Jenkook -14

786 50 9
                                    

         "Gitme Jennie" Nayeon üzücü bakışlarıyla konuşunca ona baktım. "Bende sizi bırakmak istemezdim ama kalamam" eşyalarımı toparlıyorduk. "Sen zaten sadece kaçıyorsun? Bir kez de sorumluluk almasını bil. Kaçarak değil savaşarak yaşayabilirsin." İrene elindeki vazoyu yerine fırlatarak kapıyı çarpıp gitti. Belkide haklıydı. Sürekli kaçan taraf ben oluyorum. Ama artık savaşacak gücüm yoktu.
    "Anne neden taşınıyoruz?" Min Sung sürekli aynı soruyu sorup duruyordu. "Bu kaçıncı soruşun ama oğlum dedim ya işim gereği gidiyoruz" bıkkınlıkla konuştum. "Sürekli taşımaktan bıktım ben bir tane bile arkadaşım olmuyor"  ağlamaklı konuşan oğluma baktım. "Söz veriyorum bu son" gerçekten son olacak "Ben burada Sana' yı bırakamam" Sana mı? "Sana kim?" Merakla baktım. "Kreşten arkadaşım anne" gülümseyerek oğluma baktım. "Sadece arkadaş olduğuna emin misin?" Muzipçe oğluma baktım "Ya sadece arkadaşım diyorum ışte" utanan oğlum sinirle konuştu.
      "Min Sung oğlum neredesin?" Iki saattir seslensemde cevap vermiyordu. Üst kata çıktığımda banyoya doğru ilerledim. "Min Sung diş firçalaman bitti mi?" İçeriye kaç defa seslensemde cevap alamıyorum. Kapıyı açmaya çalıştığımda arkasına sıkışan bir şey yüzünden açılmıyordu. En sonunda kapıyı tüm gücümle ittirdim. "Min Sung" yerde yarı baygın yatan oğlumu hızla kucağıma aldım. Arka koltukta yatan oğluma ağlayarak baktım. Elimden geldiğince hızla sürerken çalan telefonuma kim olduğuna bakmadan açtım. "Jennie sonunda açtın. " Jisoo'nun sesini duyduğumda tepki vermedim sadece ağlıyordum. "Jennie ağlıyor musun?" Şu an kime küs olduğumu düşünmedim.    "J-jisoo Min Sung baygın buldum hastaneye gidiyorum" ağlayarak konuştuğum için umarım dediklerimi duyabilmiştir. "Ne! Jennie oğluma noldu?" Jungkook? Aish şu an sadece oğlum önemliydi. "Bağırma çok merak ettiğin oğlumu düşünme bile git yeni çocuğun ile  ilgilen" telefonu yüzüne kapattığımda önümdeki kırmızı ışığı da geçtim. Bu kaçıncıydı? Ceza umurumda bile değildi. Hastanenin önüne geldiğimde hızla arabayı durdurdum. "Sedye getirin yardım edin!" Oğlumu sedyeye aldıklarından çalan telefonu duvara fırlattım. Telefon parçalara ayrılırken doktorun peşinden gittim. "Oğlumun nesi var?" Doktor bıkkınlıkla bana döndü. "Muayene etmeden bir şey söyleyemem.Izninizle oğlunuzla ilgileneyim. " duvardan yere çöktüğümde  sessizce ağlamaya devam ettim. "Jennie Min Sung nerede?" Içeri koşan Jungkook ve diğerlerine baktım. "Ne oldu anlat bana?" Jungkook sinirle bağırdığında öfkeyle yerden kalktım. "Çok mu önemsiyorsun oğlumu?" Alayla konuştuğumda öfkeyle bana bakan taraf bu sefer oydu. "O benim de oğlum her şeyin suçlusu benmişim gibi davranma." Dalga mı geçiyor benimle? " Şaka mısın sen? Hayatımın içine ettin. Şimdide oğlumun hayatının içine ediyorsun." Hızla yanıma geldi kollarımı sarstı. "Senin sorunun ne biliyor musun? Bencilsin her şeyde başkasında hata arıyorsun. Önce dinlemesini de öğren. O bebek benim değilmiş bebeğin gerçek babası ortaya çıktı." Bir dakika ne! "Bu o kızla birlikte olmadığın gerçeğini değiştirmez." Bu sefer eliyle duvara yumruk attı. "Sikeyim. (Küfür için özür dilerim) her şeyi itiraf etti. O gece benim içeceğime uyku ilacı atmış (yeşilçama döndü buralar jxjdjx) ve o gece sadece uyumuşum. Beni kandırmış" Beynim inanma diye haykırırken kalbim inanmalısın diyordu. "Sana neden inanayım?" Şüpheyle konuştuğumda öfkeyle küfür etti. "Bunları itiraf etti. Bizimkilerin yanında" çocuklar öyle olduğunu belirten sesler çıkarırken bu sefer onlara döndüm. "Neden size inanayım? Zamanında beni kandırmayı başarmışdınız. Neden şimdi aynısı yapmayasınız?" Ileri mi gidiyorum bilmiyorum ama bunu hak ettiler. "Biz bilerek mi seni kırdığımızı düşünüyorsun? Biz senin ardından hiç acı çekmediğimizi mi sanıyorsun?" Jisoo öfkeyle bağırdığında sadece yutkundum. "Yeter artık burası hastane kavganızı dışarıda yapın" gelen hemşireyle hepimiz susmak zorunda kalmıştık. 
   "Doktor bey oğlumun nesi var?" Telaşla doktorun başına toplandığımızda herkes bir ağızdan konuşmaya başlamıştı. "Sizinle özel konuşalım odama gelin lütfen" doktorun peşinden ilerlemeye başladım. "Ben de babasıyım"    Jungkook da yanımıza geldi. Doktorun odasında sadece endişeli kalbimin sesini duyuyordum. "Açıkçası size kötü haberlerim var." Gözlerim şimdiden dolarken sertçe yutkundum. "Oğlunuz lösemi hastası"
Oğlunuz Lösemi hastası
Lösemi Hastası
Lösemi
Kafamda tekrarlanan kelimelerle nefesim kesilmişti.














Yeni ve kısa bir bölüm. Umarım seversiniz. Iyi okumalar 😘

BURNING LOVE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin