#İkiye On Kala-Sonra Kül Tablasında Yer Arıyorsun#
Ezberimi bozuyor sözlerin.
Güzel yalanlarına kanmayı seviyorum.
Bir kez de olsa beni sevdiğini söyle.
Bu defa kanmayacağıma söz veririm.***
O akşam, onlara selam bile vermeden odama geçtim. Kulaklıklarımı takıp yatağıma geçtim ve evimden, salonumdan, sevgimden, acımdan,avcımdan vazgeçercesine kafama kadar çektim yorganı. Sesi sonuna dek açık olan telefonumda Three Days Greece çalıyor. Oysaki hiç tarzım değil böyle yorucu şarkılar. Ancak bir an için de olsa duygularımın sesini bastırsın istiyorum.Yüksek sese ve karnımdaki sancıya rağmen şaşırtıcı bir şekilde uyuyakaldım. Uyandığımda kulaklıklar kulağımdan çıkmış, telefonumla birlikte komodinin üzerine konulmuştu. Telefonuma uzanıp saate baktığımda 18:37 olduğunu görüp bitkin bir şekilde yataktan çıktım. Karnımda haka hafif bir sancı vardı ancak beni kıvrandıracak boyutta değildi. Odamdan çıkıp mutfağa geçeceğim sırada Canşikâr da odasından çıktı ve tam karşımda dikildi. Yüzünde temkinli bir gülümseme, gizleyemediği bir mahcubiyet vardı. Misafiri gitmişti anlaşılan. O an gözüme öyle güzel geldi ki affediverdim onu.
"Patates ve tavuk kızartacağım."dedim.
"Yardım edeyim."diyerek peşimden geldi. Mutfağa geçtik , tam malzemeleri çıkarmıştım ki ekranı açık telefonunu yüzümün bir kaç santim önüme getirdi. Hipermetrop sorunum varmış gibi telefondan uzaklaşıp gözlerimi kısarak ekrana baktım. Hava durumu açıktı. "Yarın hava güneşli. Ve dersimiz de öğlene kadar biter, pikniğe gidelim mi?"diye sordu.
"Gidelim."dedim. Öyle bir gülümsedim ki ona, göz bebeklerinde gördüm mutluluğumu. Ve o da gördü. Biliyorum; onun için nasıl öldüğümü, bir sözüyle nasıl dirildiğimi gördü.
Ve birlikte yemek yaptık.
Ben patatesleri kızartırken o, tavukları çıtır pane harcına batırıp masayı hazırladı. Sofraya oturduğumuzda huzurlu bir sessizlik vardı aramızda.
"Barkan'a mesaj attım, yarın okuldan sonra arabasını alırız. Bir markete uğrar eti, mangal kömürünü, içecekleri de hallederiz."
"Yalnız evde mangal yok, ne yapacağız?"
"Alırız."dedi omuz silkerek.
"Yok, ne gerek var almaya. Ben Sedef ablaya sorarım, onların muhakkak ki vardır."
"İyi bakalım."dedi gülümseyerek.
Sofrayı topladıktan sonra piknik sepetimizi hazırlamaya akşamdan başladım. Mezun olup evden ayrılan kuzenimden kalan kapaklı hasır piknik sepetini kilerden çıkarıp tozunu aldım. Tabak, bardak, çatal gibi önemli malzemeleri yerleştirip küçük baharatlıkları da doldurup sepete koydum. Sepetin içine çakmak da koyup en üste kilim ve sofrayı da yerleştirdim. Eve gelmeden marketten aldığım kurabiye malzemeleriyle kurabiye yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANŞİKÂR
RomanceCanşikar, bu yapayalnız bir aşk. *** "Seni sevmek kaburgama sert tekmeler yiyormuşum gibi. Üstelik aldığım her solukta... Ama seviyorum seni, etim ezilse de kocaman tekmeler altında. Seni, evimizi, kedimiz Münevver'i, birlikte inşaa ettiğimiz ütopy...