14~ BİR KIZILLIK YANSIMIŞ DUDAKLARIMIZA [M]

179 24 22
                                    

Karnımı demirliklere yasladım ve derin bir nefes çektim. Su bu gün oldukça sakindi. Bulutlar ise denize kadar inmişti ve sis kaplamıştı her yeri. Elimi uzatıp bir bulutu yakaladım. Parmaklarımın arasından sızdı ve denize düşüp kayboldu. Yoksa denizdeki köpükler, kaybolmuş bulutlar mıydı?

Parmak uçlarımda yükseldim. Belimi biraz daha eğip korkuluklardan aşağı doğru sarktım. Sol elim karnımın altında ezildi, diğeri ise aşağı doğru sarkıyor ve denize ulaşmaya çalışıyordu.

Kaptan Park Chanyeol, bu gün benim için açılmıştı. Okyanusa kadar. Sabah gözümü açtığımda, tatlı tatlı fısıldamıştı bana. "Gökyüzünün okyanusa kavuştuğu yerde, dudaklarımızı buluşturacağım. Gökyüzünün kırmızı çizgisinin altında." Ardından saçlarımı okşamıştı.

Gözlerimi kapattığımda bir şarkı mırıldanmaya başladım. Dalgalı sesim çalındı kulaklarıma. Diğer elimi de aşağı sarkıttım. Artık tepe taklak duruyordum. Birkaç damla yüzüme sıçradığında, dudaklarımı yaladım. Onun büyük eli, belimi okşayarak kaydı ve karnımı sardı. Sıcak avucu karnıma yaslandı. Başparmağı usulca orayı okşadı. Beni geriye çektiğinde, topuklarım yerle buluştu ve ona doğru kaydım. Diğer elini, yanımdan geçirerek korkuluklara yasladı. Kalçamı geriye atarak kasıklarına yasladım. Bunu farkında olmadan yapmıştım. Enseme değen dudaklarını hissettim. Karnımı okşayan eli biraz daha aşağı kaydığında, başparmağı kasıklarımı okşamaya başladı.

"Sence de tam zamanı değil mi?" dedi, sesi ensemi okşarken. Arkamı döndüm. Kalçamı demirlere yasladım. Kafasına siyah bir şapka takmıştı. Hiç beklemeden, dudaklarımı ona doğru uzattım ve kısık bakışlarla ona baktım. Dudakları gerildi. Gamzesi, gündüz ortaya çıkan bir yıldız gibiydi. Ardından sağ kalça yanağıma elini yasladı. Dudakları usulca bana yaklaşırken, ondan başka hiçbir şey düşünmedim.

Benim deniz adamım.

Alt dudağı iki dudağımın arasına yerleşirken, genizden gelen bir sesle kavradı üst dudağımı. Aynı açlıkla ona karşılık vermeye başladım. Bir elimi tişörtünün altından sokup karnına yasladım. Chanyeol, dilini ağzıma itti ve damağımı nazikçe okşadı. Dudaklarımı biraz daha ona bastırdığımda, kafasındaki şapka beni engelledi. Bu yüzden kafamı sağa doğru yatırdım ve onu kendime biraz daha çekmeye çalıştım.

Tırnaklarımı karnına sapladığımda, dudaklarımdan içeri bir inleme bıraktı. Diğer elim ensesine yaslıydı. Koltukaltlarımdan kaldırıp beni korkulukların üzerine oturttu. Karnına sapladığım tırnaklarımı daha derine ittim. Chanyeol dudaklarımı serbest bıraktı. Dudaklarımız birbirinden koparken, canım acıyormuş gibi hissettim, çünkü onlar birbirini tamamlıyordu. Gözlerimi yavaşça açtığımda onun koyu bakışlarıyla karşılaştım.

Tırnaklarımı sapladığım yerden çıkardığımda, aralık dudaklarından kısık bir inleme çıktı. Kızarmış dudakları parlıyordu. Bacaklarımı uzatıp Chanyeol'un karnının üzerine sardım. Bana bir adım yaklaşmak zorunda kaldı. Gözleri arkamda bir yerlerde dolaştı. Öylece bir süre etrafına bakındı. Ben de onu izledim. "Kızıllar esir almış dudaklarını ve süslemiş gökyüzünü," dedi içten bir sesle. Gülümseyerek dudaklarımı yaladım.

Yüzünü adım adım incelerken, favorilerindeki maviliği fark ettim. Kaşlarım hafifçe çatılırken ona odaklandım. Saçları mavi miydi? Elimi uzatıp kafasındaki şapkayı geriye attım. Şapkanın altında saklanmış olan saçları, bulduğu özgürlükle dalgalandı. Güneşin ışıkları saçlarına düşüyor, ışık ulaşmayan karanlık suları bile aydınlatıyordu.

Gördüğüm mavi saçlarla, gözlerim aydınlandı diyebilirim. Yaşadığım şaşkınlıkla bir süre hayran hayran ona baktım. Onun da gözleri bana dönmüştü, beni inceliyordu. Büyük bir gülümseme vardı yüzünde. Elimi atıp yumuşak tutamları avuçladım. Parmaklarımın arasında mükemmel görünüyordu. Okşamaya devam ederken sordum.

SKY On The SEAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin