Üç saatlik uykum yüzünden ayakta zor duruyordum. Bu yüzden Kyungsoo'dan bana yemek getirmesini rica ettim. Uykusuzluğumun sebebini başka şeylere bağlayan Kyungsoo, bana pis pis bakıyordu. Ne kadar açıklasam da, dün gece ona Chanyeol'un odasını sormam üstüne tuz biber olmuştu.
Kyungsoo, biraz beklememi söyleyip gitti.
Ben de o sırada Sehun'u aradım. İlk aramamda açmadı. İkinci arayışımda açmıştı. Garip ses tonum ile bağırdım. "Sehun!" Bu bizim aramızdaki selamlaşma gibi bir şeydi.
Aynı tonlama ile "Baekhyun!" diye bağırdı. Aynı anda kıkırdadık. Ben daha hal hatır sormadan Sehun konuşmaya başladı."Baek, şu an iş görüşmesindeyim. Zaten biraz önceki bağırışım yüzünden insanlar garip garip bakıyor. Bana şans dile."
Ben daha 'iyi şanslar' diyemeden telefonu kapattı.
'Gerizekalı Sehun, kaliteli şirketlere gitme. Yoksa iş bulamazsın. İyi şanslar.' yazarak mesaj yolladım. Bu sırada Kyungsoo gelmişti. Beraber güverteye çıktık. Kyungsoo çeketinin cebinden iki kola çıkardı. Açıp içmeye başladık. "Sevdiğimi nerden biliyorsun?" diye sordum."Dün iki tane içtin. Kolay bir tahmin."
Hmlarken içmeye devam ettim. Geminin burnuna geldiğimizde, Kyungsoo yukarıya göz gezdirdi. "Tam burada durduğunda, Chanyeol seni yukardan görebilir."Birlikte güldük. Kyungsoo limana çok yaklaştığımızı söyleyip gidene kadar sohbet ettik. Limana yanaşana kadar orda bekledim. Genç çocuklar, kalın halatları sağlam demirlere bağladı, daha sonra ise tahtadan bir merdiven uzattılar; iskeleye. Güvertedeki insanlar yavaştan dağılıyordu. Çoğu grup halindeydi.
Bende ise etraf tamamen boşalana kadar odama gidip kapımı kapattım. Yarım saat boyunca bekledim. Kimse kalmamıştır diye kapıyı açıp kafamı dışarı uzattım. Gayet sessizdi. Şimdi Chanyeol'u bulmam gerekiyordu.
Odasına gittim, kapı açıktı ama Chan orada değildi. Alt katlara baktım yine bulamadım. Oflaya puflaya dolanırken, aşağı inen başka bir merdiven gördüm. Bu merdiveni ilk defa görüyordum. Aşağı inmeye başladım. Chanyeol burda olmalıydı, sesler geliyordu. Kapıyı açıp içeri girdiğimde, onu gördüm. Çarka benzeyen büyük demirlerin arasında, uğraşıyordu.Ona doğru adımlarken seslendim. "Chanyeol!"
Başı şaşkınlıkla bana döndü. Kıkırdayarak ona doğru adımladım. Bol bir tulum giyiyordu. Tişörtü kısa olduğu için, kaslarını görebiliyordum. Terlemişti ayrıca üstü de pislenmişti.
"Sen neden burdasın?" derken bana gülümsüyordu. Sesindeki merak barizdi.
"Birlikte takılırız diye düşündüm. Gitmedim.""İyi yapmışsın. Biraz daha işim var. Odamda bekle beni."
Onaylayıp yanından ayrıldım. Hava çok sıcak olduğu için yanıyormuş gibi hissediyordum. Chanyeol'un odasına gittim. Çekinmeden onun yatağına gidip uzandım. Yüzümü serin çarşafa sürttüm. Onun deniz kokusu burnuma dolarken, huzurla kedi gibi mırıldandım. Uykusuz olduğum için hemen mayışmıştım. Sürekli uyku ile uyanıklık arasında gidip geliyordum. Geçen sürenin farkında değildim. Odadaki tıkırtıları duydum ancak gözlerimi açmadım.
Bir süre sonra, yanağıma değen sıcak dudaklarla biraz ayıldım. Alnıma su damladı. Yavaşça gözlerimi açıp ovaladım. Chanyeol ıslak saçlarıyla yüzüme eğilmiş, duruyordu. Duş almıştı. Belinde havlusu vardı. Chanyeol geri çekilirken, elimi ensesine atıp onu önledim. Diğer elimle yavaşça yanağını severken dudaklarımı büzdüm.
Uzanıp dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu. Bana yeterli değildi. Dudaklarını öpmeye başladım. Onu öpmek, denizi öpmek gibiydi.İki elimi ensesine yaslayıp, ağzını sertçe ağzıma bastırdım. Dengesini korumak için, ellerini başımın iki yanına yasladı. İnleyerek, kafamı yan yatırdım. Chanyeol üst dudağıma dişlerini geçirirken, ben onun alt dudağını yaladım. Islak öpüşmemiz, git gide içinden çıkılmaz bir hal alırken; Chanyeol tamamen yatağa çıkıp, üstümde konumlandı. Dudağını ısırarak çekip bıraktım. Sonra yeniden uzanıp kapalı dudaklarını yaladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKY On The SEA
FanfictionDenizin dalgaları, taşıp ulaştığı zaman gökyüzüne, dudaklarımız buluşacak gökyüzünün kırmızı çizgisinde. 7718