BTS-Sea
2|Siyah, kırmızıya karşı.
Korku. Korku insanı hayatta tutardı. Korkarsan bir şeyler başarabilirdin. Korkarsan hayatta kalma olasılığın yükselirdi. Çünkü korktuğun şey büyük ihtimalle seni kendinden uzakta tutup koruyacaktı. Korkuyordum. Aşırı korkuyordum, korkudan kımıldayamıyordum. Adının Yoongi olduğunu öğrendiğim ahtapot ile ikinci günümdü. Lanet olasıca sekiz kol, kolumdaki sayacı ve takip cihazını fark etmiş ve onu dokungaçları ile vokumlamıştı. Denizkızı şövalyelerinin beni bulma umutları sıfırdı. Benim korkaklığımı biliyorlardı. Buraya gelmemi akıl edemezlerdi ki canım arkadaşım Kim Taehyung da o kadar saf salaktı ki kesinlikle ben gelene kadar dediğim yerden ayrılmazdı. Aklımda imkan olan tek şans birkaç denizkızı şövalyesinin Taehyung'u görüp durumu anlamalarıydı. Ancak zaman geçtikçe bu imkan da sıfırlanıyordu. Şansım yoktu. Şansım olsa karada doğar ve güzel bir şekilde yaşardım. Ama yok. İlla bir yerde bir hata olacak. Benim hayatım ise komple hataydı zaten. Hani biraz acıyıp da akvaryuma koysalar bile olurdu. Yeter ki karada olayım. Şu tehlikeli sularda yaşamayayım.
"Jungkook.."
Yoongi bugün kaçıncı kez olduğunu bilmediğim bir şekilde yine bana seslendi.
"Hm?"
Eh, az da olsa alışmıştım. En azından beni yemiyordu. Bir nevi. Sorduğum saçma sorulara cevap vermiyor ve genelde susmam için tehdit ediyordu. Şimdi ise kendisi soracaktı. Emindim. Birkaç soru sormuş ve beni tanımak istemişti. Mağaranın içindeki geniş bölmede oturuyorduk ve karanlığı izliyorduk. Yoongi beni kollarından birine oturtmuş ve bir oyuncakmışım gibi sarmıştı beni.
"Neden insanlara merak duyuyorsun?"
Dudağımı büzerek arkama, Yoongi'nin göğsüne yaslandım. Durumdan pek memnun değildim. Ancak kuyruğum tamamen uyuşmuştu. Uzatmam ve hareket ettirmem gerekiyordu.
"Çünkü onlar korkularına rağmen hayatta kalıyorlar. Çünkü içlerindeki sevgi koşulsuz ve şartsız. Karşılık beklemeden seviyor ve hep yardım ediyorlardı. Ben de bu şekilde bir aşk yaşamak isterdim.."
Saçlarımda hissettiğim hareketlilikle Yoongi'nin kolu olduğunu anlamış ve yavaşça oynattığım kuyruğumu durdurup ondan uzaklaşmıştım.
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
Sinirle mırıldanıp ayağa kalkarak-suda kuyruğumu sallayıp doğrularak- kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Benim olana sevgi gösteriyorum."
Beni kendine çekerek eski yerimi almamı sağlayıp sırtımı yeniden göğsüne yasladı. Saçlarıma kolunu yerleştirince geri çekilip saçımı tuttum.
"Dokungaçların saçımı çekiyor."
Somurtarak ona bakarken o umursamamış ve yine beni kendine çekerek saçlarımı okşamaya devam etmişti. Kendimi otuz bir yerimden bıçaklayıp Mariana çukurunun derinliklerine atmak istiyordum. Ancak bunu yapacak cesaretim yoktu. Diyorum ya, korkaktım. Koca bir korkak. Bedenim Yoongi'nin hızıyla savrulurken kendimi koca bir kafeste bulmuştum. Yoongi kafesin kapısını kapatarak kısık gözleriyle yüzünü yüzüme hizzalamıştı.
"Usluca burada dur Jungkook. Geleceğim."
Mağaradan çıktıktan sonra ellerimi demirlere koyarak sarsmış ve çıkmaya çalışmıştım. Ancak çabam her zamanki gibi sonuçsuz olmuştu. Ağlamaklı sesler çıkartırken Yoongi geri gelmiş, kafesin kapısını açarak beni sıkıca sararak geldiği gibi yine geri gitmişti. Mağaradan çıktığımızda çevreye bakarak Yoongi'yi sıkıca tutmuştum. Taehyung yoktu. Sikik herif beni bırakmıştı işte. Hayal kırıklığı bedenimi ele geçirmişti. Onu kesinlikle affetmeyecektim. Tabi, onu bir daha görebilirsem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aqualand•myg.jjk✔
FanfictionÖlümsüz bir lanetli adam aşık olduğu faniyi bu sefer su altında bulur. Evrenin kendisine sevdiği adamı dördüncü bahşedişidir.. «TAMAMLANDI» →Yoonkook. →Bottom Jongguk. →Mpreg. →Angst(?).