Jenkook -10

969 51 13
                                    

       Bugün  işe gitmiştim. Oğlumu kreşe bırakmıştım. Burada Sehun Baekhyun Chanyeol 3 birlikte büro açmışlardı. İrene kocası ile birlikteydi. Bizde Nayeon ile birlikte açmıştık. O açmıştı ben sonradan ortak olmuştum. O yüzden sıkıntı çekmiyordum. Kreşe geldiğimde kapıda oğlumla konuşan Jungkook'u gördüm. "Anne" yanıma gelen oğluma kollarımı doladım. "Anne bugün Jungkook amca da bizimle yemek yesin lütfen" ne oluyor burada? Biri bana hemen açıklasın. "Oğlum bu da nereden çıktı şimdi? Hem Jungkook amcanın işi vardır." Jungkook'a attığım bakışlar açıktı. "Işim yok. O yüzden size eşlik etmek benim için onurdur" ama o bakışlarıma inat kabul etmişti.  
     Dışarıda yemek yiyip bir an önce yanından ayrılmak istiyordum. Ama benim çok akıllı oğlumun isteği üzerine eve gelmiştik. Onlar oyun oynarken ben yemek yapıyordum. Sofranın son tabağını da yerleştirdiğim de hazırdı. "Oğlum sofra hazır gelin" onlar masadaki yerlerine otururken bende yemekleri servis yaptım. Yemek genellikle ikisinin  birlikte konuşmasıyla geçiyordu. Ben ise sessizce tabağımla oynuyordum. "Değil mi anne?" düşüncelere o kadar dalmışım ki bana seslenen oğlumu son anda fark edebilmiştim. "Ne bebeğim?"  Jungkook'un  bakışlarını üzerimde hissetsem de bakmadım. "Tıpkı aile gibiyiz" içtiğim suyu öksürmeye başladım.    "Babam da burada olsaydı keşke" oğlum sanki bir şeyleri biliyor gibi ima yapıyordu. "Oğlum bu konuyu konuşmuştuk. Hem şimdi burada misafirimiz de var. Onunla ilgilenelim" konuyu kapatmaya çalışıyorum. "Evet Min Sung ben buradayım ve seninle güzel sohbet geçirmek istiyorum. Ve eminim ki baban seni çok seviyordur. Yakında yanına gelecektir." Jungkook oğlumuza bu kadar yakın olması güzel olsa  artık endişeliyim. Oğlumu kaybetmekten korkuyorum.
   Bulaşık makinesini çalıştırdığımda tamamdı. "Min Sung uyudu" ensesini kaşıyan Jungkook'a baktım.Akşam yemeğinden sonra Min Sung,     Jungkook' u göndermemişti.Zaten bu Jungkook'un işine geliyordu. "Konuşabilir miyiz?" bence de konuşmalıyız. "Sen bahçeye çık. Geliyorum." Papatya çayı yapmıştım. Bahçeye çıktığımda oturuyordu. Önüne fincanı bırakıp karşısına oturdum. "Min Sung çok akıllı çok olgun bir çocuk" istemsizce gülümsedim. "Öyledir oğlum." gerçekten çok olgundu. Babasız büyümesi onu olgunlaştırmıştı. "Oğlumuz. Sadece senin değil. Ikimizin çocuğu" kabullenmeliydim artık. Ona sahip çıkabilecek bir babası vardı. "Haklısın. Alışmalıyım." Bana gülümsedi. "Peki. Tekrardan deneye.." bunu sorması bile hataydı. "Böyle bir şey söz konusu bile değil. Sadece oğlumuz için birlikte vakit geçiriyoruz Jungkook. Bunu unutma" yüzüne ciddiyetle baktığımda o da karşılık verdi. "Min Sung sana iyice alışınca söylemeliyiz. Şu an için erken. Daha ben bile alışamadım." O da bana onay verince çayımızı içtik.
    Min Sung'in yanağını öpüp üzerini örtüm. Odasından çıkıp odama girdim. Sabah aşağıdan gelen seslerle uyandım. Bu sesler neydi? Eve birisi mi girmişti? Oğlum neredeydi? Aklımda oluşan kötü senaryoların etkisiyle aşağı indim. "Min Sung" içeri daldığımda kahvaltı hazırlayan kızları ve koltuklara oturmuş çocuklara baktım. Onlarda bana şaşkınlıkla bakarken rahat bir nefes aldım.  Jungkook yanıma gelmiş ve hızla yukarı sürüklemişti. "Ne oluyor be?" Cırladığımda beni sonunda bırakabilmişti. "Sen niye götünü kapatmayan gecelikle aşağı iniyorsun?" alayla baktım yüzüne "Jungkook bana karışamazsın.Sen benim hayatımda sadece çocuğumun babası olarak kalacaksın. Bende senin hayatında sadece çocuğunun annesi olarak kalacağım.Daha ileri söz konusu bile değil"  onu orada öylece bırakıp odama çıktım. Üzerimi değiştirip aşağı indim. Kahvaltı yapıyorlardı. Bende herkese selam verip bana ayrılan yere oturdum. Herkes konuşurken sessiz kalmayı tercih ediyorum. "Anne bugün ne yapacağız" tatil günüm değildi ve kreşe gitmek istemediğini belli ediyor. "Seni  Chanyeol'lara bırakacağım." aslında ona şu an karar verdim. "Yaşasın Chanyeol dayımlara gidiyorum" onun bu neşesine gülümsedim. "Çocuklarla hala görüşüyor musun?" Bu nasıl soru bakışı yolladım Lisa'ya "Onlarla görüşmeyi kesmedim ki. Ülke dışındaykende telefonla görüşüyorduk. Benim ailem oldular. Bu hayatta bana sahip çıktılar." imayla konuştuğumda buruk bir şekilde gülümsediler. Kahvaltıya devam ettik. "Aslında bugün oğ- öhk-Min Sung ile vakit geçirmek istiyorum." diyen Jungkook' a cevap verecekken Min Sung da lütfen diye yalvarmaya başladı. "Ama Chanyeol dayın Baekhyun dayın Sehun dayın üzülür. Önceden haber verdik." Bahane üretiyorum. Umarım ise yarar. "Anne onlara söyle yarın onlarda kalırım ama bugünlük Jungkook amca ile gideyim." yenik düştün Jennie onu onayladım.
    Iş yerinden çıktığımda telefonu gelen mesaj ile Jungkook'un iş yerine geldim. "Jeon Jungkook beyin odası nerede?" Danışmadaki kıza nazikçe gülümsedim. "Siz Jennie hanım olmalısınız. Şu an bir toplantı da sizi odasına almamızı söylemişti.12.kat" Jungkook ve emirleri. "Teşekkürler." Asansör korkum olduğu için tek başıma binemiyordum.O yüzden merdivenlerden çıkmıştım. Soluk soluğa kata geldiğimde nefesimi düzene soktum. Oğlumu azarlayan bir kadın görünce çıldırdım.Benden başka kimse benim oğlumu azarlayamaz. "Min Sung" oğlum koşarak yanıma geldiğinde onu ağlatan kadına baktım. "Pardonda oğlumu neden azarlıyorsunuz?" Kaşlarım çatık kadına baktım. "Oğlunuz ne kadar yaramaz? Yetiştirememişsiniz" ağzını yayarak konuşuyor ya ben buna dalarım. "Sen kimsin be?" Kadına saldırdım. "Ne oluyor burada?" Toplantı salonundan çıkan Jungkook'un bağırmasıyla o kadın sahte göz yaşlarını akıtmaya başladı. "Jennie hemen çık buradan" Ne! Birde bana mı bağırıyor bu adam. "Sen gerçekten rezilsin" onu orada bırakıp çıkışa ilerledim. 
    Saat geç olmuştu.Min Sung uyumuştu. Kapı çaldığında gidip açtım. "Içeri girebilir miyim?" Gerçekten bıkmıştım."Hayır ne diyeceksen burada söyle" katıydım. Hak ediyordu. "Jennie toplantı ters gidiyordu. Sinirliydim. Üstelik sesler gelince.." ne gereksiz açıklama "O kadın oğlumu azarlarken bana çocuğunu yetiştirememişsin derken kusura bakma sakin olamazdım ve sen gerçekten gurursuz birisin bir daha sana oğlumu  emanet etmeyeceğim" kapıyı yüzüne kapattığımda dışarı da ağlayarak özür diliyordu. Kapı pervazına oturup bende ağlamaya başladım. Ikimizin arasında sadece kapı vardı. Ama içimdeki duvarlar artıyordu.










Sizi bekletmek istemediğim için erken attım bölümü. Umarım seversiniz.

BURNING LOVE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin