٨ - l ı k

1.6K 151 109
                                    

Hayır kalbim
Yorulmadın hayır hayır
Yıkıl daha°

Elindeki kitabın son sayfasını çevirdi ve satırlar bittiğinde, suratında buruk bir tebessümle kapattı kapağını. Az sonra ağladığını fark ettiğinde hâline güldü. Sonra daha şiddetli bir ağlamak tuttu Mihrimah'ı. Günlerdir, haftalardır, aylardır içinde mesken edinmiş tüm acılar, özlemler, pişmanlıklar için ağladı. Hâlâ burada oluşuna ve içten içe onu hâlâ sevişine ağladı. Ta ki dış kapının sesini duyuncaya dek.

Bir süre adım sesleri diğer odalardan geldi. Buna sevinmişti çünkü bu sırada kendini biraz toparlamaya çalışmıştı. Odanın kapısı tıklatıldığında ''Gelebilirsin.'' deyip elindeki kitabı minderin kenarına bıraktı.

Asım Enes içeri girip yatağın ucuna oturdu ve Mihrimah'a dikkatlice baktı. Doğru görüp görmediğine emin olmak için kalkıp yanına gitti ve karşısına çömelip bakışlarını yüzünde misafir etti bir kaç saniyeliğine. Gözleri kızarmış ve kirpikleri nemliydi.
''Ağladın mı sen?''

Mihrimah bakışlarını kaçırıp kafasını iki yana salladı önemli olmadığını belirtircesine. Asım Enes'in kaşları çatılmış ve suratı endişeye bürünmüştü bile.
''Neyin var? Ağrın mı var?''

Mihrimah, içinde kırgınlık ve yorgunluk barındıran bakışlarını kaçırmadı bu kez. Sözcükler dilinden sertçe dökülüyordu.
''Evet. Kalp ağrım var. Babamı özledim, eski hayatımı özledim; amcamı, yengemi, Hamza'yı özledim. Yardım edebilecek misin?''

Asım Enes, gözlerini kısa süreliğine yumup derin bir nefes aldı.
''Ben böyle olsun istiyor muyum sanıyorsun? Sence hangi aptalın tercihi böyle bir hayat olabilir?''

Mihrimah yine okun ucunu ona yöneltmişti.
''Sen bunu kendin seçtin Asım!''

''Bundan bu kadar emin olma Mihrimah!''

Asım'ın âniden sesini yükseltmesiyle korkmuştu ve hafifçe zıplamıştı Mihrimah. Asım Enes bunu fark edip ayağa kalktı ve ''Özür dilerim.'' deyip odanın ortasına doğru bir kaç adım attı sıkıntıyla. O da yorulmuştu! Üstelik ne yorgunluğunu ne de başka bir şeyi kimseyle paylaşamamak ona geçen zamanı öyle bir zehir etmişti ki, yaşıyor muydu emin değildi bile Mihrimah'ı tekrar bulana dek.

''Özür dilemekle her şey düzelseydi keşke.'' diye mırıldandı Mihrimah. Ses tonundan anlaşılıyordu bunun bir iğneleme değil de içten gelen bir dilek olduğu. Bu yüzden aynı sessizlikle cevap verdi Asım Enes.
''Hâlâ bir şans vardır belki de.''

Cevap veremedi Mihrimah. ''belki de'' diyecek oldu, diyemedi. Aksini ise asla diyemeyeceğini biliyordu. Sustu.

O uzun süre susunca Asım da sustu. Yanlış bir şey yapmamak adına çıktı odadan ''Mutfağa bıraktım yemeğini'' dedikten sonra. Ardında bıraktığı kızın da tıpkı kendisi gibi yemek yemeğe ne isteği ne mecali olmadığını bilmeden.

Dört saat boyunca yoktu. Döndüğünde saat 12 olmuştu. Yine müsaade alıp odaya girdi ve Mihrimah minderin üzerinde oturduğu için kendisi yatağın üzerine oturdu.

''Neden hâlâ yatmadın? Dinlenseydin.''

Mihrimah bakışlarını ona çevirdi. Her seferinde böyle yapıyordu. Tartışsalar da, kızgın da olsa, kırgın da olsa çekip gidiyor ve döndüğünde hiç bir şey olmamış gibi davranabiliyordu. Nasıl? Bunu nasıl başardığını merak ediyordu.

Gökten Yağmur Gelme VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin