.
"O orospu çocuğunu dövdüğüm için şimdi bana mı kızıcaksın?" Dedi sinirli bir sesle.
"Kimseyi dövmene gerek yok"
Dediğimde
Elleri boynumu buldu,nefessiz kalmıştım.
"Gerek vardı" dedi dişlerinin arasından.
Beni bıraktığında arabadan indim,daha fazla katlanamıycaktım buna.
Aynı anda o da indi ve ben neredeyse adım bile atamamışken yanımda bitmişti.
Yine boynumu tutuyordu ama bu sefer daha yavaştı.Arabanın önündeydik,arabaya yaslanmış bir şekilde korkuyla gözlerine bakıyordum.
"İşlerime karışmanı istemiyorum"
Dedi,sesi çok korkunçtu.
Gözleri dudağıma takıldı ve bi an tereddüt ederek dudağıma dudaklarını bastırdı.
Heyecandan ne yapıcağımı bile bilemezken,karşılık veremiyordum.
Kolumdan sertçe tuttu ve kulağıma
"Karşılık ver" dedi ve geri öpmeye başladı.
Zor da olsa karşılık verirken hızlanmıştı,öpüşleri sertleşirken belimden tuttu ve arabanın önüne otutturdu.
Sanki yılların doyumsuzluğu ikimizin de üstündeydi,ikimiz de birbirimize aç gibiydik.
Ayaklarımı beline sardım,ellerini belimde gezdirirken yavaşça göğüslerime yönelmişti.
Kendimi arkaya doğru yaslamıştım.Belimden tuttu ve arabadan indirdi.
"Bu kadar yeter küçüğüm,canını yakmak istemiyorum" dedi fısıltıyla.ikimizin de hissettiği arzudan başka bir şey değildi.
Arabaya geri bindiğimizde,kendime gelemiyordum.
Aklımı başımdan almayı her seferinde başarıyordu,
Ona karşı koymam gerekse bile,yapamıyordum.
Bi uçurumun kenarına gelmiştik,burda ne işimiz var hala anlamıyordum.
Arabayı neredeyse en ucuna park etti ve indi,bende yanına gittim.
Arabaya yaslanmış bir şekilde bir şeyler düşünüyordu.
Güneş batıyordu,manzara eşsizdi.
Tek kelime bile etmezken sessizliği ben bozdum.
"Neden canımı yakıyorsun?" Dedim,onun buna karşı zaafı olduğunun farkındaydım.
Gözlerini kapattı ve temiz havayı içine çekti.
"Bunu daha önce birçok kıza yaptım" dedi ve cebinden bir sigara çıkarıp dudaklarının arasına koydu,büyüleyici gözüküyordu.
Sigarasının külü düşerken,gözleri beni buldu.
Bakışları ürkütücüydü.
"Sadece sana acı çektirirken zevk alıyorum"
Dedi ve gözlerini tekrardan gökyüzüne çevirdi.
Yutkunmuştum,bu iyi bir şey miydi bilmiyordum.
Sigarasını hafifçe yukarı kaldırdı.
"Sana olan zaafımın sebebini bilmiyorum" dedi ve tekrardan içine çekti.
"Küçüğüm" dedi ve tamamen bana döndü,gözlerimi ona çevirdim.
"Canını yakmamam gerektiğinin farkındaydım,kendime sürekli hatırlatıyorum hatta kızıyorum.Ama sana zaafım var,bu beni zorluyor"
Söyleyecek bir şey bulamıyordum.
Gözlerimi gökyüzüne diktim.Bi anlık cesaretle yanına yaklaştım ve beline sarıldım,vücudu kas katı olurken bir süre tepkisiz kaldı.
Eli sertçe belimi sıktı ve beni kendinden uzaklaştırdı,bu hareketi kalbimi parçalamıştı.
Kulağıma yaklaştı ve bedenimi yakan o sözleri söyledi.
"Canının yanmasını istemiyorsan yapma,aksi takdirde kendini çok farklı bir yerde bulucaksın"
Dedi ve dudağıma küçük bir öpücük kondurdu.
Bi anda kırgınlığımı almaya yetmişti,hava tamamen kararmıştı.
"Evimize gidelim" dedi,Olumlu anlamda başımı salladım.
Eve giderken Osmanın telefonu çaldı.
"Alo"
"Tamam,yarın buluşuruz"
"Görüşürüz"
Meraklı gözlerle ona bakarken sırıtarak
"Bugün evimizde baş başayız,Uraz yok" dedi ve sırıtması büyüdü.Tedirgin olmuştum.
"Niye gelmiyo ki"
Dediğimde yandan bana baktı bir süre bekledikten sonra
"Sevgilisinle  birlikte,yarın da onlarla dışarı çıkıcaz"
"Anladım"
Dedim ve cama döndüm,ağaçlar akıp giderken aklıma bi anda annem gelmişti.
Acaba şuan napıyordu,en son beni osmanın zorunla evine davet etmişti.
Aklıma o geldiğinde onu düşünmemem,merak etmemem gerektiğini anlamıştım.
Eve girdiğimizde içerisi dağılmış gibiydi,etrafı topladım ve yemek için bir şeyler hazırladım.
Masadaki her şey hazır olduğunda odama çıktım.
Duş aldıktan sonra üstüme siyah ince bir elbise giydim ve saçlarımı taradım.
Osman salonda oturmuş televizyon izliyordu,dolaptan bardakları çıkarırken belimde hissettiğim ellerle beraber korkup çığlık atmıştım,bi anda beni kendine çekmişti.
"Osman!Niye korkutuyosun insan gibi gelsene"
Başını kulağıma yaklaştırıp
"Çok mu korktun?" Dedi ve gülmeye başladı.
"İnsan gibi gelmeyi deneyebilirsin en azından,zaten evde baş başayız ve bu yeterince tedirgin edici" dedim ve bardakları masaya yerleştirip mutfaktan çıktım.Arkamdan geldiğini hissedip önüme döndüm.
Üstüme doğru gelirken ben geri gidiyordum.
"Demek insan gibi gelmeyi deneyebilirim" dedi ve daha çok yaklaşmaya başladı.
Sırtım duvara değdiğinde sağıma döndüm,elini koymuştu.Sola döndüğümde de sertçe diğer elini koydu.
Artık kaçıcak yerim yoktu anlaşılan,ateş saçan gözlerle bana bakıyordu.
"Bana uyar" dedi ve sırıtmaya başladı
"Ben acıktım" dedim ve kolunun altından geçicekken elini belime sardı ve anında kucağına aldı.
"Osman!Bırak!" Diye bağırsam da dinlemiyordu.
Salondaki koltuğa yatırmasınla afallamıştım,üstümde duruyordu.
"Osman,bırak"
Gülümseyip kulağıma eğildi,iyice yakınlaşmıştık.
"Önce biraz oyun oynayalım" dedi ve ellerini üstümdeki siyah elbisenin uçlarına doğru götürdü.
Sıcak basmıştı,Ne yapıcağımı bilmiyordum.
Elbiseyi yavaşça yukarı doğru iterken tam iç çamaşırıma geldiği sıra telefonu çalmaya başladı.
Ben ecel terleri dökerken,kim aradıysa şükrediyordum.
"Siktiğimin telefonu" diye söylenerek kalktı.
"Bi dahakine bu kadar şanslı olmazsın küçüğüm" dedi ve telefonunu alıp yukarı çıktı.
Nefes nefese kalmıştım,yakınlığımız beni korkutuyordu.
Arayana dua ederken mutfağa geçtim ve yemekleri masaya yerleştirmeye başladım.
En sonunda oturduğumda osmanı bekliyordum.
Dakikalar geçse de gelmiyordu,yemekler buz gibi olmuştu.En sonunda aşağı indiğinde suratı fazla ciddiydi.
"Gitmem lazım"
Bütün hevesim kırılmıştı.
Kapıdan çıkıcakken
"Nereye gidiyosun" dediğimde alaycı bir ifadeyle bana baktı.
"Sorgulamanı gerektiricek bir yer değil" dedi ve gitti.
Bozulmuştum,yemeklerin de hiçbirini yememiştim iştahım kaçmıştı.Yemeklerin hepsini kaldırdım.
Üstüme kalın bir şeyler giydikten sonra aşağı geri indim,ev yalnızken hiç çekilmiyordu doğrusu.
Gözlerim yavaşça kapanırken kapının açılma sesini duydum,kafamı çevirdiğimde osman gelmişti.Öfkeli gözüküyordu.
Beni görünce öfkesi yumuşar sanmıştım ama,hiçbir şey olmamıştı.
"Noldu sana" dedim uykulu bir sesle.
Yanıma yaklaştı ve beni kucağına alıp
"Uyuman gerek küçüğüm,saat çok geç olmuş.Neden beni bekledin?"
Kollarımı boynuna sardım.
"Bilmem" dedim boğuk bir sesle.Odaya girdiğimizde beni yatağa bıraktı.Üstümü de örttükten sonra alnıma küçük bir öpücük kondurup kapıya yöneldi.
"Yanıma yatmıycak mısın?" Dedim.
"Bu gece olmaz küçüğüm" dedi ve odadan çıktı.Yorganı yüzüme kadar çektim ve uykuya daldım.
-OSMANDAN-
Yanından zor da olsa ayrıldım ve kapıyı hafifçe kapattım.
Odaya girdiğimde telefonum tekrar çalmaya başlamıştı.
"Beni oyalama Can,amacını biliyorum"
Telefonun arkasından bir kadının inlemelerini duyuyordum.
Can kadını susturup devam etti.
"Oyun böyle zevkli olur Osman,en beklemediğin anda sana süprizimi yapıcam.Yanındakini altımda gördüğünde"
Telefonu yere fırlattım.
"Bi sikim yapamazsın" dedim sanki onunla konuşuyormuş gibi.
Bu aralar fazla sigara içiyordum.
Bir tane daha aldım ve içmeye başladım.
Sigara bittikten sonra içeri girdim ve uzandım.
-DİLADAN-
Gözlerimi huzursuzlukla açtım ve aklıma bugün hafta sonu olduğu gelince kendi kendime gülümsedim.Sonunda cumartesi gelmişti.
Telefonumu aldım ve Urazı aradım.
Bir süre sonra telefonu açtı.
"Dila?"
"Uraz,dün gece gel-"
Arkadan gelen inleme ve çığlık seslerinle telefonu uzaklaştırdım.
"Şey benim mühim bir işim var,anlarsın ya"
"İĞRENÇ!"
O gülerken telefonu suratına kapattım.
Aşağı indiğimde osman yoktu,odasında da değildi.
Kaybolması huzursuzlanmama neden oluyordu.
Böylelikle saatler de geçmişti ve urazlarla buluşacağımız saat gelmişti,o ise hala ortada yoktu.Dışarı çıkmak bile içimden gelmezken düz siyah,dekoltesi olmadan ama belimi ortaya çıkaran,dizimin biraz üstünde bir elbise giydim.
Altıma da siyah topuklu ayakkabımı giydikten sonra urazı beklemeye başladım.Beni aramasınla dışarı çıktım,suratım oldukça solgundu.
Arabada urazın yanında yeni sevgilisi vardı,oldukça sıcak biriydi ama bi yandan da mesafeliydi.
Arkaya geçtim.
Uraz moralimin bozuk olduğunu anlamıştı.
"Dila,noldu sana ne bu halin?" Dediğinde iyice arkama yaslandım.
Gözümden bir damla yaş istemsizce aktı ve elbisemin üzerine düştü.
"Sorun yok" dedim kırılan sesimle.
Beni öylece bırakmıştı,dışarı çıkıcağımızı da bilerek gelmemişti.
"Sorun var,anlat hemen" dedi ve sokaktan çıktık.
"Osman yok,sabahtan beri eve gelmedi ve bu akşam çıkıcağımızı da biliyordu.Bi yandan endişeleniyorum ama bi yandan da kızgınım."
Dedim,bu sefer ağlamam artmıştı.
Urazın sevgilisi çantasından küçük bir peçete çıkardı ve yüzünü bana dönmeden peçeteyi yavaşça uzattı.
"Teşekkür ederim" dedim ağlamaklı sesimle ve gözlerimi sildim,kızardığına emindim.
"Eminim bu gece yanında olur,endişelenme dila" uraz moralimi düzeltmeye çalışsa da içimdeki endişe ve öfke artıyordu.
"Bana haber bile veremiycek kadar zor bir durumda mı,Sanmıyorum.O beni sadece küçük bir kız olarak görüyo,ki zaten onun için öyleyim" dedim ve burnumu çektim.Yüzümü tekrar sildiğimizde gelmiştik.
Uraz arabadan indiğinde ikimizin kapısını açtı.
"Bayanlar!" Dedi ve iki kolunu da açtı.
Bu hareketine urazın sevgilisi de dahil olmak üzere üçümüzde gülmüştük.Urazın koluna girdik ve Oldukça kalabalık olan mekana girdik.
İçerisi oldukça şıktı ve yüksek sesle müzik çalıyordu.
Hemen bir yere oturduk,romantik bir müzik çalmaya başladığında Urazla adını yeni öğrendiğim Meltem kalktı ve dans etmeye başladı.
Bi yandan Urazın mutluluğuna sevinsem de,bi yandan kalbim acıyordu.İçimden ya zarar verdilerse diye geçirirken bir yandan da ya sadece canı istemediği için gelmediyse diye düşünüyordum.
Kendime içki söyledikten sonra hepsini tek dikişte bitirdim,başım dönüyordu.Ama mutluluk verici bir etkisi de vardı.Urazla melteme kadeh kaldırdığımda hepimiz kahkaha atıyorduk.
Tam o anda biri bardağıma vurdu ve "Şerefe" diyip karşıma oturdu.
Şaşkın gözlerle ona bakarken o sadece dudağını kıvırmış bir şekilde gülümsüyordu.
"Sen kimsin,ve niye burdasın" dediğimde kelimeler ağzımdan zar zor çıkıyordu.
Tipini incelediğimde kumral,pek kaslı sayılmayan ve uzun boylu bir çocuk vuruyordu.
"Adımı öğrenmene gerek yok,seni izliyordum" dedi ve içki söyledi,bende kendime söyledim ve hepsini tekrardan diktim.
"Yavaş" dedi ve elimdeki bardağı alıp gülmeye başladı."bu şekilde ölebilirsin,ölmeni istemem güzellik" dedi ve göz kırptı.
Beynimden vurulmuşa dönmüştüm,gecenin sonunu merak ediyordum.
Biraz daha içki içtiğimizde ikimizde sessizdik.Romantik müzik yerini eğlenceli ve bi o kadar gürültülü bir müziğe bıraktığında adını bilmediğim çocuk ayağa kalktı ve önümde dikilirken gülümseyerek
"Dans etmek ister misin?"
Dedi ve elini uzattı,yerimde oturmakla dans etmek arasında gidip gelirken elimi eline bıraktım.
"Tabii" dedim ve insanların arasına karıştık,gelen her içkiden içmiştim.Başım ve midem çok kötüydü,sürekli kahkaha atıyordum.
Arkamı döndüm ve vücudumu acemice adını bilmediğim adama doğru hareket ettirmeye başladım.
Önüme geri döndüm ve bu sefer bir yılan gibi aşağı doğru kıvrılıyordum.
Çocuk bu hareketlerime gülerken bende kahkaha atıp kafamı geriye attım.
Çocuk boynumu öptüğünde ani hareketinle başımı kaldırdım,hata yapıyordum.
Yine ikimizde gülerken gözüm çocuğun arkasına takıldı.
Ani hareketle çocuktan uzaklaştım,sanırım sarhoşluğumda bu korkuyla benden uzağa gitmişti.
Derin derin nefes alırken yutkunuyordum.
Ben ne yapıcam diye düşünürken kapıda duran Osman,Gözlerinden alev saçarak adımlarını hızlandırdı ve yanımıza gelmeye başladı.
Ölümüm sanki adım adım bana yaklaşıyordu.
Korkuyla yerime sinmiştim.
Boku yediğimi iyice anlamıştım.

🖤🥀Y E N İ🖤

PİSKOPAT SEVGİLİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin