11. bölüm : "Mükemmel Zamanlama Evren."

746 33 5
                                    

Bölüm şarkısı ; Stars - Personal

Bazen evren bize bir şans verir, eğer o şansı iyi değerlendiremezsek; bir daha gelmemek üzere kayıp gider ellerimizden.

Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra salona geçtik ve koltuklara oturduk. Kızlarla birbirimize bakıp gülümsedik.

“Kızlar, gerçekten inanamıyorum. Bu bir şaka mı? Yani bildiğimiz 5'imiz birlikte mi yaşayacağız ya?!” dedi Defne. Gözlerinin içi gülüyordu, onun bu haline gülümsedim.

“Hayır tatlım, şaka falan değil. Tam anlamıyla gerçek!” dedi Dilara bacak bacak üstüne atıp bilmiş bilmiş sırıtarak.

“Ah, ailesiz bir hayat? Ne bileyim, hem korkutucu hem özgürlük hissi veriyor!” dedi Mine. 

“Fazla rahata alışmasın kıçınız canımlar, bizimkiler hemen dibimizde. Unutmayalım!” dedim göz kırparak. 

“Aman zaten çılgınlık yapacak değiliz ya! Sakin sakın evimizde geçinip gideceğiz işte...” dedi Melis, sinsice bir gülüş atarak. Diğer kızlarla birlikte ona “Yaa, sakin sakin demek?” bakışı attık ve ardından cadıları andıran bir kahkaha attık.

***

Çetin'in 1 saat önce attığı mesajı yeni görüyordum. “Off” dedim gözlerimi devirerek, neden telefona 1 saat önce bakmamıştım ki? Mesajı açtım, “Aşkım, bizim çocuklar ve sizinkilerle bir şeyler mi yapsak diyoruz?”

Mesajı okur okumaz odadan çıktım ve salonda oturmuş film izleyen kızların yanına koltuğun üstünden atlayarak oturdum, hop diye yastıkların üzerine atladığımda Mine suratını buruşturarak  “Öküz” dedi. Güldüm, “Sensin o aptal” dedim Mine'nin yanağından makas alarak. “Kızlaaar, Çetin 1 saat önce mesaj atmış, çocuklarla bir plan yapalım diyor!” dedim ardından. Mine gülümsedi, “Mert de az önce mesaj attı, hala plan yapma şansımız var,” dedi.  “Çetin...Mert...Bu durumda Murat da orada olacak!” diyen Defne'nin gözleri parlamıştı. Gülüştük, “Arayıp sorayım mı? Yapalım mı bir şeyler?” dedim, kızlardan “Oluuur” gibi tepkiler aldıktan sonra şarjda olan telefonumun yanına, odaya koştum.

***

Hepimiz hazırlanmış, hafiften süslenmiştik. Evden çıkıp yolun biraz ilerisinde çocukları beklemeye başladık. Çetin‛le ben, Murat‛la Defne, Mert‛le Mine, Bora‛yla Dilara, Melis... İçimde nedense bir rahatsızlık olmuştu, hepimiz çift olarak takılırken Melis‛in tek kalması beni üzmüştü. Aslında kampa gittiğimiz gün Melis, Mert‛in arkadaşı Can‛la takılmıştı. Can kızla baya ilgileniyordu fakat Melis‛in söylediği kadarıyla bu ilgilenmeler, takılmalar orada bitmişti. Çocuk Melis'in numarasını falan almamış. Geri zekalı işte, ne olacak. Melis gibi güzel ve tatlı bir kızı kaçıran kendisiydi! Düşüncelere dalıp gitmişken birden karşıdan 5 tane çocuğun geldiğini gördüm, karanlıktan ışığa kavuşup bize yaklaştıklarında yanlarında Can‛ın da olduğunu gördüm! Lanet olsun, bu çocuk neden gelmişti ki? Melis‛in morali bozulacaktı. Çetin diğerlerine “Selam!” derken elini omzuma atmış ve beni kendine doğru çekip, yanağıma masum bir öpücük kondurmuştu. Yanaklarımın kızarmasına aldırmadan parmaklarımın ucunda yükselerek yanağından öptüm ve gülümsedim. Murat da Defne‛nin elini tutmuştu, Mert hepimizin aksine Mine‛nin dudağıdan öpmüştü. 15-20 saniye öpüştüler, sonunda benim “Dünyadan çifte kumrulara!” diye bağırmamla kenetlenmiş dudaklarını ayırdılar. Mine biraz utanmıştı, burnunu kaşıyıp başını öne eğdi, Mert gülümsedi. “Ne yapayım çok özledim bitanemi!” dedi ve Mine‛nin yanağını sıktı. Sanırım biraz fazla sıkmış olsa gerekti ki, Mine‛nin yanağı kızardı ve sevgilisinin eline yavaşca vurarak “Yapma şunu şapşal!” dedi. Bu sırada Bora ve Dilara çifti de el ele tutuşmuş, onları izliyorlardı. Bu manzaraya hepimiz güldük. Yolun kenarında durmuş küçük çocuklar gibi saçmalarken Can bütün romantikliği, tatlılığı bozarak “Gitmiyor muyuz hanımlar beyleer?” dedi. Çocuğa gittikçe sinir olmaya başlamıştım. Melis, gözlerini olabildiğince bu oğlandan kaçırıyor, sürekli onun olmadığı taraflara bakıyordu. Nasıl zor bir durumda olduğunu anladım ve arkadaşımın bu sıkıntılı hallerini görmeye daha fazla dayanamadım, Çetin‛in kollarından nazikçe sıyrılıp Melis‛in yanına geldim ve Can piçinin duyabileceği bi ses tonuyla; “Melis yaaa, keşke Selim‛i de çağırsaydık! Sen şimdi sıkıldın bu çifte kumruların yanında.” dedim. Melis‛in “o kim be?” bakışlarına, Can çakmasın diye hafifçe ayağına basarak karşılık verdim. Anlamıştı akıllı. O sırada Can‛ın gözleri 180 derece bize dönmüştü, endişelenmiş ve kıskandığını belli etmişti. Daha sonra boğazını temizledi, umursamaz hallere girerek “O kim?” dedi. Ne kadar umursamıyormuş gibi davransa da bahse girerim, grubun bütün üyeleri şu an Can‛ın Melis‛i, hayali karakterimiz Selim‛den fazlasıyla kıskandığını farketmişlerdi. Melis en az Can kadar umursamaz bir tavırla, “Çıktığım çocuuk” dedi. Can‛ın yüzü resmen belirgin bir şekilde morarmıştı. Bir an kendimi tutamadım ve Can'a doğru bakıp alaylı bir şekilde “Mor yakıştı!” dedim, “Anlamadım?” dedi sinirle. “Yok bir şey yok!”  dedi ve alayla güldüm. Çocuk resmen burnundan soludu. O sırada bu gergin fakat bana göre oldukça eğlenceli olan ortamı Mert bozdu, “Gençler hadi ama, gidelim!” dedi ve böylece harekete geçtik.

Bütün Kızlar Toplandık!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin