Jenkook -11

909 51 14
                                        

        "Jennie lütfen herkes sizi bekliyor" Jisoo telefonda lunaparka gelmemiz için yalvarıyordu. "Olmaz Jisoo" gerçekten gitmek istemiyorum. Jungkook'u görmek bile istemiyorum. "Jennie Jungkook oğlunu görmeli" hiç istemiyorum ama bencil düşünmemeliyim. "Iyi peki ama çok uzun kalamam" o sevinç nidaları dökerken suratına telefonu kapattım. "Oğlum hadi uyan" onu yerinden kaldırmam uzun sürmüştü. Lunaparka geldiğimizde gergince gülümsedim. Oğlum ile içeri geçtik. Sadece Jungkook vardı burada diğerleri nerede? Diğerleri nerede?" O kadar sinirliydimki "Onların işi varmış" gergince gülümsemeye çalışan Jungkook' a baktım. Ben yer miyim? Asla. Bunun acısı fena olacak. Oğlumun istediği her oyuncağa biniyordu.
      Eve geldiğimde arayan Jisoo' ya telefonu açmadım. Sinirliydim ve kalbini kırabilirdim. Tüm gün Jungkook' un zırvalıklarını dinlemek zorunda kaldım. "Anne" oğlumun telaşlı sesini duyunca yukarı koştum. Burnu kanıyor öyle korktumki başına bir iş geldi diye. Burnunu temizledikten sonra onu uyuttum.
     Fotoğraflara akan göz yaşlarımı sessizce akıttım. "Ben daha küçüğüm anne. Kızınız sizi özledi. Niye erkenden bıraktınız? Torununuzu büyütürken bana yardım edecektiniz. Mutlu mesut yaşayacaktık." Aile fotografimizdaki mutluluğu hissetmek için parmaklarımı gezdirdim. Yüzümüze sinmiş mutluluğa acıyla baktım.Diğer fotoğrafı elime aldığımda ağlayarak gülümsedim. Jisoo ile ağır ergenlik zamanlarında kalma fotoğraf. O zamanlar saçımızı türlü renge boyatırdık. Her türlü saçmalığı yapardık. Ama en büyük saçmalığımız edebiyat hocamıza yazdığımız aşk mektubu olmuştu. Jisoo edebiyat hocamıza tutulmuştu. En sonunda dayanamayıp aşkını açıklayan mektup yazmıştı. Meğersem hocamız gaymiş.Üstelik müdür bey ile sevgiliymiş.O mektup öğretmenler odasında olay olmuştu. Müdürümüz sevgilisini kıskandığı için ağzımıza etmişti. 1 ay boyunca okulun temizliğini yapmıştık. Üstelik sözlü notlarımızı da düşük giriyorlardı. Neyse ki arkadaşlarımız öğrenmemişti. Sadece öğretmenler biliyordu.Jisoo yüzünden bende yanmıştım. O yaz ailelerimiz ikimizi de yaz okuluna göndermişti. Anıların gizlendiği zihnimin tozlu raflarından çıktım. Keşke tekrardan çocuk olsak. O kadar özledim ki. Eskiden büyümek için can atardım. Ama yanılmışım. Büyüdükçe sorumluluklarımızın artıp eskisi gibi eğlenemeyeceğimizden haberim yoktu. Kafamdaki düşüncelerden sıyrılıp kendimi uykuya teslim ettim.
   Bugün iş günümdü.Oğlumu kreşe bıraktım. "Kuzum bu akşam bizimkilerle yemek yemeye geliyorsunuz değil mi?" Ah unutmuştum. Neyse erteleyemezdim. "Elbette Nayeon ama önce oğlumu almaya gideceğim." O beni onaylayınca gülümsedim. "Jennie hanım yeni bir dava var. Nayeon hanım size göstermiş davanın artık sizin olduğunu söyledi. Şimdi davacı Bay Lee geldi.Sizinle konuşmak istiyor." Sekreterimi onayladım. "Buy.." onu görünce dona kaldım. "Taeyong" "Jennie" aynı anda konuşunca birbirimize gülümsedik. Sekreterim ise ikimize noluyor gibisinden bakıyordu. "Sen çıkabilirsin" o başıyla onaylanıp çıktı. Birbirimize sarıldığımızda aklıma ailem geldi. Ailemi mutlu günlerimi hatırlatıyor bana. "Uzun zaman oldu ha" onu onayladım. "Jennie öğle arasına girmek üzereyiz benimle öğle yemeği yer misin? Üstelik bana anlatacakların olduğunu düşünüyorum" haklıydı. "Olur çantamı alayım çıkalım" Sekreterime çıktığımızı söyleyip arabaya bindim. Onun arabasını takip ettim. "Işte böyle Taeyong" ona her şeyi anlatmıştım. O ise hiç sıkılmadan beni dinlemişti. "Oğlunla tanışmak isterim" bana gülümsediğinde gülümsedim. Beni yadırgamaması güzeldi. Dava ile ilgili hiç konuşmamış olsakta bu zamana kadar neler yaptığımızı anlatmıştık.Onu özlemişim.
    "Ne demek oğlumu başkası götürdü. Böyle bir şeye izin veremezsiniz. Kanunen yasak bu" önümde özür dileyen adamı umursamıyorum. Oğlumu bir adam götürmüş hızla Jungkook' u aradım. "Alo Jungkook oğlum yok birisi almış kreşten..." ağlayarak konuştuğumda o ise gülüyordu. "Jennie oğlumuzu ben aldım. Vakit geçirmek için.." katil olacağım sanırım. "Sen bana haber vermeden oğlumu alamazsın.." daha ona çemkirecekken sözümü kesti. "Oğlum değil oğlumuz diyeceksin merak etme yarım saatte eve getiriyorum." Telefonu yüzüme kapattığında bana bağırdığını yeni fark edebilmiştim.
   "Min Sung' a ne zaman söyleyeceğiz Jennie ben ona oğlum demek istiyorum" Jungkook sabırsızdı. "Acele etme. Yoksa ikimizdende nefret eder." acı çektiği belliydi.Zamanında bende acı çekmiştim. Üzgünüm ama bunu hak etti.
      Taeyong oğlum ve ben güzelce sohbet ederek akşam yemeği yiyorduk. "Birini mi bekliyorsun?" Kapının çaldığını yeni fark ettim. Kafamı hayır anlamda sallayıp kapıya koştum. "Niye geldin Jungkook?" Sürekli bir yerlerden çıkıyor. "Hoşbulduk Jennie" o içeri izinsiz gidince arkasından gittim. Taeyong ile birbirlerine attıkları bakışlar iyi değil.Ben onlara anlamsızca bakarken aralarında kavga çıkmazdı umarım.













Içime sinmeyen bir bölüm oldu. Bende aklımda kalacağına yayınla gitsin dedim. Umarım seversiniz.

BURNING LOVE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin