10. Bölüm

4.6K 505 10
                                    

Gözlerimi içeri giren Vance'dan alamıyordum. Yüzü yara içindeydi ve belliki ayakta duracak gücü bile yoktu. Vance'ı görünce ona doğru koştum ama Vance ve onu taşıyan iki adamın arkasından gelen korumlar benimle Vance'ın arasına girerek ona ulaşmamı engellediler.

"Bayan Black, bence önce karşılıklı şartlarımızı sunmalıyız ne dersiniz?" dedi Başkan. Arkamı dönerek Başkan'ın gözlerinin içine baktım. Başkan gözlerimi görünce istemsiz olarak bir adım geriledi. Şu an o kadar sinirliydim ki güçlerimi kullanıp burayı yerle bir etmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu yüzden muhtemelen gözlerim şu an parlıyor ve sürekli renk değiştiriyordu. Masa da oturan tanımadığım adam

"Aman Tanrım" demişti. Onu duymazdan gelerek

"Konuşulacak bir şart göremiyorum. Vance'ı bana vereceksiniz ve ikimiz güven içinde buradan gideceğiz. Ve bundan sonra ne bana ne de sevdiğim her hangi birine dokunmayacaksınız!" dedim. Başkan kendini çabuk toparlayarak

"Hiç sanmıyorum Bayan Black. Unutmayın bundan yıllar önce bile devletimiz sizin türünüzden 10 kişiyle aynı anda uğraştı. Hazırlıksız olduğumuzu mu sanıyorsunuz? Ya da sizden başka hiç bir bükücüyü tanımadığımızı mı sanıyorsunuz. Gerçi bundan iki ay önce hiç bir bükücünün nerede olduklarını veya kim olduklarını bilmiyorduk ancak şansımıza sizi bulduk. Ve her gün okula gittiğiniz o dört kızında sizin gibi olduğuna eminiz. Şu an Washington uçağında olan dört kız hani." dedi. Bu habere şaşırmamıştım bu güne kadar David Amerika'nın benden haberdar olduğunu ve benim üzerimden de kızlara ulaşmış olabileceğini tahmin etmişti. Ancak elbette tahmin etmekle bilmek arasında dağlar kadar fark vardı ve özellikle Vance'a ulaşmaları beni gerçekten şaşırtmıştı.

"Bu durumda daha çok korkmanız gerekmiyor mu Sayın Başkan. Kısa bir süre sonra benimle beraber arkadaşlarımda burada olacaklar. Bu durumda bizim karşımızda otuz saniye bile dayanamazsınız." dedim. Bir yandan da başkanın duygularını incelemeye başlamıştım. Az da olsa korkuyordu ama aynı zamanda kendisinden emindi. Ancak şu an en baskın duygusu öfkeydi.

"Bayan Black şu an arkadaşlarınızın hangi uçakta olduğunu, hangi koltukta oturduklarını, kaç kilometre hızla gittiklerini, kısacası her şeyi biliyoruz. Yani bizi tehdit ederken iki kez düşünmenizi öneririm. Yoksa ufak bir kaza sonucu uçak düşebilir öyle değil mi?" dedi Başkan. Histerik bir kahkaha attığımda başkan şaşkınlıkla bana baktı

"Beni uçağı düşürmekle mi tehdit ediyorsunuz? Elinizden geleni ardınıza koymayın. Uçak düşerse onların burnunun bile kanamayacağından %100 eminim. Yani lütfen, hadi uçağı düşürün" dedim. Başkan şaşkınlıkla bana bakmaya devam ediyordu. Tam o sırada Vance

"Alexis?" dedi. Gerçi sesi çok kısık çıkmıştı ama onu duymuştum. Başımı hızla onun olduğu tarafa çevirdim. Onu bir sandalyeye oturtmuşlardı ve şiş gözlerinden birini zar zor açmış bana bakıyordu.

"Eh arkadaşınızı sizin ruhunuz bile duymadan bu hale getirebildiğimize göre bizde sandığınız kadar güçsüz değiliz. Gerçi arkadaşınızın hiç bir şeyden haberinin olmayışı beni hayal kırıklığına uğratmadı desem yalan olur. Evet Bayan Black. Şu an ailenizin nerede olduğunu biliyor musunuz? Her ne kadar sizin nerede yaşadığınızı henüz bulamamış olsak da ailenizin nerede yaşadığından oldukça eminiz. Ve onların bir şeyler bildiğinden de eminiz. Yani eğer ailenizin can sağlını düşünüyor ve şunu da kurtarmak istiyorsanız bence artık bizimle anlaşmanın zamanı geldi. Aileyi korumanın ne kadar önemli olduğunu arkadaşınız Raquel' sorarsanız daha sağlıklı bir cevap alabilirsiniz. Çünkü o zamanında bizim tehditlerimizi görmezden gelerek ailesinin ölümüne neden oldu. Gerçi sonradan onun izini kaybetmemiz bizim için büyük bir başarısızlık oldu ama şu an o da sizin gibi elimizde sayılır öyle değil mi? Bu kazanamayacağınız bir savaş olacak" dedi. Vance'dan bu kadar basit söz etmesi, onun canını hiç umursamdan yakmış olması ve her şeyden önce beni ailemle tehdit etmesi beni deliye çevirmişti. Hızla başkana doğru koştum ve göz açıp kapayıncaya kadar onun boğazına yapıştım. Arkamda ki korumaların silahlarına davrandıklarını hissetmiştim ama beni ıskalama ve Başkan'ı vurma ihtimallerine karşılık ateş etmeye cesaret edemeyeceklerinden emindim. Sinirden zar zor tuttuğum güçlerimi serbest bıraktım. Oda da rüzgalar esmeye başladığın da odadaki herkesten korku yükselmeye başlamıştı.

ElmasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin