Jungkook-Lost Stars Cover5|Senin için karanlıktan yine çıkarım.
Şaşkınlık. Şaşkın olma durumu insan oğlunun günde defalarca yaşadığı bir durumdu. Benim ise şuan yaşadığım şaşkınlık bir asır boyunca yaşasam da yine de o şaşkınlık seviyesine ulaşamayacağım seviyedeydi. Yoongi'nin bana anlattıkları hâlâ kulağımda çınlıyordu. İki gündür kendi odama kapanmış, dediklerini düşünüyordum. Yoongi asırlardır yaşayan bir canlıydı. Asırlar boyunca tamı tamına beş kişiye aşık olduğunu söyledi. Alınmıyordum. Gayet normaldi. Sevgilisi ve sevdiği elbette olabilirdi. Reenkarnasyon hakkında konuşmaya başlayınca bazı taşlar yerine oturmuştu. Ömrü hayatında sadece bir simaya aşık olduğunu söylemişti. Bana. Ben ve reenkarnasyonlarıma. Milyon yaşındaydı Yoongi. Bana, beni hep tanıdığını söylemişti. Hep bendim. Onun için her zaman vardım. Yine olacaktım. Benden sonrası da olacaktı. Bunu kabullenmek istemiyordum.
Kapım tıklanınca olduğum yerde sıçrayıp ağzımdaki parmağımı çıkartıp tırnağımı yemeyi kestim. Şiş ve kırmızı gözlerim kapı ile buluştuğunda gergin bir şekilde yutkundum. Yoongi bana eziyet ediyordu. Kesinlikle bana acı vermeyi seviyordu. Ve ben kendime yediremiyordum. Diğerleri gibiydim. Hepimiz aynıydık. Bu yüzden sevmişti beni de. O sadece beni değil, diğer hallerimi seviyordu. Dünyaya ilk gelişimdeki halimi. Onunla ne yaptıysa özlem gidermek için diğerlerini de kendine aşık edip bencilce kullanıyordu.
"Jungkook-ah, hadi çık oradan artık güzelim. Bir şeyler yemelisin."
Dolu gözlerimden yeniden yaşlar süzülmeye başlamıştı. İstemiyordum. Ne onu, ne de aşkını. Biliyordum bana aşık değildi. Sadece ilk reenkarneme karşı hisleri vardı. O ölünce de sonrakileri bekledi. Şimdi de sıra bendeydi ya. Kapı yeniden tıklanınca düşüncelerimden sıyrılıp dolaptan hırka, telefon ve cüzdanı alarak pencereyi açtım. İkinci katta duruyordum. Atlarsam pek bir şey olmazdı sanırım. Bir bacağımı camdan aşağıya sarkıtıp diğerini de attıktan sonra kendimi nemli çimlerde buldum. Acı bir inleme sunarak ayak bileğimi tuttum. Yerde biraz yuvarlanıp yavaş bir şekilde ayağa kalktım.
Sekerek kaldırıma kadar gelmiş boş yolda gece yarısı ilerlemeye başlamıştım. İki gündür bir şey yememiştim. Hatta suyu bile az içmiştim ki berbat haldeydim. Gücüm tükenmek üzereydi. Yürümüştüm. Gün ağırana kadar ilerlemiştim. Çıplak ayaklarım fazlasıyla acıyordu. Kanamış ve yara olmuşlardı. Kendimi bir hastane önünde bulunca hayatım boyunca kullanabileceğim şans sayısını tam şuan tükettiğimi hissettim. Bedenim yerdeki çimenlere düşerken kapanmak üzere olan gözlerim bana doğru yaklaşan bedenle kapanmış, bilincim tamamen kaybolmuştu.
**
Göz kapaklarımı aralamak istiyordum. Ancak bu şuan bana o kadar uzak geliyordu ki. Gözlerim kapalı bir şekilde bir süre daha uzanma kararı aldım. Burnuma dolan sterilize kokusu ve makine sesleri ile kendimi zorlayıp gözlerimi araladım. Birkaç kez kırpıştırıp çatılı kaşlarımla çevreye bakındım. Hastane koltuğunda uzanıyordum. Gözlerim odada dolanırken yanımdaki koltukta oturarak beni izleyen bedende duraksadım. Esmer beden dizilerde izlediğim kadar yakışıklı oyunculara benziyordu. Ayaklanıp yanıma gelmiş ve ellerini beyaz önlüğünden çıkartarak anlıma yerleştirip bir süre beklemişti. Ellerini çektiğinde göğsündeki kartta yazan ismini okumuş ardından gözlerimi tavana dikmiştim. Adı YugYeom'du.
"Merhaba. Ben Kim YugYeom. Sizi bahçede baygın haldeyken buldum. Adınız nedir?"
"Jeon Jungkook."
![](https://img.wattpad.com/cover/152878753-288-k954386.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aqualand•myg.jjk✔
FanfictionÖlümsüz bir lanetli adam aşık olduğu faniyi bu sefer su altında bulur. Evrenin kendisine sevdiği adamı dördüncü bahşedişidir.. «TAMAMLANDI» →Yoonkook. →Bottom Jongguk. →Mpreg. →Angst(?).