Jenkook -9

986 51 15
                                    

        "Bunu benden nasıl saklarsın?" iyi ki çocuklar parka gitmişti. Yoksa hiç iyi şeyler olmazdı. "Bağırma bana! Mecburdum evlenecek bir adama gidip senden çocuğum olacak mı dememi bekliyorsun? Üstelik bana yalan söylemiş adama gidip hamileyim diyince ne olacaktı? Seni affedeceğimi falan mı sandın? Geleceğimiz olacağını mı sandın?" çocuklar oturmuş sessizce bizi izlerken ikimiz ayakta bağırıyorduk. "Evet geleceğimiz olabilirdi..." alayla baktım yüzüne. "Sana söylemeyi düşünmüştüm. Ama sen miras için kendi hayatından vazgeçmiştin.Sen para için çocuğumuzu mu umursayacaktın?"  Her şey ortada neyi konuşuyoruz biz?  "Oğlumdan 5 yıl senin yüzünden ayrı geçirdim. Ilk konuştuğunda, yürüdüğünde,doğumunda,  dişi çıktığında yoktum. Hepsi senin yüzünden."  Ağlıyordu. Ağlıyordum.  "Bana bunu sen mecbur bıraktın. Ben sana söylemeye düşündüm. Son kez görüştüğümüzde söyleyecektim. Ama sen her şeyi kabullenmiştin. Ailenin karşısında aşkımız için savaşmazken oğlumuzu mu savunacaktın?" Son darbeyi de indirdiğimde yüzüne baktım. Susmuştu. Haklıyım çünkü. "Peki.O-oğlum babasını biliyor mu?"  işte en acı darbe. "Hayır." hızlı adımlarla yanıma gelip bileğimi kavradı. "Ne dedin baban öldü mü dedin? Jennie ben sana büyük hata yapmış olabilirim. Ama sen bana bu hayatta ki en büyük darbeyi verdin. Beni oğlumdan uzakta onu bilmeden yaşattın senelerce"  bileğimi zorla kurtardım. "Ya sen. Senin yüzünden ailem beni istemedi. Ben onları ne zaman gördüm en son biliyor musun? Cenazelerinde. Benim hayatım rahat mıydı sanıyorsun? Tek başıma hastanedeydim. Sıfırdan başladım her şeye. Oğlumla büyüdüm güçlendim. Bu yolda itildim. Asağılandım. Küçük düşürüldüm. Ama yılmadım. Sadece oğlum için devam ettim." artık dayanamayacaktım. Kızlar bile ağlamaya devam ederken sessiz kalmışlardı. "En azından senin hayatında oğlumuz vardı. Benim hayatımda ne sen ne de oğlumuz vardın." Acıyla konuştuğunda yüzüne baktım. "Bunu seçen sendin. Parayı bir kenara itip birlikte sıfırdan başlayabilirdik. Evet başta zorlanırdık. Ama sonra her sey iyiye giderdi. En azından hayatımızda aşk sevgi olurdu.Her şeye rağmen bir aile olabilirdik" bu sefer ben acıyla konuştum. "Şimdi istersek baştan başlayabiliriz" dalga mı geçiyor benimle?  "Geç kaldın Jeon Jungkook geç kaldın" her şey üst üstte geliyordu. "Neden? Sen ben oğlumuz kaybedecek bir şeyimiz yok neden bu acıyı devam ettirelim? Bu kadarı yetmedi mi Jennie? Birbirimizden ayrı kalmamız yetmedi mi? Gel sıfırdan farklı bir yerde sadece üçümüz. Kaybedecek bir şeyimiz yok." Umutla konuşuyordu. Yanılıyor. "Yanılıyorsun Jungkook. Gururum. Gururumu da kaybedemem." Onun yanından geçip yukarı banyoya çıktım. Elimi yüzümü yıkadım. "Jennie iyi misin? Ben her sey için tekrar özür dilerim. Sen benim kardeşimsin. Sana o hatayı yapmamalıydım." Jisoo' ya burukça gülümsedim. "Her şey geride kaldı." Birbirimize sarıldık. "Sen çok güçlüsün." beraber aşağıya indik. Jungkook ve Hoseok bahçedeydi. Rahatlayarak Lisa'nın yanına oturdum. "Rose çocuklar ne zaman gelir" ortamdaki sessizliği bozmuştum. Dışarıdan içeri gelen Jungkook ve Hoseok koltuklara oturdu. "Birazdan gelirler." Rose'a gülümsedim. "Şimdi ne olacak? Bu saatten sonra oğlumuzdan ayrı kalmamı bekleme benden" ağladığı için burnu kırmızıydı. Çok şirindi. Hayır Jennie Jungkook senin için bir ölü. "Şu an bunu oğluma söyleyemem. Bu onda travma yaratır. Üstelik daha seni tanımıyor. Tanımadığı insanı karşısına çıkaramam.Keşke Kore'ye dönmeseydim." Son cümlememi kendi kendime söylemiştim ama duymuşlardı. "Ne yapacaktın? Hiçbir zaman oğlumdan haberim olmayacak mıydı? Tamam ben hatalıydım. Ama oğlumuzun suçu yoktu. Babasını bilmesi hakkı." Yine kavgaya başlıyoruz galiba. "Oğlumun bir suçu olduğunu düşünseydim. Onu aldırırdım" Ağzını açıp bir şey söyleyecekken içeri "Anne" diye koşan oğlum bölmüştü. "Anne çok eğlendim." Oğlum, Hoseok-Eun Ha' nın kızı ve Min Ji- Namjoon'un oğlu ile Mutlu olması beni sevindiriyordu. Çocukların anlaşması ise iyiydi. "Merhaba küçük adam ben Jungkook" yanımıza ne ara gelmişti? "Anne bu amca da mı arkadaşın?" Oğlum benim hiçbir şeyden haberi yoktu. "Evet oğlum" başını onaylarca salladı. "Senin kolların çok güçlü." Min Sung Jungkook' un kol kaslarına dokunarak şaşkınca bakıyordu. "Bu güçlü kollar seni uçuracak" Jungkook gülerek onunla oynamaya başlamıştı.
   2 saatte yakın buradaydık. Erkekler çocuklarla maç saklambaç oynarken biz Kızlar sohbet etmiştik. Birbirimizi özlemiştik. Jungkook, Min Sung ile ayrı ilgileniyordu. Gerçekten iyi anlamışlardı. "Ne güzel bir tablo değil mi?" Yanımda konuşan Lisa ile iç çektim."Bende çocuk istiyorum" Rose sitemle konuştuğunda ona gülümsedim."Siz evleneli ne kadar oldu?" Hiçbirinin düğününe katılamamıştım malesef "Biz evleneli 2 yıl oluyor Lisa Rose 1 yıl Eun Ha ve Min Jin evleneli 4 yıl oluyor" Jisoo açıkladığında anladım dercesine kafa salladım. "Jungkook yıllar sonra içten gülümsüyor. Gerçekten çok mutlu." Rose konuştuğunda bu konulara gerçekten girmek istemiyordum. "Biz gitsek iyi olur artık" ayağı kalktım. Biraz daha kalsaydınız diyen kızlara sarıldım. "Min Sung gidiyoruz oğlum" çocuklarda yanıma geldiğinde sarıldım. "Anne biraz daha kalalım. Ben burayı çok sevdim. Çok eğleniyorum. Özellikle Jungkook amcayı" Jungkook kucağında ki oğlumu yere indirip elini tuttum. "Sonra oğlum eve gitmeliyiz" o diğerleriyle vedalaşırken sessizce izledim. "Seni bir daha göreceğim değil mi?" Min Sung Jungkook'un kulağına fisıldasa da ortamın sessizliğinden hepimiz rahatça duyuyorduk. "Elbette bu saatten sonra sürekli görüşeceğiz" Bunu bana bakarak söylemişti bu yutkunmamı sağladı.









Evet biliyorum bölümü geç attım. Oruçluyken bölüm yazmak istemiyorum. Bu yüzden gündüzleri yazamıyorum. Akşam ise sürekli erteliyorum. O yüzden gecikti. Kusura bakmayın. Umarım seversiniz. Sizi seven yazarınız ❤❤

BURNING LOVE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin