Yedi adam biri bir gün
bir aşk gördü
gereğini belledi
ölüm girse koynuna
Ayırmaz aşkı yanından°
Günlerden öyle bir gündü. Gri bulutlar gökyüzünde bağırıyor, kimi zaman bir ışık huzmesi de yağmur damlacıklarıyla düşüyordu yeryüzüne.İnsanların bir çoğunun zihni karman çormandı gri bulutlar gibi. Kimin yüreğine de yayılmaktaydı grilik. Onlara inat, geleceği aydınlatacak, kalplerine karalar değmemiş olanlar da vardı.
Âsım Enes, yavaş yavaş boşalan sınıfa baktı önce, sonra da dışarıya. Yağmur deyim yerindeyse 'bardaktan boşalırcasına' yağıyordu. Allahtan hava durumuna bakmıştı sabah ve şemsiye almıştı yanına. Üniversitenin boş koridorlarını sakin adımlarla geride bırakıp çıkış kapısının önüne dek gelmişti. Onu durduran şey ise kapıya yaslanmış ve dışarıdaki yağmuru seyreden kızdı. Mihrimah. Suratına aptal bir gülümseme yayıldı ve anlık bir dürtüyle kızın yanına doğru yürüdü.
''Güzel yağıyor.''
Mihrimah, yanından gelen sesi duyunca kafasını çevirip baktı; Âsım Enes. Daha evvel tanışmışlardı. O da kendisi gibi tıp öğrencisiydi. Yanında onun varlığını hissedince biraz heyecanlanmıştı. İşte başlıyoruz sevgili kalbimle yarışa.
''Evet ama, umarım biraz yavaşlar.''Âsım Enes, bu cümle üzerine kızın etrafına bakındı ve ulaştığı sonuç üzerine güldü.
''Artık havalar yağışlı olacak, yanında şemsiye taşımanı öneririm.''Mihrimah dışarıdaki yağmurdan gözlerini ayırmadan konuştu :
''Çok yağmadığı sürece ıslanmakta sakınca görmüyorum. Hoşuma gidiyor hatta.''''Sen yine de yanında taşı, yağmura göre kullanıp kullanmamakta karar verirsin.''
Mihrimah başını salladı.
''Doğru.. Ben artık gideyim. Yağmur biraz da olsa yavaşladı. İyi akşamlar ve teşekkür ederim.''Cümlesini bitiren kız çoktan kendini yağmurun altına atmış, ayakkabıları her adımda sulara bastıkça ses çıkarıyordu. O da ayakkabıkarını ve yerdeki yansımalarını izliyordu. Hızlı hızlı yürüyordu çünkü küçük kuzeni Hamza'nın doğum gününe yetişmesi lazımdı.
Bir kaç adım sonra yağmurun kafasına vurması kesilince refleksle başını kaldırdı yukarıya doğru. Şemsiye.
Âsım Enes şemsiyenin sapını aralarında tutuyordu. Mihrimah şaşırmış, ne dese ne yapsa bilemiyordu. Daha önce böyle veya benzeri bir durumda bulunmamıştı hiç.
''Şey.. gerek yoktu gerçekten.''
Âsım Enes önüne bakıp yürümeye devam etti. ''Yağmur biraz falan dinmemişti henüz.''
Evet dinmemişti aslında. Fakat Mihrimah hem acelesi olduğundan, hem de onun yanında nasıl davranacağını bilemediğinden bir nevi kaçmak istemişti. Yağmurdan kaçmadım ama doluya tutuldum diye geçirdi içinden.
''Doğru. Ama siz ne tarafa gidiyorsunuz? Engel olmayayım.''
Mihrimah'ın sizli bizli konuşmasına içinden göz devirdi Âsım Enes.
''Aynı otobüse bineceğiz, sen önce ineceksin. Bir kaç durak sonra da ben ineceğim.''
![](https://img.wattpad.com/cover/152543237-288-k242909.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökten Yağmur Gelme Vakti
Teen FictionKaderleri birleşen iki genç el ele verip engelsiz gördükleri bir sevda yoluna çıkmıştı. Ta ki ülkedeki durumlar iyice kızışıp bir iç savaşın eşiğine gelinene dek. Âsım Enes önceleri eleştirdiği bir grubun yanında yer alıp eylemlere katılmaya başlad...