Günler çok çabuk geçiyordu.Yavaş yavaş alışmaya başlamıştım. Başta çok zor gelmişti annemden, Demet'ten, sevdiklerimden çok uzaktaydım ve gidip göremiyordum. Neredeyse her gece onları özlediğimden sessizce ağladım.Oda arkadaşım Seon fark etmesin diye de ayrı bir çaba sarf ediyordum. Bazen Kore'de olduğumu bir anlığına unutup Türkçe konuşuyordum genellikle bunlar küfür oluyordu.Kimse anlamadığım için rahattım tabi ama daha fazla ağzımdan Türkçe kelimeler çıkarsa insanların bana bakışları değişecekti buna emindim.Zaten yaptığım her şey batıyordu, bir de onu kaldıramazdım.Kim bilir arkamdan neler konuşuluyordu da haberim yoktu.Odamın kapısına bırakılan o saçma ölüm notundan sonra bayağı sessizlik oldu her şey tıkırındaydı ama sanki fırtına öncesi sessizlik yaşanıyordu.
Dersler daha da yoğunlaşarak zorlanmaya başlamıştı. Ses, dans,dil vb derslerden yorgunluktan ölecek gibi oluyordum.Fakat bir de üstüne şu konser işi gelmişti. Aslında gayet mutluydum seçildiğim için bu benim açımdan çok iyi bir şeydi. Daha yeni stajyer olmama rağmen yeteneklerim sayesinde Jungkook'un dans eşi olmuştum ve 2 gün sonra konser vardı. İyi yönlerinin aksine bir o kadar da kötü yönleri vardı. Birincisi şirkette herkes benden nefret etmeye başlamıştı, kıskanıyorlardı.İkincisi de Jungkook'la dans edeceğim için Jungkook'un fanları bana anti olacaklardı ve hatta ölüm tehditleri bile alabilirdim.Bu konuyu Jungkook'la konuşmam gerek diye düşündüm.
Sabah 7 de kalktım, rutin işlerimi hallettim, odadan çıktım ve yemekhaneye doğru ilerledim.
Seon:'Canım çok yorgun görünüyorsun gece uyuyamadın mı yoksa?'
'Sorma ya çok yorgunum bu aralar.'
'Ha sahi sen neden günlerdir bir anda ortadan kayboluyorsun?'
'Haa o iş.Yok ya bir şey sadece daha fazla pratik yapmak için gidiyorum.'
'İyi bakalım öyle olsun.'
Seon sanki ağzımdan laf almaya çalışıyordu. Son derece dikkatliydim son güne kadar kimseye söylememem gerekiyordu.Bilen biliyordu da Seon hala bilmiyordu anlaşılan.Eğitimlerimizi aldık ve saat 3 te Bighit'e gidecektim. Artık orada çalışıyorduk. Bizim şirkette stajyerler izleyince rahatsız olduk ve yerimizi Bighit binası olarak değiştirdik.Her gün saat 3 te orada buluşuyorduk ve çalışmalarımıza devam ediyorduk.
Odama çıktım hazırlandım ve çantamı da alıp şirketten çıktığım gibi Bighit'e doğru ilerlemeye başladım.Biraz mesafe vardı o yüzden taksi kullandım. Yaşadıklarım hala rüya gibi geliyordu. Türk bir kız Yg'de stajyer ve Jungkookla eş olup konsere çıkacak. Aklım almıyordu ama yaşadıklarım gerçekti evet.
Taksiden indim, şirketin kapısına doğru ilerledim.Tam o sırada birini gördüm.O da şirkete doğru gidiyordu. Yüzünü gizlemişti kim olduğunu göremiyordum. Çok takılmadım hemen hızlıca şirkete girip pratik odasına yöneldim. Henüz herkes gelmemişti. Lisa ve birkaç kişi daha henüz yoktu. Odada sadece 4 kişiydik. Çantamı bıraktım ve sıkıldığım için pratik odasından çıktım. Şirkette gezmeye başladım. Görünürde kimse yoktu. Etraf sessizdi. 2. kata çıktım orada stüdyo vardı ve bir ses geliyordu. İçimden gelen hisle beraber o sese doğru ilerledim.Kapıya kulağımı dayadım ve içerden gelen sesi dinlemeye başladım. Sesi o kadar huzur vericiydi ki... Çok etkilenmiştim sesinden. Kesinlikle bu kişi Bts'deki bir üyenin sesiydi ve sanıyorum ki Jimin'di bu kişi.Kendimi o kadar kaptırmıştım ki kapının açıldığını ve onun başımda dikilip bana bakmasını fark etmemiştim bile.Hemen kendimi toparladım ve ben de ona bakmaya başladım.Evet tahminimde doğru çıkmıştım.Bu sesi efsane olan kişi Jimin'di. Nedenini bilmediğim bir şekilde heyecanlanmıştım...
'Hey!Sen beni mi dinliyordun?'
'Aa-Hayır.'
'Neden buradasın o zaman?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRK İDOL
Teen FictionTürk bir genç kızın Yg şirketinin seçmelerine girmesi ve stajyer olmaya hak kazanmasının öyküsü.(Umuyorum ki sizler de her zaman hayalinizin peşinden koşarsınız ve bir gün o hayalinizi gerçekleştirirsiniz. Göz yaşlarınızın sol taraftan değil de sağ...