12~ DALGA SESLERİYLE DANS EDEN DENİZ ADAM [M]

204 31 36
                                    

Chanyeol'un evine girerken, garip bir şekilde kendimi heyecanlı hissediyordum. Ona ait bir yer, onun evi. Kapıyı yavaşça açtı ve içeri girmem için kenara çekildi.

"Ben bir duş alacağım, malum kaslarım bayağı gerildi de." Kaşlarını ima ile kaldırdı.

"Ben ne yapayım, ya!" diye isyan ettim, içeri doğru yürümeye devam ederken. Kalçama sert bir şaplak attı. Sızı ile direk arkamı döndüm. "Oha, Chanyeol!" dedim elimle kalçamı ovalarken.

"Ne yapayım?" dedi umursamaz bir tavırla. "Dikkatimi çekiyor."
Tüm gün Chanyeol'un dikkatini çektiği kesindi, çünkü kalçamdan bahsedip duruyordu. Kalçamdaki sızı yavaşça dağıldı ve yok oldu. "Hemen geleceğim, sen takıl," diyerek yürümeye devam etti.
Arkasından, "Sen böyle değildin, çok açıldın," diye söylendim, yarım bir gülümseme ile. Tabii ki de bundan rahatsız olmuyordum.

Kapıdan girdiğinde, direk geniş bir oturmaya varıyordun. Duvarda olan kocaman televizyon ve mobilyalar dikkatimi çeken şeylerdi. Güzel bir evi vardı. Çoğunlukla bordo ve siyah renkler hakimdi. Fazla takılmadım, çünkü açlıktan ölüyordum. Bu gün yemek yememiştim. Biraz ilerleyince, mutfağı da bulmuştum. Mutfak gayet sadeydi, hatta tam ortada duran büyük, üstü cam olan yemek masasından başka bir ayrıntısı yoktu.
Dolabı açıp ne bulduysam dışarı çıkardım. Çıkardıklarımı tezgaha dizip hızlıca yedim.
Dolaptan bulduğum su şişesini kafama dikerken, sonunda enerjimi bulduğumu düşünüyordum. Su içmeye devam ederken, evin içinde dolaşmaya başladım. Yürüdükçe su sesi kulaklarıma ulaşıyordu. Yukarı doğru çıkan, kısa bir merdiven vardı. Su şişesini dudaklarımdan ayırdım ve merdivenden yukarı çıkmaya başladım. Merdivenin sonunda büyük bir kapı vardı. Kapıyı araladım ve içeri girdim.

Chanyeol burada olmalıydı, çünkü kulaklarımı okşuyordu, bedenine çarpan su sesleri. Deniz adamın bedeni, dalgaların eviymiş. Onun bedeni, dalgalarla şarkı söyler, dans edermiş.

Burası kocaman bir odaydı, ortada büyük bir yatak vardı. Bir kısım yerden tavana kadar uzanan camlarla kaplıydı. Aynı gemisindeki gibi, tavanın da bir kısmı camdı.
Ben denize aşık bir adamdım, o ise gökyüzüne. Birbirini tamamlayan iki kişi, birbirine renk veren...

Odası mükemmeldi. Odada olan tek kapıdan ise su sesi geliyordu. Yavaşça kapıya vardım. Kapıyı açıp, açmama konusunda yaşadığım tedirginlikle bekledim. Kulağımı kapıya dayadım ve gözlerimi usulca kapattım. Ardından melodiler ulaştı kulağıma. Onun bedeninden kayan her bir damla, ayrı bir notaydı sanki.
Sanki yanındaymışım gibi hissetmeye başladım. Elimi yavaşça kapı koluna yasladım. Tam indirecektim ki, su sesi kesildi. Hızla gözlerimi araladım ve elimi çektim. Arkamı döndüğümde elim savruldu ve tuttuğum su şişesi kapının pervazına çarpıp tok bir ses çıkardı. Şaşkınlıkla bıraktığım "hih," nidası ile  telaşlı adımlarla odadan ayrıldım.

Yeniden mutfağa girdiğimde, aklıma kahve yapmak geldi. Kısa bir arayıştan sonra kahveyi bulmuştum. Su ısıtıcısına su koyduktan sonra bardaklara kahveyi döktüm. Kaynayan suyu yavaşça bardağa dökerken, onun adım seslerini işittim.

"Ne yapıyorsun?"

Sesini duyduğum halde, arkamı dönmedem, "Kahve yapıyorum," dedim. Sesim kısıktı. Arkama yaklaştı. Ben su ısıtıcısını bırakırken, o kasıklarını kalçama yasladı. Elleri usulca sardı belimi. Ellerimi, karnımın üzerinde bağlanan ellerinin üzerine yasladım.

"Beni mi dikizliyordun?" Sesinden eğlendiği net anlaşılıyordu. Nefesi saçlarımı okşarken, gözlerimi kapatmak istiyordum. Ancak bu isteğe karşı çıkarak, ellerimi ondan uzaklaştırdım ve geri çekilmeye çalıştım. Buna izin vermedi. Beni daha sıkı sararken konuştu. "Dikizlemek yerine, yanıma gelmeliydim. Duş aldım ancak durumum hala iyi değil." Kaçlarının baskını arttırdığında, sertleşmiş penisini net olarak hissettim. "Dikizlemedim, kapıyı bile açmamıştım," dedim titreyen sesimle. Bu pozisyonda olmak, onu zorladığı gibi beni de zorluyordu.

SKY On The SEAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin