Bölüm şarkısı ; Linkin Park - Numb
Bazen, doğru bildiklerimizin yanlış; yanlış bildiklerimiz doğru çıkabilir.
Koltuklara kendimizi atmış keyif yaparken, birden Mine'nin telefonu çaldı. Mert arıyordur diye başta hiçbirimiz takmadık fakat Mine aile bireylerden birinin aradığını belirten saçmamtrak hareketleri sergileyince arayanın Mine'nin annesi ya da babası olduğunu anladık. Soğuk soğuk ''Tamam'' ''Sevindim'' ''Tamam'' kelimelerinden başka bir şey söylemediği için kötü bir durum olduğunu anlamıştık. Mine telefonu kapatınca ''Ne oldu?'' dedim merakla. Dilara ve Melis de sorumu tekrarlarcasına baktılar. Mine; ''Annemler yarın geliyorlarmış'' dedi yarım ağızla. Bir süre sessiz kaldık. Daha sonra Melis; ''Daha iki gün kalmaları gerekmiyor muydu?'' dedi ve sessizliği bozdu. Mine gözlerini devirdi, ''Öyle gerekiyordu fakat işlerini çabucak halletmişler.'' dedi. Mine'nin bu tavırlarına dayanamayarak ''Abartma kızım, dünyanın sonu değil ya!'' dedim. Ortamı yumuşatmaya çalışmıştım. ''Öyle. Ama yine de sizinle 2 gün daha aynı evde kalmak isterdim.'' dedi Mine. ''Bizde öyle.'' dedi Dilara. ''Aman kızlar, bir hafta öncesine kadar böyle bir şeyin olmadığını hatırlayın. Hadi kalkıp evi biraz düzeltelim de annenler kötü şeylerle karşılaşmasınlar.'' dedim ve Mine'ye baktım. Daha sonra kalktık ve evi insanların yaşadığı bir yere dönüştürmeye giriştik. Biz temizliği yarılamışken, bir anda kapı çaldı. Defne'nin geldiğini düşünerek, Bugs Bunny'li terliklerimi yere sürte sürte gidip kapıyı açtım. Ama gelen Defne değildi. Gelen; evde temizlik yaparken bu pijamalı, dağınık topuzlu, paspal halimi görmesini isteyeceğim son kişiydi. Kaan. Onu görünce gerçekten çok şaşırdım. Neden gelmiş olabilirdi ki? Elinde bir poşet vardı. Herhalde özür dileyecek,hediye almış diye düşündüm. Ardından hayatımın geri kalanını yorganın altında geçirmeyi planlamamı sağlayan o sözleri söyledi; ''Mira, bana verdiğin bir kaç eşyan vardı. Taşınmak için hazırlık yaparken onları buldum, getireyim dedim.'' Ardından elindeki büyük poşeti bana uzattı. ''Ş-ş-şey, tamam. Teşekkür ederim. Taşınıyor musunuz?'' dedim zorlukla. Sondaki o ''Taşınıyor musunuz?'' sorusunu istemsizce, içgüdüsel olarak sorduğum kesindi. ''Evet, İzmir'e.'' dedi. ''Tamam, tekrardan teşekkür ederim. Kendine i-yi b-bak. Görüşürüz.'' dedim, Kaan ''Görüşürüz, sen de kendine iyi bak.'' dedi ve çekip gitti. Arkasından öylece baktım. Taşınıyorlardı. İzmir'e. Artık onun yüzünü göremeyecektim. Uzaktan da olsa, yüz hatlarını seyredemeyecektim. Bir de sanki hiçbir şey olmamış gibi buraya gelmiş, ona verdiğim eşyalarımı getirmişti. Onları bulmasaydı hiç gelmeyecekti. Eşyalarımı getirmesinin iki anlamı vardı: Son bir kez yüzümü görebilmek için bir bahane olarak getirmişti. Ya da tam tersi; beni hatırlatan hiçbir şeyin onda kalmasını istemediği için getirmişti. İkinci seçenek bana daha olanaklı geldi. Arkamda durmuş, beni izleyen Dilara, Melis ve Mine'ye döndüm. Ayaklarımı sürte sürte yanlarına geri döndüm ve onlara sarıldım. Kötü anlarınızda sarılabilecek bir dosta sahipseniz, hayatta diğerlerine göre 1-0 öndesiniz demektir. Hatta 1 değil, 4 dosta sahipseniz diğerlerine göre 4-0 öndesinizdir. Ağlamama izin vermeden hemen benden ayrıldılar, ''Hadi gelin bakalım neler varmış poşette.'' dedim ve koltuğa gidip oturdum. Kızlar da yanıma oturdular. Bir bir poşettekileri çıkarırken, o eşyaları Kaan'a nerede ve ne diyerek verdiğim gözümün önünden geçti.
Kırmızı pelüş ayıcık. Bunu Kaan'a doğum gününde aldığım hediyenin yanında ''ek hediye'' olarak vermiştim. Bu kırmızı pelüş ayıcık, benim bebekliğimden beri sahip olduğum bir ayıcıktı. Ve benim için öylesine değerliydi ki; kimseyle paylaşamazdım. Kaan hariç. Bu ayıcığı Kaan'a vermiştim. Ne anlamlı ama!
Chikago Bulls şapkası. Kendisi büyük bir Chikago Bulls hayranı olduğundan ve basketbol oynamayı çok sevdiğinden, *Bizim okulun basketbol takımının koçudur* ona bu şapkamı vermiştim. Aslında benim basketbola Kaan kadar ilgim yoktur ama teyzem Almanya'dan göndermişti bu şapkayı. Şapkayı elime aldığım an aklıma Kaan gelmişti ben de ona vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bütün Kızlar Toplandık!
Teen Fiction5 sıkı dost olan Mira, Mine, Melis, Defne ve Dilara'nın inişli çıkışlı hayat hikayelerini okumaya hazır mısınız? Onlar fazlasıyla özgür ve bir o kadar da kısıtlı hayatlara sahipler. / © Tüm hakları saklıdır. Kapak tasarımları Zeliha Koçsoy ( @RealGi...