13.Av

130 16 2
                                    

#Tuğkan-Aylar Olmuş#

*medya temsilidir.

Bir şiir peyda olmuş kiraz dudaklardan.
Acıyı alıp getirmiş uzak diyarlardan.
Aşkım imkansızmış en yakanından.
Sesin çekip çıkarmış derin karanlıktan.

Aşırı dozda uyuşturucum.
Bodur parmaklarında ıslanmış ruhum.
Tenim vaveylalardan yorgun.
Bedenim, bedeninde solsun.

Bir haykırış azad oldu piyanomdan.
Yardım dilendi en umutsuzundan.
Cehenneme düştüm, soğuk kollarından.
Kurtuluşum yok sensiz karanlıklardan.

Yıllar roman olmuş sarı yapraklarda.
Alışılmadık bir sabırla okumuşsun, hiç bıkmadan.
Sevgi dolanıp durmuş etrafında, bir an bile ayrılmadan.
Bir irkilmeyle uyanmışsın, derin uykundan.

En sevdiğin masal sinmiş annenin kokusuna.
Babana hasret kalmışsın çocukluğun boyunca.
Şarkılar yalan olmuş kanlı avuçlarında.
Duaların kabul olmuş gök kızıllaştığında.

***

Ertesi gün okuldan hastaneye gitmek üzere çıkarken kapıda Ekrem Giray'la karşılaştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ertesi gün okuldan hastaneye gitmek üzere çıkarken kapıda Ekrem Giray'la karşılaştım. Canşikâr benimle gelmek için ısrar etse de eve gidip dinlenmesini söylemiştim, ancak Ekrem Giray'ın hastaneye bırakma fikrine karşı çıkmadım. Ankara'ya dönmeme sevindiği hakkında birkaç cümle söylemek dışında konuşmamıştı. Bazen bana ettiği itiraftan sonra eskisi kadar konuşamadığımız için üzülüyordum. Ancak birbirimize karşı netliğimizi kabullendiğinde de bu durgunluğun düzeleceğine inanıyordum.

Ekrem Giray arabayı hastane otoparkına park ettiğinde şaşırdım.

"Gelmene gerek yok."

"Cihangir ağabey, selam vermeden gittiğimi duyarsa azar işitirim güzelim."diyip göz kırptı.

Utanıp önden yürümeye başladığımda güldüğünü işittim. Dışarının soğuğuna kıyasla daha sıcak olan hastaneye girdiğimizde bedenim gevşedi. Bileğimdeki saate bakıp randevu saatine on dakika olduğunu görüp bekleme salonuna geçtim. Ekrem Giray hemen yanıma oturduğumda ikimiz de ellerimizi kucağımızda kavuşturmuş saatin gelmesini bekliyorduk. Telefonumun sesini duyduğumda zorlukla çantamdan çıkardım. Arayan Canşikâr'dı.

"Balım sana harika bir haberim var."diyerek konuşmaya başladı.

"Nedir o?"

"Ağabeyim geldi, hem de yalnız değil. Yeni arabamla birlikte."

CANŞİKÂRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin