16

1.5K 115 25
                                    

(Beth'in ismini 'alison' diye değiştirdim.)

3. Kişinin ağzından...

Finn gözlerini araladı. Başı'nın ağrısıyla yüzünü buruşturdu ve elini anlına koydu. Yan tarafına baktığında karşınında lia'yı gördü. Birden şaşırarak yatakta zıpladı.

Olanları idrak edememişti. Nerde olduğunu ve burasının da hangi ev olduğunu anlamamıştı.

Üstüne baktığında giysileri'nin olmadığını fark etti.
Fesatlaşmamaya çalıştı ve yataktan kalktı. Yatağın köşesine oturdu, kafasını arkaya çevirip lia'ya baktı.

O uyanmadan yanda duran gömleğini ve pantolon'unu giydi.

Kapıyı yavaşca açıp dışarı çıktığında, uzun bir koridorla karşılaştı.

Merakına yenik düşüp yanda duran oda'nın kapısını açacakken birden bire üstüne açıldı ve karşısında bornozlu olan alison ile karşılaştı, elinde tuttuğu havluyla saçlarını kuruluyordu.

Finn'de panikleyip eliyle gözlerini kapattı.

"Çok özür dilerim. Orada olduğunu bilmiyordum!"

Alison da bu duruma gülerek karşılık verdi.

"Ya tamam yok bir şey. Gören de başka bir şey gördü sanacak, yani gözlerini açabilirsin. Bu arada günaydın"

"P- peki. Sana da günaydın"

"Bende duşa girmiştim gördüğün gibi. Lia hala uyanmadı mı?"

"Hayır hala uyuyordu. Ben onu uyandırırım sonra gideriz"

"Yok gitmeyin. Birlikte kahvaltı yapalım. Sen onu uyandır, bende Üstümü giyerim"
Dedi ve arkasını dönüp kendi odasına doğru yürümeye başladı.

Finn ise derin bir nefes aldı.
Kendi odasına girdiğinde lia'nın uyanmış olduğunu gördü.

"Günaydın finn"

"Günaydın. Hazırlanınca aşağı in. Alison, bizi kahvaltıya davet etti"

"Tamam"

Finn, dışarıya çıkıp tuvalete gitti.
O arada lia üstünü başını düzeltti.

Odadan çıktığın da aşağı indi. Finn çoktan aşağıya inip masaya oturmuştu. Kahvaltıda hazırlanmıştı.

Masaya geçip oturunca etrafı sessizlik kapladı. Bu sesizliğide alison bozdu.

"İyi uyudunuz mu bari?"

"Yani evet"

"Dünde çok eğlendik. Bir daha kine az içelim... Finn?"

Yerinden zıplayarak alison a baktı.

"Öyle değil mi finnie?"

"E- evet öyle"

Lia, bu sözlere bozulmuştu çünkü lia'dan başka kimse finne lakap takmazdı. Tabi ki suratında ki mimiklere hakim oldu.

"Neyse artık biz kalkalım"

"Ya biraz daha oturun"

"Gerçekten olmaz. Biz daha fazla sana yük olmak istemiyoruz"

"İyi gidin o zaman"

"Ya kırılmadın dimi?"

"Yok canım niye kırılayım. Hadi gidin"

"Peki. Hadi finn gidelim"

"Tamam geliyorum"

Lia'dan

İkimizde hazırlandığımızda. Evden çıkmıştık. Şuan yolda yürüyorduk. Sanki birbirimizi görmezden geliyorduk. Fakat ben artık bundan sıkılmıştım.

Daha önce bana gülümseyerek elini omzuma atan çocuğa ne olmuştu böyle?

Hepsi o olaylar dan sonra oldu. Artık bunu finn ile konuşma zamanı gelmişti.

"Finn, sana bir şey söyleyeceğim"

"Efendim?"

"Tamam ama sakin bir yerde durup konuşalım"

Dediğimde yerinde durdu ve bana döndü

"Ne oldu?"

"Bana neden böyle davrandığını biliyorum ve artık bunun sona ermesini istiyorum"

"Neyin?"

"Sen biliyorsun. Artık eskisi gibi olmak istiyorum. O olay yaşandığından beri ikimi-"

"Bak bana uyar. O hiç yaşanmamış gibi davranırız olur biter"

"Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun? Gerçekten... Bir şey hissetmiyor musun?"

"Ne yapmamı bekliyorsun? Bi öpüştük diye birlikte mi olalım? Cevabı çok merak ediyorsan sana karşı bir şey hissetmiyorum."

Bu söylediklerine kalbim inanmıyordu. Gerçektende bir şey hissetmiyor muydu? Bana karşı bir şeyler.
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Finn de bunu fark etmiş olacak ki afalladı.

"B- ben öyle demek istemedi-"

"Tamam. Anladım. Sen eve git, ben sonra gelicem"

"Hey, nereye gidiyosun?"

"Hiç bir yere. Sen git" dedim ve arkamı dönüp hızlı adımlarla bilmediğim sokaklara girdim.

O akşam aklıma geldi, o gün ki gibi ağlayarak koşuyordum.

Tek bir fark vardı,
finni istemiyordum. Artık istemiyordum...

I'm not Normal /F. W.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin