Kapı açılınca yüzümü Brad'in omzundan çıkararak kapıya odaklandım. Annem telaşla içeri girdiğinde babamın yanındaki doktorlara, baktı.Çantası elinden düşmüştü. Yüz ifadesinde herşey besbelliydi:Şok,yas,üzüntü,korku...
Bana dolan ve ıslaklığından parlayan gözleriyle baktığında Brad'i bırakıp anneme koştum. Ona sarılınca ikimiz göz yaşlarıyla boğulmaya başladık. Odaya hakim olan mezar sassizliğini sadece bizim ağlayışımız bozuyordu.Uzun süre bize bakarak cesaretini toplayan hafif kilolu doktor yanımıza yaklaştı ve "Güçlü olmalısınız..." dedi acıklı birşekilde. Annem ellerini sırtımdan yavaşça çekti ve göz yaşlarını silerek kafasıyla onayladı. Brad'e döndüm. Ellerini cebine sokmuş beyaz yüz ifadesiyle beni izliyordu. Onun gri gözlerindeki hüzün tamamen belli oluyordu.Dudakları düz çizgi halini alınca ona bir daha sarılmak istediğimi anladım.
Birkaç beyaz önlüklü adam sedyeyi getirince babamın cansız onun üzerine koydular.
Uyuyor numarası yapıyordu sanki,bu bir sürprizdi.Evet babam ölemez,bu sadece bir şaka.Dimi?Şakaydı bu.Düşüncelerim düğümlenen boğazımı daha da sıkarken gözlerimden yanaklarıma akmaya başlayan sıcak göz yaşlarını hissettim.Sedyenin peşinden gelmeye başladık. Aklımda tek düşünce vardı.
Babam yok. Artık onu dünyanın bütün topraklarını gezsem de onu bulamayacaktım.Bir daha onunla konuşamayacak,gülen yüzünü,canlı gözlerine bakamayacaktım.Hiçbirzaman...Ve bunu hiçbirşey değiştiremezdi.Ne para,ne de bir karar...
Hıçkırdım. Gözlerim yine akarsullar gibi akmaya başlamıştı. Omuzlarımda sıcak ve beni kendine doğru çeken bir kol hissettim. Brad beni kendine doğru bastırdı. Bu şekilde yürürken onun gövdesine ağlıyordum.Başım,üzerini onlarca kez kocaman bir taşla vurulmuş gibi ağrıyordu.Anlım dayanamayıp birkaç dakikaya patlayacak gibiydi.
Ama benim umrumda değil...Ben hala ağlıyordum...
Ambulansa sedye yerleştirildikten sonra annem de içine binmişti.Brad'in kollarından kurtulup hemen annemin yanına binmeye kalkışmıştım ki annem kolunu benim koluma koyarak bana dikkatlice baktı.
"Bırak anne ben de geleceğim!"diye çektim kolumu ve binmekte çok kararlıydım.Ambulansın yüksek olmasına bin kez içimden küfür ederek ayağımı merdivene koyuyormuş gibi çıkacaktım ki annemin sesi beni durdurmuştu."Veronica kızım yapma lütfen.."sesi fısıldayarak çıkmıştı.Dikkatlice annemin yüzüne bakınca dudakları titriyordu."Babanla vedalaşmak istiyorum...Yanlız."derken gözümden bir göz yaşımın aktığını hissettim.Birşey diyemiyordum boğazım yeniden düğümlenmişti.
"Lütfen burada kal."diyerek ıslak gözleriyle Brad'e bir mesaj vererek baktı.
Brad'in sıcak ve geniş kolları karnımdan sarılınca ayağımı ambulanstan çekmiştim.Brad beni arabadan yavaşça uzaklaştırırken beyaz önlüklü adam kapıları kapatmıştı.Ağlamak istiyordum ama göz yaşlarım kalmamıştı.Sadece hıçkırıyordum.
Ambulans uzaklaşırken arkalarından bakıyordum. Hala Brad'in kollarındaydım ve o bundan rahatsızlık duymuyordu. Brad saçlarımı okşadı ve "İstersen izin al birkaç gün. Evde kal" dedi şevaktli sesiyle. Ağlayarak kafamı iki yana salladım "Hayır. Burada her şey onu hatırlatıyor. İstemiyorum" dedim hıçkıraral. Brad "Tamam. "dedi ve evime yöneldi. Peşinden gelirken sabah nasıl evden çıktığımı hatırladım.
" Ben çıkıyorum babiş" dedim elimi sallayarak. Babam bana baktı ve "Tamam kızım bol şanslar" diyerek televizyon seyretmeye başladı.
Neden ona sarılmadım?
"Neden? Neden? Nedeen? "diyerek yine ağlamaya başlamıştım bile. Brad arkasını döndü ve beni elimden tuttu" Seni yalnız bırakmayacağım. Fena oluyorsun" dedi. Gözlerimden akan yaşları hiç tutmuyordum. Akmalarına izin veriyordum. Babam için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Kutupları (Düzenleniyor)
Teen Fiction#Wattys2015 (+18 içerik bulunur.Midesi bulanabilecekler okumasın.) Babası rahatsız olan kızın liseyi bitirince anne parası yememek için kendisine bir iş aramaktadır.Ama bu seçimin onun bütün hayatını değiştireceğinden kendisi habersizdir.Zengin aile...