Lucy Natsu'ya karşı hala mahçup hissediyordu. Evinde kira vermeden kalacak olması yetmiyormuş gibi bir de yatağına çöreklenmişti sonuçta.
Sarıldığı yastıktan kafasını kaldırırken güzel koktuğunu düşünmeden edememişti. Hoşuna giden bir durumdu bu ve onu gülümsetmişti.
Erken kalkıp bu genç adama kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçerken hala uyuyup uyumadığını kontrol etmek için bakındığında istemsizce gülümsemişti.
Natsu burnundan baloncuk çıkararak uyuyor ve saçma sapan mırıltılar çıkarıyordu. Lucy bunu bölmek istememişti.
Sessizce önce markete gidip bir şeyler aldı, sonra da eve dönüp kahvaltı hazırlamaya başladı.
İşi bittiğinde salona geçip bu ağır uykudaki insanı nasıl uyandırsam diye düşünmeye başlamıştı. Yüzü oldukça masum gelmişti bu güzel kadına.
O yüze yaklaşıp bir şey söylemek istedi ama aklına bir şey gelmedi. 'Günaydın, hayatım. Sofra hazır.' diyecek değildi ya.
Elini dağılmış saçlarına atmak istedi, dokunması oldukça eğlenceli görünüyordu, hem belki onları karıştırarak 'Kalk artık.' diyebilirdi.
Planı beğenip elini genç adamın saçlarına götürdüğünde onun burnundaki baloncuğun patlamasından sonra gözlerini açtığını fark etti.
Göz göze geldiklerinde oldukça utanmıştı Lucy. Elini hemen geri çekti ve Natsu'nun esneyerek koltuktan kalkmasını izledi.
Natsu ise gözlerini açar açmaz karşısında böyle bir güzellik gördüğü için ilk önce ölüp cennete falan gittiğini sandı ama sonra bu güzelliğin evinde yaşadığını hatırlayıp bunun yeryüzündeki cenneti olduğun karar verdi.
Esnedikten sonra "Dokunmak istiyorsan söylemen yeterliydi. Bir dahaki sefere sarılıp yatmaya ne dersin?" diye sorarken onunla biraz eğlenmişti Natsu.
Utanmasını gizleyemeye çalışan genç kadın "Seni uyandırmaya çalışıyordum, Bay Horultu." demişti.
"Ben horlamam. Mırıldanırım. Ha bir de uyurgezerim bir gece üzerine uzanmış halde beni bulursan şaşırma."
"Uyurgezer değil de sapık olmayasın sen."
"Ah, beni yakaladın. Bu taktikle seni bir süre kandırırım diye düşünüyordum."
Elini beline koyduktan sonra gülümsemişti Lucy. "Sadece kahvaltı hazır, demek istemiştim."
Natsu "Kahvaltı mı? O ne ya?" diye sorduğunda oldukça konuya uzak gözüküyordu.
"Sen kahvaltı etmez misin?"
"Vaktim olmaz ki? Hep son dakika uyanırım, bedenim kendiliğinden kurulu alarm gibi."
Saate bakıp "Şimdi olduğu gibi işte. Bir saat sonra dersim var anca yetişirim." dedikten sonra anında ayaklanıp odasına gitmişti.
O üstünü değiştirirken bu Lucy'i biraz hayal kırıklığına uğratmıştı. Birlikte kahvaltı edeceklerini düşünmüştü çünkü.
Natsu odadan çıktıktan sonra bir parfüm sıkmıştı. Şişe hala elindeydi ve tekrar sıkmak üzereydi ki Lucy bileğini tutup onu durdurmuştu.
Natsu'nun yastığa sinmiş kokusundaki hoşluğu düşünüp "Bununla kendi kokunun üstünü örtüyorsun, gerek yok." demişti
Sakin bir şekilde ona gülümsedikten sonraysa genç adamı şaşkın bir şekilde orda bırakıp mutfağa gitmişti.
Sofraya baktı ve yalnız başına tadının çıkmayacağını düşünüp toplamaya başladı. Oysaki bunun için erken kalkmıştı ve Lucy normalde erken kalkmaktan nefret ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşı (TAMAMLANDI)
Hayran KurguEv sahibi bekar birine ev vermediği için ortada kalma ihtimali olan Natsu'nun imdadına en yakın arkadaşının sevgilisi Juvia yetişmiştir. Lucy dönem ortasında evinden kovulduğu için kalacak bir yere ihtiyacı vardır ve Juvia'nın ona sunduğu bu teklifi...