𝕚𝕚𝕚.

962 49 84
                                    

Adriana Sanchez;

Ekibim ve ben.. Ah Tanrı'm... Hala bir rüyada olduğumu düşünmeden edemiyordum.

Eveet, şuan Amsterdam yolundaydık ve kafasını omzuma dayamış uyuyan Camila sayesinde sıkılmaktan sıkılmıştım.

Önümüzdeki koltukta oturan Angela'yı dürterek bana dönmesini sağladım. Görünüşe bakılırsa o, hatta uyumayan herkes sıkılmışa benziyordu.Zaten aksi düşünülemezdi şu ortamda.

Onunla 15 günlük mükemmel(!) seyahatimiz hakkında kısa bir sohbetten sonra Camila'yı dürte dürte uyandırdım. Uçak da birazdan iniş yapacaktı zaten.

Kendimi kırmızı içinde daima iyi hissederdim. Şimdi de çok iyi hissediyordum, her zamanki gibi.
Yüreğimdeki heyecan kasırgası dinmiyordu.

Özel topuklularımı da giydiğimde hazırdım. Ayna karşısında makyajla uğraşan arkadaşlarımın aksine bir ruj ve rimelle işi halletmiştim.

Ekibin kız kısmı olarak neredeyse hazırdık.

"Aklımı kaçıracağım. Hala yerel organizasyonlar dışında, hele de başka bir ülkede sahne alacağımıza inanamıyorum. Beni çimdikler misin, uyanmaya ihtiyacım var." diyerek sol kolumu Camila'ya uzattım.

Uzun ve bakımlı tırnaklarını adeta pençe gibi koluma geçirince her şeyin gerçek olduğu kanaatine vardım.

Baş dansçı olarak sağ taraftaki kulise gidip erkekleri kontrol etme görevini üstüme almıştım. Kapıyı tıklatıp seslendim.

"Beyleeer, hazır mısınız?"

Siyahlar içinde kapıya çıkan partnerim Chico ve bildiğim kadarıyla Louisa'nın partneri Alberto kapıyı açıp dışarı çıktılar.

"Beş dakika içinde hepimiz hazırlanmış oluruz. Siz ne durumdasınız?"

"Bir de kadınlar giyinirken oyalanır derler.. Vamooos vamoos amigos!"

Kapının ardındakilere yönelik son cümlem sonrasında üçümüz de kıkırdamıştık.

Angela, Louisa, Camila ve diğerleri de yavaş yavaş bizim kulisi boşaltıyorlardı.

Sahnenin arkasında uzanan koridorda organizasyon görevlisi kadın haricinde 14 kişiydik.

Kendimi bildim bileli dans ve sporla içiçeydim. Flamenko, bir İspanyol için ekmek ve su gibiydi, tabii benim için de..

Sıranın bize gelmesine bir gösteri kalmıştı. Amsterdam'ın en ünlü performans-sanat merkezinde sahne alacaktık. Anlayacağınız ünlü birilerini görmek işten bile değildi ve ben her zamanki rahatlığımın aksine kaskatı kesilmiştim.

"50 saniye içerisinde sıra size gelecek, hazır olun!"

Dibimizde olmasına rağmen çığıran 45'lerinde olduğunu varsaydığım görevli kadının sesiyse sakinleşmeme hiç yardımcı olmuyordu.

Son kez Camila'yla birbirimize şans dilemek adına sarılarak kalan süreyi de harcamıştık.

Topuklu ayakkabı sesleri arasında sahneye çıkarken Chico olmasa yeri boylamıştım. Partnerime minnet dolu bir gülümseme gönderip en öndeki yerimizi aldık.

Fonda çalan alışageldiğim müziğin ritmine ayak uydurup Chico'nun kolları arasında dansa başladım.

3 kere topuğunu yere vur, kollarını yumuşak hareketlerle yukarı kaldır ve etrafında dön.

Kan kırmızı eteğimin de ahenkle dans etmesine izin vererek kendi etrafımda döndüğümde, gözüm yerlerine sinmiş bizi hayranlıkla izleyen seyirciler arasından birine takıldı.

Yine saliselik bir göz göze geliş ve ardından gelen facia.

O'ndan alamadığım gözlerim sebebiyle ayağımı yanlış yere atmış, eteğimin 'Caaarrrrrt' sesi eşliğinde yırtılmasına ve panikle yan basarak topuğumun çıkmasına engel olamamıştım.

dolor y amor ✤ sergio ramosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin