Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
16. BÖLÜM" YALANCI KIZIL"
Aldığım alkolün verdiği rahatlıkla Yaman'a karşı gelmedim. Beni evine götürmesinde tarafımca bir sakınca yoktu. Onun güven verdiğini söyleyemem, yanlış olur, ama nedense benden faydalanacağına dair içimde en ufak kötü bir his barındırmıyordum. Gariplikten öteydi aklımdan geçen şeyler. Yerimde kim olsaydı şimdi çoktan arabanın kapısını açmış bedenimi dışarı savurmuştu. Deli cesaretim kalmam gerektiğini söyleyip duruyordu. Sonuçta içkiyi zevkle mideye indiren bendim, Yaman alkolden uzak durmam içi beni ikaz etmişti.
Ya tüm bunlar oynadığı oyunun bir parçasıysa?
"Sen beni kendi çıkarların için kullanıyor musun?"
"Sorunu düzelteyim, benimle oyun mu oynuyorsun demeliydin." Anında cevap vermesini beklemediğimden biraz afalladım, aklım bulanıktı, bu hikayedeki eksik kalan kısımları onun doldurması gerekiyordu. "Yapar mıyım sence?"
Dudak büktüm. "Yaparsın, çünkü davama bakan Hakimsin."
"Kendi çıkarlarım için kimseyi kullanmam, küçük oyunlara başvurmam." Gözleri gözlerimden kopmamıştı. Alışkanlık haline getirdiği parmağını iki dudağının arasında gidip getiriyordu. "Ben göründüğüm gibiyim, gizli saklı işlerin adamı değilim."
"Öyleyse seninle bir ortak yanım var."
"Zıt karakterlere sahip olsakta değişen hiçbir şey olmazdı. Sen yine yanımda olurdun, bakışlarımı çalardın, aklımı yorar, zihnimde yer ettiğin gülümsemenle, kızıl asiliğinle, her halinle benim olurdun. Zora başvurmadan kalp çalabilirim, keza kırabilirimde. Bana vereceğin karşılığa bağlı."
"Kalbim kapalı benim, kimseye kapılmayacak kadar büyüdü." Güldüm, sesim arabanın içini doldurdu. "Sevince hayat sevdiğin adamda durur, ben yürümeyi tercih ettim."
"Fikrini değiştirsen iyi olur. Zira hoşlandığım kadından karşılık alamayınca vahşileşebiliyorum."
Kahkaha atmamak için elimle ağzımı kapattım. "Yemezler Yaman Bey, boş tehditlere karnım tok. Seni ilk gördüğüm anda kalıbını... Pardon ne mal olduğunu anladım. Bana ne eş nede dost olursun, en fazla ayak bağı olursun, eh bende seni paspas gibi kullanır, üstünden geçer güzelce eskitirim."
"Cesaretine hayranım." dedi elini önündeki koltuğun üstüne atıp bana yaklaştı. " Ama üzülerek söylemeliyim ki ben bu güne kadar istediğim her şeyi kendi çabamla elde ettim. Sen benim hedef tahtam değilsin, amaçsın, zoru sevdiriyorsun, sana giden yola heyecan katıyor, merak uyandırıyorsun. Ben olsan senden vazgeçer miydin?"
"Kalbi kırıksa yanından bile geçmem."
Elimi göğsüne vurup onu geri ittim, bana direnmedi, yerine oturdu. "Kırık kalpten iyi anlarım, istersen sana zarar vermeden onarırım."
Bu bir çıkma teklifimi yoksa direk dalmamı?
"Böyle iyiyim, kalp kırık olunca tedbirli davranıyor ve hata yapma ihtimalini sıfıra indiriyor."
Gülümsedi. "Sana ait parçayı makine gibi anlattın."
"Çünkü öyle." Onun penceresinden karanlığa baktım, şehrin ışıkları geride bıraktığım sorunlar gibi kayboluyor, tam rahatladım derken yerine yenileri geliyordu.
"Durgunlaştın, ne düşünüyorsun?"
"Çeneni iki dakika kapatamaz mısın?" diye çıkıştım, rahatsızlık vermekten başka işe yaramıyordu. "Kafamı şişirdin."