Bölüm 10

112K 4.1K 392
                                    

           

Feyza odasından çıkmıyor ya kitap okuyor ya da ders çalışıyordu ama artık ev üzerine gelmeye başlamıştı aşağıya inip bahçeye çıktı koltuklara oturup dizlerini kendine doğru çekti ve içinde biriken her şeyi düşünmeye başladı "ömrüm boyunca böyle mi olacak" diye düşünmeden edemiyordu. Evin dört bir tarafındaki korumaların gözü devamlı Feyza'nın üzerindeydi bu durumdan sıkılan Feyza bahçenin aşağılarına doğru yürümeye başladı peşinden de birkaç koruma yürümeye başladı, Feyza daha fazla kendini tutamamış ve arkasına dönüp korumalara bağırıştı

"Evden kaçacakmışım gibi devamlı peşimde dolanmayı bırakın biraz yalnız kalmak istiyorum" adamlar peki deseler de uzaktan uzağa bir gözleri Feyza'nın üzerindeydi. Feyza laftan anlamayan korumalarından sıkılmış çocukluğunda babasıyla saklambaç oynarlarken yaptığı gibi ağaca çıktı aklına babasının gelmesiyle gözyaşlarını tutamadı

"Neden bizi bırakıp gittin baba... belki sen gitmesen böyle olmazdı...çok özledim sesini hatırlamakta zorlanıyorum biliyor musun, belki resimlerin olmasa annem seni bana anlatmasa belki seni de unuturdum" hava gürlemeye başlamış yağmurun haberini vermişti ama Feyza halinden memnundu içinde birikenleri dökme zamanıydı

"Ben bunları hak etmedim baba o adam bana neler yaptı bir bilsen bana etmediği hakaret kalmadı benim namusuma dil uzattı bu evde olmak onun soyadını taşımak o kadar zoruma gidiyor ki bana konuşma fırsatı bile vermedi belki izin verse beni dinlese..."

"Gerçi doğru dinlese bile inanmazdı ki ama bana bunları yapan namustan bahseden adam ilk günden başka kadınların kollarına atmış kendini bir de utanmadan o kadın bana resim gönderdi bu nasıl midesizlik anlayamıyorum" yağmur hızını artırmış Feyza sırılsıklam olmuştu ama Feyza yağmuru severdi hem buradan inmek hapishanesi olan o eve girmek istemiyordu.

Feyza kulaklığını takıp müzik açmış yağmurun yağışını ve İstanbul'un deniz manzarasını izliyordu kendi kendine konuşmak iyi gelmişti şimdi sessizce izliyordu içindekileri bastırmak için sakinleştirmek için uğraşıyordu. Saatler geçmiş güneş batmış hava kararmaya başlamıştı yağmur durmadan yağmaya devam ediyordu, Feyza artık yağmuru hissetmiyordu zaten çoktan gözyaşları da yağmur damlalarına karışmıştı ama akşam soğuğu çıkmaya başlamış Feyza üşümeye başlamıştı inmeye karar verdiğinde evdeki durumdan bir haberdi.

Alparslan İstanbul'a gelir gelmez soluğu evde almıştı

"Feyza nerde" elmas korkarak cevap verdi

"Bilmiyorum ağam, en son bahçeye çıkmıştı ama şimdi yokmuş" Alparslan'ın başından kaynar sular dökülmüştü

"Ne demek yokmuş, İbrahim" sesi dört bir cihana duyulmuştu ama bir Feyza duymamıştı

"Buyur ağam" İbrahim hemen koşup Alparslan'ın yanına gelmiş başı önde duruyordu

"Feyza nerde?"

"Valla ağam bahçedeydi çocuklar peşindelerdi sonra ben biraz yalnız kalacağım demiş çocuklara onlarda geri plandan göz ucuyla takip ediyorlarmış, bahçeyi aradık bulamadık ama evden çıkış yapmadı" Alparslan adamın yakasını toplamasıyla duvara yapıştırması bir oldu

"Lan evde de nerede o zaman bu yağmurda nerede olabilir" Alparslan İbrahim'in yakasını bırakmış hemen dışarı çıkmış peşindeki bir düzine adamla bahçeye doğru ilerlemeye başladılar

Adamlar bahçenin her tarafına dağılmışlardı ama Feyza'dan bir iz bulamamışlar yağmurun altında sırılsıklam olmuşlardı. Alparslan ellerini saçlarına götürdü

"Kahretsin, kahretsin" Alparslan başına bir iş gelmesinden korkmaya başlamıştı ne kadar sakin kalmaya çalışsa da başaramıyordu.

"Hapşu" nasıl bu kadar yükseğe çıktığını anlayamamıştı yavaş adımlarla aşağıya inmeye çalışsa da ıslanan dallar ayağının kaymasına yol açıyor o da korkusundan çok dikkatli hareket ediyordu, bir de şimdi hapşırmaya başlamıştı

SÖZ AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin