Bölüm Bir: İşsiz

5.7K 225 65
                                    

Ellerinde staj belgeleri hastane hastane dolaşmaktan yorgun düşmüştü. Dönem başından beri aynı tempoyu yapmasına ve yüksek ortalamasına rağmen henüz hiçbir hastaneden stajer doktorluk için geri dönüş alamamıştı. Çünkü yüksek mevkiilerde bir amcası, dayısı yoktu. Gerçi yüksek mevkiilerde olmayan bir amcası ve dayısı olduğuna da emin değildi.

Annesi huysuz ve uyumsuz bir kadın olduğu için ailesinden hiçkimseyle görüşmüyordu. Babası 12 sene önce vefat etmişti onun akrabalarından da haberi yoktu. Her an tanımadığı bir akrabanın çıkıp onu annesi ve şerefsiz Osman'ın evinden kurtarmasını hayal ederek geçirmişti yıllarını.

Artık tanınmayan akrabaların onu kurtarmasına ihtiyacı yoktu. Artık o iyi bir işi ve güzel bir yuvası olan bir kadın olacaktı. Sene sonunda çocukluk aşkı Akın ile evlenmeyi planlıyorlardı. Babası vefat ettikten sonra annesiyle taşındığı mahallede tanışmışlardı Akınla. O zamandan bu yana da hiç ayrılmamışlardı. Akın da onun o evde yaşamasına katlanamıyordu. Ama ikisi için de işler o kadar kolay değildi. Okul arkadaşları gibi zengin değillerdi, arkalarında onlara destek çıkacak kimseleri yoktu. Akın tıp fakültesinden mezun olalı 2 sene olmuştu. 2 sene boyunca Eftelya gibi dolaşmadığı hastane kalmamıştı, hiçbirinden dönüş alamamışken bu sene istanbulun en iyi hastanelerinden birinde doktor olarak işe girmeyi başarmıştı. Eftelya onunla gurur duyuyordu.
(Medya Akın)

Eftelya'nın stajı tamamlayıp mezun olmak için son 3 ayı kalmıştı, yoksa okulu uzayacaktı, ki bu da en son istediği şeydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eftelya'nın stajı tamamlayıp mezun olmak için son 3 ayı kalmıştı, yoksa okulu uzayacaktı, ki bu da en son istediği şeydi. Osman'a bir süre daha katlanmak zorunda kalacaktı ve daha da kötüsü bursu artık devreden çıkacaktı. O kadar yüklü miktarda parayı da kendini satsa bulamayacağı için zaten mezun olamayacaktı. Yani bu son 3 ay gerçekten bir şeyleri yoluna koymak için sondu.

Koç üniversitesinde %100 burslu okuyan sayılı insanlardan biriydi. Okul zamanlarında burslu olduğu için patlak ayakkabılar giydiği için çok ezilmişti. Ayakkabıları patlaktı ama kıyafetleri her zaman düzgün ve temizdi. Pazardan aldığı ucuz kumaşlarla kendine kıyafetler dikerdi. Onun giydiği etekten, elbiseden bulabilmek için mağaza mağaza dolaşan kızlar olduğunu biliyordu. Annesiyle de ancak ondan kendisine bir şeyler dikmesini istediğinde yakınlaşırlardı. Annesi böyle zamanlarda kedi gibi olurdu. Eftelya onun o zamanki istediği şeyi diktikten sonra tekrar aslan haline dönerdi. İşler buyurur, kızcağızı aç bırakırdı.

Bu çileye karşılık en azından başarılı bir öğrenci olmak ve burslu olmak iş görüşmelerinde işine yarar diye düşünmüştü ama yanılmıştı. Tanıdığı herkes bir yerlerde staj bulmuş, hatta çok iyi yerlerde, çoktan çalışmaya başlamıştı bile. Sınavları zar zor geçen en yakın arkadaşı Neşe bile Akın'ın çalıştığı hastanede staja başlamıştı. Neşe için seviniyordu ama yine de kendine kabul ettiremediği çok şey vardı. Hayatta bir yerlere gelebilmek için başarılı ve çalışkan olmak yetmiyordu.

Neşe'nin babası bir iş adamıydı belki o hastanenin sahibi bile olabilirdi. Eftelya hiç bilmiyordu. Neşeyle hiç para meselelerinden konuşmazlardı. Sadece birlikte çok eğlenirler ve hoş vakit geçirirlerdi. Ne zaman dışarı çıksalar Eftelya'nın tüm itirazlarına rağmen her şeyi Neşe karşılardı. Ona lüks yerlerde yemek ısmarlar, doğum günlerinde pahalı hediyeler alırdı. Bu yüzdendir ki Eftelya ona karşı hep bir parça mahçuptu. Onun Neşe'ye verebileceği tek şey sımsıcak bir dostluktu. Belki de Neşe'nin bu hayatta sahip olduğu ve olabileceği en değerli şey bu dostluktu ama onun pek de haberi yoktu..
              (Medya Neşe)

Eftelya bugünlük bu kadar çabanın yeterli olduğunu düşünüp mahallenin yolunu tuttu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eftelya bugünlük bu kadar çabanın yeterli olduğunu düşünüp mahallenin yolunu tuttu. Eve ne kadar geç girebilirse o kadar iyiydi ama Osman'ın sinirli halini de hiç çekmek istemiyordu. Eve geç gelmesine çok kızardı.

Maslak trafiğinden Gültepedeki mahallesine gitmesi uzun sürmüştü. Otobüsteyken Akın'ı birkaç defa aramıştı ama telefonu kapalıydı.

Otobüsten indiğinde yüzüne çarpan ağır çöp kokusuyla burnunu kırıştırdı. Hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladı. Kimseyle karşılaşıp samimiyetsiz muhabbetlere girmek istemiyordu.

3 katlı boyası kalkmış kırmızı binanın önüne geldiğinde hiç düşünmeden giriş kattaki evine girdi. Kapıdaki boş şişeleri görünce Osmanın yine içmiş olduğunu anlaması zor olmadı. Kendi diktiği mor paltosunu çıkartıp askıya astı. Ayakkabılarını kapının önünde bırakarak içeri girdi.

Osman kapı açılma sesini duymuş olacak ki içeriden seslendi.
"Sanem sen misin?" Eftelya'nın annesinden söz ediyordu. Böyle sorduğuna göre kadın evde olmamalıydı. Eftelya ürperdi. Osmanla evde yalnız kaldığında hiç hoş anıları olmamıştı. Genelde sarhoş olur ne dediğini bilmezdi. Sözleriyle onu taciz ederdi. Gerçek anlamda taciz etmeye çalıştığı bile çok kere olmuştu. Adam tam bir sapıktı.

Eftelya hiç sesini çıkarmadan odasına geçti. Cevap verme gereği duymamıştı çünkü başına iş almak istemiyordu. Sadece yatıp dinlenmek ve yarınki staj arama temposuna hazır olmak istiyordu.

Daha odasının kapısını kapatır kapatmaz Osman peşinden odaya girdi. Üstünde beyaz atleti ve siyah kumaş pantolonu vardı. Osman sarı-beyaz saçları, sapsarı çürük dişleri, sarı teniyle uzun, ince ve çok çirkin bir adamdı. Annesi'nin onda ne bulduğunu, nasıl delicesine aşık olduğunu hiç anlamazdı.

"Nerede kaldın kız sen?" Diye adeta kükredi Osman.

Eftelya yatağına oturdu. "İşim vardı" yüzüne bakmadan cevapladı.

Osman'ın sarı teni alev almıştı. "Ben senin işinin ne olduğunu biliyorum." Osman bağırırken Eftelya'ya yaklaşıyordu. "Yine o kıl kuyruğun altına yattın dimi? Orospusun kızım sen! Anan gibi orospu!"

Yüzünün dibine kadar girmiş adamın gözlerinden ateş fışkırıyordu. Sözünü bitirir bitirmez Eftelya Osman'a tokadı yapıştırdı. Sarhoşluğun verdiği dengesizlikle Osman ani tokatla sendeledi. Şimdi en az Osman kadar sinirli olan Eftelya sendelemesini fırsat bilip ardarda darbeler vurarak Osman'ı yere yatırdı. Bunca zamandır biriktirdiği her şey bir anda patlak vermişti. Artık tahammül edecek gücü kalmamıştı. Yanındaki masadan aldığı vazoyu her kelimesinde bir Osman'ın aptal kafasına vuruyordu. "Sen-benim-anneme-orospu-diyemezsin!"

Osman kendinden geçmek üzereyken Sanem odaya girdi. "Napıyorsun sen?"

Annesinin sesiyle Eftelya ne yaptığının farkına vardı. Cinnet geçirmiş neredeyse Osman'ı öldürecekti. Genç kız öylece dondu kaldı. Osman ağır ağır kendine gelmeye çalıştı. "Bu kız beni öldürecekti Sanem." Dedi zorlukla soluyarak.

Sanem telaşla kocasının yanına giderek eliyle kafasını yokladı. Adam acı belirtisi gösteren birkaç inilti çıkardıktan sonra. Kadın Osman'ın pantolonunun belinden kemerini çekip çıkardı. "Merak etme sevgilim," kocasının başını öptü "Bedelini ödeyecek"



3.kişi anlatım mı? Yoksa, 1.kişi anlatım mı?
Karar veremedim. Sizce hangisi??

Gelecekten Gelen Asilzade(Askıda) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin