Gecelerimi ağırlayamaz oldum
Yürüyorum
Benimle adım atan bir şey var°Namlunun ağırlığı üzerinden çekildiğinde gözyaşı vardı Mihrimah'ın yanaklarında.
''Yapamam.'' dedi adam.
''Yapamam..''
Silahı belindeki yerine geri sokup hızlı adımlarla uzaklaştı yanından.Mihrimah gözlerini açmadı. Ağlamaya devam etti sessizce. Yanına tekrar birinin geldiğini hissettiğinde, baktı. Genç bir kızdı. Sarı saçları ve karanlıkta dahi parlayan açık mavi gözleri vardı. Saçlarını arkadan sıkıca bağlamıştı. Altına karanlıktan dolayı rengini ayırt edemese de koyu renk bir kot pantolon, üzerine de bir tişört ve hırka giymişti.
''Bunları içmelisin. Biri ağrı kesici diğeri de antibiyotik. Bir tek bunları bulabildim ama bir kaç saate ameliyat olabileceksin ve iyileşeceksin.''
Kız elindeki ilaçların önce birini koydu Mihrimah'ın dudaklarının arasına ve suyu ardından. İlaçları içtiğinde miğdesi bulanmıştı. Mâlum, ilaç içmekten nefret ederdi Mihrimah. Bir de yüzüne su sıçratılmasından...
Kız, elindeki su bardağını kenarıya bırakıp bağdaş kurdu yanında ve konuşmaya devam etti.
''Enes seninle ilgilenmemi rica etti. İsmim Merve. Senin ismin ne?''''Mihrimah.''
''Korkma ölmeyeceksin. Canının çok yandığını biliyorum ama ölümcül bir şey yok. Hemen müdahele edemedikleri için yorgun düşmen, acı çekmen, ağrılarının olması ve bayılman normal. Ama iyi olacaksın. Hatta bir gün bir bakmışsın yarandaki acıdan eser yok.''
Mihrimah duyduklarına şaşırmıştı çünkü gerçekten acı ve ağrı dayanılmaz oluyordu bazen. Oysa Merve durumunun çok kötü olmadığını söylüyordu. Üstelik kendi de yaşamış gibi konuşuyordu.
''Senin de başına gelmiş gibi konuşuyorsun? Sen de mi vuruldun daha önce? ''
Merve başını salladı.
''Evet. Yaklaşık altı ay önceydi.''Merve belli ki konuşmaya devam edecekti fakat isminin seslenilmesiyle gitmek zorunda kalmıştı.
''Kusura bakma. Sonra yine uğrarım.''Başını hafifçe salladı ve yalnız kalınca bakışlarını gökyüzüne çevirdi Mihrimah. Siyah örtünün üzerinde denizde kum gibi bir sürü yıldız serpiştirilmişti. Ay'ın sol tarafı silikti. Tıpkı ben gibi dedi içinden. Bilincini tekrar kaybetmeden önce yaklaşan adım seslerini duysa da kim olduğunu göremeden gözleri kapanmıştı.
☁☁
💧💧Gözlerini açmak istedi, başaramadı. Tekrar denedi, ardından tekrar. Sonunda başarmıştı. Göz kapaklarını aralamıştı fakat hâlâ her yer simsiyahtı? İlk önce biraz endişe serpilse de yüreğine, gözleri karanlığa alıştıkça görebildiğini fark etti. 'Görebiliyorum, sadece karanlık bir odadayım'
Odaya göz gezdirdiğinde içinde çok az eşya olduğunu gördü. Şuan yatmakta olduğu yatak, yatağın hemen yanında küçük bir komidin, soldaki duvarda gardırop, küçük katlanabilir bir masa ve iki tabure, sağda yerde serili uzun bir minder ve...Minderin üzerinde uyuyan birisi vardı. Kim olduğunu tahmin etmek zor değildi onun için.
Zihnini ondan uzaklaştırmak için kendini yokladı. Elini karnına götürüp üzerindeki kendine ait olmayan ve büyük gelen tişörtü sıyırıp karnına baktı. Muhtemelen kurşun artık içinde değildi.
Buraya nasıl geldiğini, nerede olduğunu ve bilinci kapalıyken neler olduğunu düşünmeye başladığı sırada karnının guruldamasıyla dikkati dağıldı. Ah açlık neyse de, fazlasıyla susamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökten Yağmur Gelme Vakti
Teen FictionKaderleri birleşen iki genç el ele verip engelsiz gördükleri bir sevda yoluna çıkmıştı. Ta ki ülkedeki durumlar iyice kızışıp bir iç savaşın eşiğine gelinene dek. Âsım Enes önceleri eleştirdiği bir grubun yanında yer alıp eylemlere katılmaya başlad...