Jenkook -15

756 43 4
                                    

         "Benim oğlum çok sağlıklı. Yalan söylüyorsunuz." Bağırarak konuştuğum da ayağa kalktığımı fark etmemiştim. "Biliyorum bunu kabullenmek sizin için çok zor  ama bunu bir an önce kabullenip kemoterapiye başlanması lazım.Eğer durumu ilerlerse kemik iliği nakli olması gerekecektir.Onun için şu an moral çok önemli." Doktorun dedikleri kafamda yankılandı. "Bu kısımda anne ve babasının desteğine çok ihtiyacı var." Işte sorun buradaydı. "Iyi de oğlum babasının kim olduğunu bilmiyor" açıklama yapmamla doktor bana sıkıntıyla baktı. "Ona bunu uygun bir dille söylemeniz gerekli.Eğer siz ona söylemeden başka türlü öğrenirse bu onu olumsuz etkiler.Sizden duymanız onun için çok önemli sebeplerini iyice açıklayarak onu mutlu edecek şekilde  söylemeniz en doğrusu ve ona bunu söyledikten sonra her şeyi ailece yapmalısınız aynı evin içinde mutlu bir çift yaşantısını sürdürmelisiniz. Ona mutlu sıcacık bir yuva yaşatmanız onu çok iyi etkileyecektir. Çünkü bu zamana kadar yaşamadığı mutluluğu yaşayacak ve tedavisi olumlu ilerleyecektir yani bu benim düşüncem.Her şey sizin elinizde kemoterapiye geleceğiniz günleri yapmanız gereken şeyler buradaki listede yazıyor umudunuzu yitirmeyin lösemi zor bir hastalık olsada üstesinden gelinebilir. Güçlü olmak zorundasınız oğlunuz gücünü sizden alacak çünkü" doktorla biraz daha konuştuktan sonra doktorun odasından çıkmıştık. Kapıdan çıktıktan sonra duvardan yere ağlayarak çöktüm. Sadece ağlıyordum. Benim oğlum çok sağlıklıydı. Her şey bir rüyaydı. "Her şey bir rüya" elimle saçlarımı çekiştirip içimdeki ızdırabı kendimden çıkarıyorum. Demek ki oğluma iyi bakamamışım kendi kalp kırıklığımla ilgilenmekten oğlumu ihmal ettim. Burun kanamaları, halsizliği, uykusuzluğu nasılda fark edemedim? Ne biçim anneyim ben? "Jennie dur lütfen" Jungkook ağlayarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu.Ne onu ne de bana acıyan bakışlar atan insanları umursamadım. "Jungkook" acıyla ismini fisıldadığımda bana baktı. "Oğlum iyileşir değil mi?" ikimizde ağlıyorduk. "Elbette o bizim oğlumuz tabiki iyileşecek." Elleriyle saçlarımı okşarken burnumu çektim. "Bu yolda bütün vaktimizı ve ilgimizi sadece Min Sung'a vereceğiz gerekirse ki gerekiyor birlikte yaşamaya başlayacağız" Her şey oğlum için. "Elbette oğlumuz herkesten her şeyden önemli. En kısa zamanda babası olduğumu öğrenecek" o da konuştuğunda sadece baktım.
    Jungkook ile toparlanıp Min Sung' un kaldığı odaya döndük. "Anne neredesin?" Dudağını büzmüş bana bakan masum oğluma karşısında ağlamamaya çalıştım. Gülümseyerek yanına gittim. "Buradayım oğlum" küçük kollarını açmış bakan oğluma kollarımı sardım.Kucağımda uyuyan oğlumun saçlarını okşamaya devam ettim. Jungkook'un arabasında eve gidiyoruz. O önde arabayı sürerken bende arkada oğlumla birlikteydim. Evimizin önüne gelince arabadan inip oğlumu kucağıma alacakken Jungkook benden önce davranıp kucağına aldı. "Sen kapıyı aç" onu onaylayarak evin kapısını açtım. Kapıyı ardımızdan kapatırken Min Sung'un odasına ilerledi.Oğlumu yatağına koyup kafasına öpücüklerimizi bıraktık.
     "Anne bu omletleri ben ve Jungkook amca beraber yaptık." Heyecanla konuşarak kahvaltı masasındaki omletlere gururla bakan oğluma kıkırdadım. Şu an üçümüz güzel bir kahvaltı yapıyorduk. "Bugün ne yapmak istersiniz efendim?" Jungkook Min Sung' a sorduğu soruyla bende oğluma döndüm.  "Aslında bugün su parkına gitmek istiyorum. Sizin için uygunsa gidebilir miyiz?" Şirince konuşan oğluma şefkatle gülümsedim. "Elbette oğlum sen iste yeter ki" o gülümseyerek sandalyeden kalkıp kollarını önce bana sonra Jungkook' a doladı. Onun bu mutluluğuna burukça gülümsedim.
    "Jennie bu şekilde seni insanların arasına çıkartmam" Jungkook kabinin içinde sinirle konuşurken ona baktım. "Ne varmış halimde?" Üstümde bikini vardı ki burada ki herkesde mayo ya da bikini varken bir problem olacağını sanmıyorum. "Asla olmaz." O iyice direnirken bu sefer sinirlenen ben oldum. "Buraya ne için geldiğimizi unutma.Her şey oğlumuz için" yine duramamış ve zehirli sözlerle çenesini kapatabilmiştim. Pişman mıydım? Belki biraz. "İlk defa oğlumuz dedin" o ise tamamen farklı bir şeye  takılmıştı.Gözlerimi devirip onu burada tek bırakıp çıktım.
   Bu kaçıncı bindiğimiz kaydıraktı bilmiyorum ama oğlum çok mutluyken milyonlarca kez binebilirdim.
   "Jennie ne zaman Min Sung' a söyleyeceğiz?" Eve geleli yarım saat olmuştu. Min Sung günün yorgunluğuyla uyuya kalmıştı. "Bilmiyorum Jungkook bilmiyorum" Ne zaman söyleyeceğimizi gerçekten bilmiyordum. "Ben onun babasıyım babası yanında olmak en büyük hakkım beni bilmesi en büyük hakkım" sinirle bağıran Jungkook' a baktım "Babası olduğunu biliyorum Jungkook ama elimden pek bir şey gelmiyor" çaresizlikle konuştum. "Min Sung' tan daha fazla ayrı kalamam bana baba demesini o kadar istiyorum ki onun babası.." Jungkook lafını kesen şey "Baba" Min Sung'un
sözleriydi.











Umarım beğenmişsinizdir 💜

BURNING LOVE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin