8. Bölüm

5K 544 12
                                    

-Camilla'nın ağzından-

"Komada" Doktorun sözleri üzerine hayatım boyunca düştüğüm en büyük umutsuzluğa düştüm.

"Ne zamana çıkar?" diye sordu Gregory soğuk bir ifadeyle. Aslında komadan ne zaman çıkacağının belli olmadığını o da odadaki herkes gibi biliyordu. Ancak şu an gerçekleri reddederek uzaklaştırmaya çalışıyordu.

"Bunu bilemeyiz. Belki bir dakika sonra belki de 50 yıl sonra. Koma söz konusu olduğunda yapabileceğimiz hiç bir şey yok. Hayati fonksiyonlarını her an ölçmek için onu hastane bölümüne götürüp makinalara bağlamalıyız." dedi. Gregory bunları duymak istemediğini belli edercesine başını başka yöne çevirdi. Doktorlar sedye getirip Alexis'i götürecekleri sırada onları durdurdum

"Birkaç saat sonra onu biz getiririz." dedim. Doktor itiraz edecek gibi olsa da söyleyen ben, yani bir bükücü, olduğu için itiraz etmeden odadan çıktı. Diğer doktorlarda onu izledi. Doktorlar çıkar çıkmaz odaya David girdi. Daha sonra doktorların odadan çıktığını fark edip onların peşinden gitti

"Onu sen mi çağırdın?" diye sordum Gregory'e. Başını onaylarcasına salladı. Anlaşılan buraya gelirken yolda onu aramıştı. Eh Bostan'dan Londra artık uçakla birkaç dakika sürdüğünden şu an burada olması çok da süpriz değildi. Yaklaşık bir dakika sonra David yeniden içeri girdi ve ilk sözü

"Anlat" oldu. Gregory'e bakarak söylediği için Gregory bütün olayları anlattı. Bende eksik kalan yerleri doldurdum. Anlatmayı bitirdiğimizde içeri dört kişi girdi. 40 larının başında gibi durran bir kadın koşarak Alexis'e sarıldı. Sanırm onun annesiydi. Kadın hıçkırarak ağlarken eşi, elini kadının omzuna koyarak ona destek olmaya çalışıyordu ama o da ağlıyordu. Alexis'in büyükbabası olduğunu tahmin ettiğim kişi David'den bilgi alıyordu. Büyükanneside onunla beraber David'i dinliyordu. David olanları anlattıktan ve büyükanne dışında herkes bolca ağladıktan sonra içeri Raquel, Melanie ve Hannah girdi. Hepsininde nefes nefese olmasına bakılırsa bayağı bir koşmuşlardı. Onları görünce ben, Gregory ve David oturduğumuz yerlerden ayağa fırladık. David Raquel'in üzerine yürüyerek

"Sen nasıl böyle bir şey yapabildin? Uzun zamandır burdasın ve en önemli şeyin kendini tüketmemek olduğunun farkında değilmisin? " dedi. O sırada Gregory çekinerek elini David'in omzuna koydu. Sonra konuşun der gibi. David duraksasa da Alexis'in büyükannesi ayağa kalkarak Raquel'in karşısına dikildi ve

"Sen nasıl bir insansın? Nasıl bir insan böyle bir şey yapabilir?" dedi. Kadın oldukça sakin bir ses tonuyla konuşmuştu. Ama bu ses tonu yaklaşan fırtınanın habercisiydi. Nitekim

"SEN ONUN CANINI NE KADAR ACITTINDA HİÇ KULLANMADIĞI GÜÇLERİNİ KULLANARAK KENDİNİ TÜKETTİ!!!!" diye bağırdı ve ağlamaya başladı. Hannah, kadını sakinleştirmeye çalışıyordu ancak kadın sakinleşecek gibi değildi. Raquel'e baktığımda yüzünden damlayan yaşlarla beraber sonsuz bir pişmalık gördüm. Daha önce hiç Raquel'i ağlarken görmediğim için bu görüntü beni derinden sastı. Raquel'in yanına gidip onun koluna dokundum. Daha önceden de onunla çok yakın olmadığımızdan şaşırmıştı. Odadaki herkesin çok üzgün ve bitkin durduğunu fark edince liderliği yeniden elime aldım. Ağlayarak Alexis'i uyandıramazdık.

"Hannah, Melanie, Raquel buraya gelin. Hannah sen benim yanımda dur. Raquel ve Melanie sizde yatağın karşısına geçin" dedim ve dördümüz yatağın iki yanına geçtik. Odadaki herkes dikkatle bizi izliyordu. Bende ne yaptığımdan emin olmasamda içgüdülerimle hareket etmeye karar vermiştim.

"Gregory o kutuyla vedalaş ve içindeki elmasları bana ver lütfen" dedim geldiğinden beri ufak kutuyu elinden bırakmayan Gregory'e. Gregory şaşkınca bana baktıktan sonra kutuyu getirip verdi. İçindeki elmas takıların her birini Alexis'e taktım. Eğer uyanık olsa üzerinde onlarca takıyla komik durabilirdi ancak şu an hiçbirimiz gülemiyorduk. Derin bir nefes alıp

ElmasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin