Üşüyerek uyandığımda hala küvetin içerisinde uyumakta olduğumu görerek şaşırdım. Saatime baktığımda neredeyse akşam olduğunu fark ederek hayret ettim. Günlerdir süren uykusuzluktan sonra banyoda üç-dört saat kadar deliksiz uyumuştum.
Hızla ayağa kalkıp küvetin tıpasını çıkardıktan sonra suyu yukarıdan gelecek şekilde ayarlayıp açtım. Buz tutan bedenimi sıcak suyla ısıttıktan sonra saçlarımı ve vücudumu yıkayıp banyodan çıktım. Üzerimi hızla giyinip saçlarımı kurutma aşamasına geçtiğim sırada odamın kapısının tıklatılması üzerine
"Efendim?" diye seslendim.
Bir yardımcı kapıyı açarak
"Efendim, sizleri yemeğe bekliyorlar." dedi.
"Tamam. Saçımı kurutup beş dakikaya geliyorum." dedim.
Kadın odadan çıktıktan sonra saçlarımı elimden geldiğince hızlı bir biçimde kurutup son bir kez daha taradıktan sonra aynada kendime gönülsüz bir bakış attım.
Ten rengim neredeyse beyaza yakın olmasına rağmen simsiyah saçlarım vardı. Bu yüzden saçımı doğru düzgün şekillendirmediğim her seferinde bu açıkça belli oluyordu. Neyse ki tonu ortama göre değişen mavi renkli gözlerimin altındaki mor halkalar kısa ancak deliksiz uykumun ardından yok olmuşlardı.
Uzun siyah saçlarıma bir kez daha alıcı gözle baktıktan sonra uğraşamayacağıma kanaat getirerek odamdan çıktım. Anlaşılan yarın, okulun ilk gününde, saçlarımı toplayarak okula gidecektim.
Ben masaya oturduğumda herkes çoktan ana yemeğe geçmişti bile. Ben de masaya oturup konuşulan konulara dikkat etmeyerek yemeğimi yemeye başladım. Sessizlik içerisinde yemeğimi yedikten sonra tekrar odama döndüm ve eşyalarımı boşaltmaya başladım.
Her yemekten sonra ortalığı toplamamak itiraf etmeliyim ki benim için hoş bir değişiklik olmuştu.
Saatler süren uğraştan sonra gece yarısını biraz geçe tüm eşyalarımı yerleştirmeyi başarmıştım. Eşyalarımı dolaplara yerleştirirken fark ettiğim üzere bir sürü yeni kıyafetim de vardı. Ancak bunları giyecek kadar yoğun bir sosyal yaşantım olup olmayacağını bilmiyordum. Nitekim İngiltere'de hala okula üniforma ile gidildiği için ve gün içerisinde de başka herhangi bir yere gitme planım olmadığı için muhtemelen bu kıyafetlerin bir çoğu en azından uzun bir süre için giyilme fırsatı bulamayacaklardı.
İşimi bitirdiğimde pijamalarımı giyip yatağıma girsem de uyuyamayacağımı çok iyi biliyordum. Üzerimde olan o huzursuzluk geri dönmüştü. Sıkıntıyla bir tarafımdan diğer tarafıma dönerken ne zaman tekrar düzenli uyuyabileceğimi merak eder olmuştum. Bundan sonra günlerce uyuyamayıp sonra yorgunlukla birkaç saat sızdıktan sonra tekrar aynı döngüye girebileceğimi düşünmek bile ruhumun daralmasına neden olurken yataktan kalktım.
Bu uyuyamadığım zamanı daha faydalı değerlendirebilir ve Vance ile aramı eskisine daha hızlı döndürebilirdim.
Işıkları açıp odamın uzun bir videosunu çekmeye koyuldum. Alçak bir ses tonuyla her şeyi gösterdikten sonra en havalı olduğunu düşündüğüm şeyi, yani duvar taşlarımda rasgele seçilmiş taşların üzerine boyanmış resimleri uzun uzun gösterdim ve sonunda videoyu Vance'a attım.
Sonrasında Vance'tan gelebilecek herhangi bir cevabı görmekten korkarak telefonumu yatağımın üzerine atarak terliklerimi giyip odamdan çıktım ve mutfağa doğru yöneldim.
Geçen bunlarca yılda buranın mutfağına ya bir ya da iki kez ancak girmiştim. Kendimi bildim bileli her zaman bir şeyler isteyebileceğim kişiler etrafta olduğundan mutfağa gitmeye hiç ihtiyaç duymamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elmas
Fantasy//KİTAP YENİLENME AŞAMASINDADIR. BÖLÜMLERİN YENİLENME DURUMLARINA GÖRE KURGUDA BAZI GEÇİCİ MANTIKSIZLIKLAR OLABİLİR// Yıl 2064 ve dünya 3. Dünya Savaşı'na doğru sürükleniyor. Bütün ülkeler silahlanırken Alexis Black ülkesini ve bir çok ülkeyi kurtar...