Bölüm 4 "Biz Güçlüyüz Unuttun Mu?"

5.7K 89 2
                                    

Gözlerimi yavaşça açarak güneş ışıklarına rağmen hafifçe sarı tonlarına bürünen tavana baktım.Hala Brad’in yatağındaydım.Yarı oturur pozisyona geçerek kafamı sağa,pencereye doğru çevirdim.Güneş yeni yeni doğmaya başlamıştı.Hafifçe esneyerek gözlerimi kırptım.

Yorucu ve yetim güne merhaba…

İçimin yavaşça ayıldığını hissedince ayaklarımı yere indirdim.Üstümü örten yorganı yine etrafımda sarıp ayağa kalktım ki,kapım tıklanmıştı.”Gelebilirsin…” dedim sessizce kapıya doğru ilerleyerek.Brad kapının arasından kafasını uzattı ve hafifçe gülümsedi ”Uyanmışsın…Ben de uyandırmak için geldim.”dedi ve benim gülümsememi gördükten sonra devam etti “Erkenden kimse uyanmadan villaya dönsen iyi olur.”dedi.

Kafamı kaşıyarak onayladım “Bencede…”dedim yarı fısıldar şekilde.

Brad kapıyı genişçe açtığında aşağıdan gelen kısık müzik sesini duydum.Brad arkasını dönerek merdivenlere doğru yürüdü ve “Kahvaltı hazırlıyorum in istersen.”diyerek aşağı inmeye başlamıştı.Odadan çıkarak Brad’in peşinden gelmeye başladım.Koridora çıkınca tost kokusu ciğerlerimi doldurmuştu.Merdivenlerden inerek sesli bir şekilde isyan ettim “Kahvaltı hazırlamak benim görevim ama!”diye bağırdım.

Mutfağa girdiğimde tezgahta duran küçük televizyonda bir ingilizce şarkı çalarken Brad ocağın karşısında duruyordu bir şeyler hazırlayarak,hiç isyanımı tınlamıyordu.Veya sadece duymamıştı.

Mutfağın içini güneş ışınları dolduruyordu,pencerenin açık olması taze ılık rüzgarın içeri girmesini sağlıyordu.Bana sarılı olan yorganı iyi bir şekilde tutarak masaya oturdum.Önümde duran sıcak kahve bana gülümsüyordu resmen.Şekerliğin içinden iki küp şeker çıkartarak onları kahvemin içine attım ve kaşığımla karıştırmaya başladım.

Nefis tost kokusuyla yeni kızartılan patatesler önüme hamarat Brad tarafından konulunca gülümsedim,çok utanmışa benziyordu ve dudakların uçları kıvrılmıştı.Espiri yapmak amaçlı“Annenin birtanesi!”diyerek son kelimeyi uzatarak güldüm.Daha yeni güneş gibi ışıldayan Brad’in yüzü solmuştu.Hala gülümseyen yüzümü düzeltince Brad zor ve kısacık bir gülüş atarak tezgahta duran televizyon kumandasına kalkmadan uzandı.Televizyonun sesini açtıktan sonra susmamın daha iyi olacağını anlayarak salak bir şey dememek için ağzıma tostu sokuşturdum.

Ne demiştim ki?

Dalga geçtiğimi mi sandı yoksa?

O salak ağzımı açmak zorunda mıydım?Ha?Zorunda mıydım!!

Birden içimdeki tostları çiğnerken yanağımı feci birşekilde ısırdığımı anladım.”Ah!”diyerek sesli bir biçimde bağırdım.Yemek yiyen Brad büyük bir şaşkınlıkla bana bakarken,içine binlerce iğne sokulmuş gibi acıyan yanağımın içi gözlerimin yaşarmasına sebep olmuştu.İçimdeki çiğnenmiş yemekleri çabucak yuttum ve elimle yanağımın dışını okşadım.

“Ay ay ay…”ince sesimle mızmızlanıyordum.”Brad kahvesini içtikten sonra ”İyi misin?”diye sordu.Yanağımı tutarak kafamı iki yana salladım.Yanağımın ağrısı bütün iştahımı bozmuştu artık bir şey yemek istemiyordum.

Duvarda asılan saate bakarak sandalyenin kulakları tırmalayan sesli gıcırtısıyla ayağa kalktım ”Şey…Benim gitmem gerek,umarım kimse uyanmamıştır.Afiyet olsun!”diyerek yorganımla kendimi daha iyi sararak masadan uzaklaşmaya başladım.Brad ağzın dolu olmasından kalınlaşan sesiyle peşimden bağırdı ”Veronica!Bitir öyle git!”dedi Brad ben giriş kapısına ulaşmışken.”Yok teşekkür ederim ben doydum.”diyerek kapıdan çıktım.

Misafir evinden koşabildiğim kadar çabuk koşmaya başladım.Kimsenin beni bu halde görmesini istemiyordum.Çünkü sabaha karşı,gecelikle,dağınık bir şekilde çıkıyordum.Aklınıza başka senaryolar geliyordur dimi?

Aşkın Kutupları (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin