Yanmış kül olmuş yine de
Seni gözlemekteyim°
''Esin!'' Dün gecenin etkisiyle gördüğü kabustan bağırarak uyanmıştı. Gözlerini açıp derin nefesler almaya başladı. ''Şşş sadece bir kabus,'' sesini duymasıyla yattığı yerde arkasına döndü. Asım Enes yatağın diğer ucunda yatıyordu ve bakışları Mihrimah'ın suratında gezinmekteydi.Gece, göğsüne yaslanıp ağlayarak uyuyakalmıştı Mihrimah, o da onu yatırıp üzerini örtmüş ve kendisi yatağın diğer ucuna kıvrılmıştı ona rahatsızlık vermemek için.
''Kabus değil, gerçek, maalesef.'' cümlesi fısıltıyla dudaklarından döküldüğünde göz yaşları tekrar yanaklarına doğru yol almaya başlamıştı bile.
Asım Enes ona doğru yaklaştı ve kendine söz verdiği şeyi yaptı, Mihrimah'ın gözyaşlarını göğsüne hapsetti. Bir yandan da sakinleşmesini sağlamak adına parmaklarını saçlarında yavaşça gezdiriyordu. Küçükken annesi de Asım Enes'e böyle yapardı. Kucağına yatırır saçlarıyla oynardı ağlayınca sakinleşsin veya uyusun diye.
Mihrimah uyuyamıyordu. Gözünün önüne can dostuyla geçirdiği zamanlar geliyordu. Hâlâ inanamıyordu. Sanki evine gitse, kapısına vursa karşısında görecekti onu.
Asım biraz geri doğru çekildi Mihrimah'ın yüzünü görebilnek için. Suratına şefkat dolu bakışlarını ikram etti. ''Beraber dua edelim mi, istersen? Onun için istediğin sureleri de okuyabiliriz. Ona hediye göndeririz.''
Mihrimah yaşlı gözlerini kaldırıp sevdiği adama baktı. Yavaşça başını salladı ve gözyaşlarını elindeki sargı bezine silip doğruldu. ''Önce sen abdest al, bu sırada ben de üzerime uygun kıyafet seçeyim.''
Asım Enes başını salladı ve ağır adımlarla odadan çıktı. Mihrimah da dolaptan bileklerine dek gelen bir elbiseyi, üzerine de beyaz hırkasını çıkardı. Başına başörtü diye ne takacağını düşünürken Asım'ın boynuna atkı niyetine taktığı siyah şal geldi aklına. Atkıyı ararken Asım odaya geri girmişti bile. ''Ne arıyorsun?''
''Başıma senin boynuna doladığın şalı örteceğim. Nerede?'''
Asım Enes dolaba yaklaşıp şalı koyduğu yerden çıkardı ve Mihrimah'a uzattı. Mihrimah hazırladığı kıyafetleri alıp banyoya doğru gideceği sırada kıyafetlerini tuttuğu ellerindeki sargı bezine takıldı gözleri. Geri dönüp kucağındaki kıyafetleri yatağın üzerine bıraktı ve sargılı ellerini Asım'ın önüne uzattı. ''Çözer misin?''
Asım Enes bir kaç saniye sargılara baktıktan sonra yavaşça çözmeye başladı. İkisini de çıkardıktan sonra ellerini tuttu ve baktı, hâlâ kötü görünüyordu. ''Abdest aldıktan sonra tekrar saralım.''
Mihrimah başını sallayıp odadan çıktı ve musluğa uzandı. Biraz canı yansa da musluğu açıp abdest aldı. Ellerini dikkatle kurulayıp içeriye geri döndü. Asım Enes pansuman malzemesi çıkarmıştı çoktan. Karşısına oturup sağ elini uzattı. Önce kremin soğukluğu avucuna yayıldı. Ardından Asım titizlikle ellerini sarmaya başladı. Her ikisi de bittiğinde üzerindeki pijamaları değiştirmek üzere banyoya geri gitti. Sarılı ellerle gerçekten zor olmuştu. Elbisenin fermuarını yarıya dek çekebilmiş, ensesine doğru uzanamamıştı. Şalı doğru düzgün bağlayamamıştı. Asık suratla içeri geri girdiğinde Asım Enes'i pencerenin önünde karanlık geceyi seyrederken buldu. Yanına doğru yürüyüp bir kaç adım ötesinde durdu ve hafifçe yan döndü. ''Şunu kapatabilir misin?''
Asım Enes bakışlarını karanlık sokaktan ayırıp ona çevirdiğinde neyi kastettiğini anlamayarak suratına bakmaya devam etti. Mihrimah ise kapatmasını bekliyor, anlamadığını fark etmiyordu. ''Kapalı zaten.'' deyiverdi Asım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökten Yağmur Gelme Vakti
Genç KurguKaderleri birleşen iki genç el ele verip engelsiz gördükleri bir sevda yoluna çıkmıştı. Ta ki ülkedeki durumlar iyice kızışıp bir iç savaşın eşiğine gelinene dek. Âsım Enes önceleri eleştirdiği bir grubun yanında yer alıp eylemlere katılmaya başlad...