Dün gece neredeyse sabaha kadar oturmuştuk. Güneş doğmaya başladığında çocuklar sessizce çıkıp gitmişlerdi ve biz de ardından hemen kendimizi yataklarımıza atmıştık. Ne geceydi ama!
✿
Sabah ilk uyanıp diğerlerini çeşitli işkence metodlarıyla uyandırma şerefine sahip olacak kişi ben oldum! Uyurken sadece belime sardığım pikeyi bir kenara fırlattım ve neşeyle yataktan kalktım. Ah, bir dakika, ben neşeyle mi kalkmıştım yataktan? Bu bir mucize olmalı! Koşarak Defne ve Dilara’nın yattığı odaya girdim, tabii ki az sonra uyanacaklarından bir haber mışıl mışıl uyuyorlardı. Önce Defne’yi sarsmaya başladım. “Uyan uyan uyan uyan uyan uyan uyan uyan uyan!” Uyanana kadar melodik şekilde papağan gibi ‘uyan’ demeye devam ettim. Küfür ederek yerinden kalkan Defne, burnundan ateş çıkaracaktı neredeyse. Çok sinirlenmişti. Bense onun bu haline kahkaha atarak sıradaki kurbanım Dilara’nın yanına gittim ve aynı taktiği onun üzerinde de uygulayarak uyanmasını sağladım. İkiz kardeşi gibi küfür ederek uyandı ve banyo sırasına doğru yol aldı. Bir kahkaha daha attıktan sonra, Melis ve Mine’nin odasına gittim. *Melis’le Mine aynı odada, Defne’yle de Dilara aynı odada yatıyorlardı. Ben mi? Bense bir odada tek başıma yatıyordum! O yeahhh! Gerçi diğerlerine nazaran benim odam daha küçüktü ama neyse bay.* Önce Mine’yi sarstım ve papağanı andıran melodik bir tonda ‘uyan!’ diye anırmaya başladım. Sonunda uyandı, “Allah beyin dağıtırken sen neredeydin açıklar mısın?” dedi ve banyoya doğru yol aldı. Arkasından güldüm ve Mine’nin başına geldim. Neyse ki Melis’in bağıran sesiyle o çoktan uyanmıştı ki sarsılma travmasına maruz kalmadı.
✿
Kızlarla kahvaltı hazırlayıp yedik ve masayı toparladıktan sonra her zaman ki gibi koltuklara yayıldık.
“Bugün ne yapıyorsunuz?” dedi Mine.
“Ne demek ‘ne yapıyorsunuz’ ?” dedi Dilara.
“Ne yapıyoruz demedim, ne yapıyorsunuz dedim. Çünkü farkındaysanız hayatımıza erkekler girdiğinden beri birlikte bir şeyler yapamaz olduk. Hani sadece beşimiz.” dedi Mine.
“Ya evet kızlar bende bunun farkındayım ama mâlum bir sürü olay oldu, biliyorsunuz.” dedim mahcubiyetimi belli eden bir ses tonuyla.
“Madem öyle, o zaman bugün ne yapıyoruz?” dedi Melis gülümseyerek.
“Ben daha Murat’la falan konuşmadım, ne derseniz bana uyar.” dedi Defne.
“Kızlar ben ne zamandır eve gitmiyorum, annemle de konuşamadık. Bugün eve gitmem lazım.” dedim oturduğum yerden kalkarak. Ellerimi belime koyup cevap verecek olan kızları dinlemeye başladım.
“Tamam o zaman” dedi Mine, ardından “Biz alışverişe gidelim kızlarla, mutfakta bir sürü şey eksik onları alalım. Sen de annenlere git, sonra buluşuruz bir yerde.” dedi.
“Olur, tamam, anlaştık” gibi olumlu laflar duyuldu ve sonra hazırlanmak üzere odama gittim.
Ne giyecektim?
Yav geri zekalı, ne giyeceğim diye düşünmekten önce Kaan’a mesaj atıp bugün annenlerde olacağını haber ver! Saf kız seni. diyen iç sesimin götüne zihnimde bir şaplak attım ve dolabımdan kot şortumla mavi tişörtümü çıkardım. Altına mavi converse giyersem mükemmel ve klasik Mira kombinini tamamlamış olacaktım!
Üzerimi giyinip kızlara “Ben çıkıyorum, görüşürüz!” diye seslendim ve ayakkabılarımı giyip evden çıktım.
Yolda giderken düşündüm de, bu sefer hangi manzarayla karşılacaktım? Hemen tahmin ettim. Yine babamla annem kavga ediyor olacaklardı. Babam “satacağız o evi!” gibi şeyler söyleyip kükrerken, annem ağlayarak itiraz ediyor olacaktı. Benim gelmemle annem susacak ve kavgaya son vermek isteyecek, ama babam bağırmaya devam ederken bir yandan da “Kızın artık çocuk değil, bir şeylerin farkında!” diyecekti. Ah, aynı tas aynı hamam.
Düşüne düşüne ilerlerken evin önüne gelivermiştim bile. Kapıyı çaldım.
Annem kapıyı açtığında baya bir şaşırmıştım. Bu sefer o manzarayla neden karşılaşmamıştım? “Hoşgeldin kızım, gel içeri biz de tam seni arayacaktık babanla.”
İçeri girdiğimde salonda oturmuş, her zamanki asık suratının biraz daha yumuşak halini takınmış babamı gördüm. “Hoşgeldin Mira’cığım. ”
“Hoşbuldum.” deyip koltuğa otururken bana gülümseyen anne ve babama fil yutan fare görmüş gibi bakıyordum. “Sizin kavga ediyor olmanız gerekmiyor muydu?” dedim şaşkınlığımı fazlasıyla belli eden bir ses tonuyla. “Baban evi satmamaya karar verdi.” dedi annem gülücükler saçarak. Babam da onaylarcasına başını salladı. “Evet, son zamanlarda sana kötü etki sağladığımızın farkına vardım. Artık kavga etmeyeceğiz ve evi satmayacağız.” dedi babam. Söylediği her kelimenin altında bir anlam aradım resmen. Ne yapayım, alışık değilim ondan böyle uysal tavırlar görmeye. “Hmmm...” dedim uzunca. Ardından uzatmamak için gülümsedim. Annem uzun ve kasvetli bir sessizliğe yol açılmasını engelledi. “Karnın aç mı kızım? Kahvaltı hazırlayayım sana.” dedi. Gülümsedim, “Yok annecim kahvaltı ettik biz.” diye karşılık verdim. Annemin bu hallerini çok özlediğimi fark ettim. Annem benim cevabıma rağmen mutfağa gidip iki dakika sonra en sevdiğim keki olan tarçınlı havuçlu kekinden iki dilim getirmişti. Ve tabii yanında bir bardak süt. En sevdiğimden. Her ne kadar karnım tıka basa dolu olsa da, annemi kırmamak için keki ve sütü hemencecik bitirdim. “Ellerine sağlık annecim.” dedim tabağı ve bardağı alıp mutfağa götürdüğüm. Salona geri geldim ve oturdum, o sırada babam; “Mira, geçen gün senin eski erkek arkadaşını gördüm. Kaan mıydı, o işte.” dedi. Dediği şeye çok şaşırmıştım, babam benim erkek arkadaşlarımı mutlaka tanırdı fakat onlar hakkında pek konuşmazdık. Bana güveni tamdı çünkü, ya da önceden pek ilgilenmiyordu, ama neyse. “Ee-ee ne olmuş baba?” dedim karışık bir ifadeyle. “Yanında da seni gördüm Miracım.” dedi babam gülümseyerek. Neden gülümsediğine anlam verememiştim, “what?” dercesine suratına baktım. “Kızım Kaan iyi çocuk ve onu severim, bilirsin. Eğer tekrar birlikteyseniz neden bizim haberimiz olmuyor?” dedi. Sanki çok ilgiliydi benimle, benim özel hayatımla. “Söylemeye fırsat olmadı,” dedim aslında gerçekten söylemek istediklerimi içime atarak. “Neyse, artık bildiğimize göre sorun yok.” dedi babam. Tekrar gülümsemişti. Anlamamıştım ama, üzerine gidip bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyordum. “Ben gideyim artık, kızlar beni bekliyorlar.” dedim ve yerimden kalktım. Annemle babamı öperek evden çıktım. Yolda ilerliyordum, tam evin sokağına varacakken bir araba önümde durdu ve az kalsın bana çarpacaktı! Siyah arabanın camları açıldığında içeriden daha önce görmediğim, eşi benzeri olduğunu da düşünmediğim bir yüz çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bütün Kızlar Toplandık!
Teen Fiction5 sıkı dost olan Mira, Mine, Melis, Defne ve Dilara'nın inişli çıkışlı hayat hikayelerini okumaya hazır mısınız? Onlar fazlasıyla özgür ve bir o kadar da kısıtlı hayatlara sahipler. / © Tüm hakları saklıdır. Kapak tasarımları Zeliha Koçsoy ( @RealGi...