Sen hiç Mavi gördün mü?

63 10 4
                                    

Bu savaşı hiç bi zaman kazanamıycaz...  Çünkü ortada hiç bi zaman savaş olmıycak. Kendime bile itiraf edemediklerimide yanıma alıp bavuluma koyucam ve geldiğim gibi gidicem... Ama bu sefer farklı işte bu gidiş bu veda canımı acıtıcak.Hiç bi zaman maviliklere ulaşamıycaz belki ilk defa mavinin rengini bu kadar merak etmişken mavilerden hiç olmadığım kadar uzaklaşıcam...

Gözümden süzülen bir damla yaşı silip arkası dönük barana baktım.O oydu işte bana benim karım derken gözlerindeki sevgiyi gördüğüm adamdı değil mi?
peki korku gözlerindeki korku neyin nesiydi? Ben ordayken uzaklaşmışım gibi bakması nedendi?

Canım neden bu kadar acıyordu bu gece. Duvardaki kitaplığa baktım. Kitaplıkta duran takvim bana haykırıyordu, çok az zamanın kaldı diye haykırıyordu.  Kalkıp takvime uzandım. Ne garip deme zaman. Elimizden kayıp gidiyor ve biz hiç bişey yapamıyoruz. Bu sefer dursa ya ne olur bu sefer dursa zaman. Ve ben hep bu adamın yanında kalsam.
Yine korksam söyleyemesem  kendime itiraf edemediklerimle yalnızca ben bu adama bakıp kalsam.
Yine o üzse beni kabulüm ama tek bişey istiyorum o zeytin siyahı gözlerde bana ne kadar nefrette olsa uzaklaşmıyım ondan.

Gözümden dökülen yaşları silip üstü açılan hakanın üstünü örttüm. Bir buse kondurdum başına. Sonra baranın yanına gittim. Yere oturdum ve seyre daldım bu adamı. Yüzündeki sinirlenince çıkan damarları kirpiklerini saçlarını ve hep nefret cümleleri duyduğum o dudakları seyre daldım. Belki bu bile benim hakkım değildi. Ellerim titredi birden o simsiyah saçlara dokunmak istedim ellerim titreye titreye . Sanki dokunsam yancakmışım gibi sanki dokunsam benden geriye bir kül kalıcakmış gibi. Sanki dokunsam asla onsuz nefes alamıycakmışım gibi. Ellerim titresede gitti o saçlarına  gözümden dökülen yaşlar eşliğinde ben yine her zaman oynadığım oyunda buldum kendimi.

-Baran üstün açık kalmış neden böyle yapıyorsun

-...

-Biliyorum evet ben hep senin yanında olucam merak etme üstünü hep ben örtücem

-Hayır baran ben seni hiç bırak...

Devam edemedim oyuna o uyurken ben duymak istediklerimi duyamadım ağlayarak bitirdim oyunu.Sonra sesim titreye titreye devam ettim

-O tıpkı  tüm karanlığın içindeki mavilik gibi.Ben mavi gördüm  hayatımda ilk defa mavi gördüm. Belki ondan canım bu kadar acıyor. Tüm siyah bulutların ardından ilk defa maviyi gördüm. Ama çok uzak o  bana çok uzak  ve o maviliğe hiç bi zaman ulaşamamak canımı acıtıyor. Zaten hiç bi zaman bunları söyleyemem yada  hiç bi zaman ona söyliyemiycem bunları

Ağlamalarım giderek hıçkırığa dönüşünce ağzımı kapatıp odadan çıktım.  O uyurken bile  baran ben bunları sana söyliyorum diyemiyorum.Nefes alamıyordum. Salona inip sessizce ağlamaya başladım. Tam gözlerimi kapatmışken bu tanıdık sesle açtım gözlerimi

-Eğer bi omuza ihtiyacın varsa...

Gözyaşlarımı silip tebessüm ettim  karşımdaki Fatihe.

-Ne oldu kızıl kafa

Susmak istedim. Konuşunca içimde saklamaya çalıştıklarımı kelimeye dökünce daha çok canım acıyordu bu yüzden susmak istedim.
Tekrardan fatih konuşmam için ısrar etti. Sesim titreyerek ve yorgun biçimde konuşmaya başladım

-Fatih sen hiç mavi gördünmü

Fatih biraz düşünmüş gibi yapıp üzerindeki tşörtü gösterdi

-Hazan benim tşörtüm mavi renk yoksa aaa sen görmüyomusun

-Fatihhh... lütfen
 
Fatih derin bi nefes alıp konuşmaya başladı

BENİMLE KAL...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin