(Gökyüzü bakır tonuna bürünmüştür, şimşekler eşliğinde yağmur yağmaktadır. Tam da bu sırada Edgar, John'u olduğu yerde bırakıp Helena'ya yönelmiştir.)EDGAR: Helena! Nolur! Nolur! İyi olduğunu söyle!
(Helena'nın göz kapakları yarıya inmiştir.)
HELENA: B... Ben...
(Edgar neredeyse heyecandan bayılacaktır, kan ter içinde kalmıştır.)
EDGAR: Helena! Yalvarırım aç gözlerini, nolur!
HELENA: Adım... Helena mı?
EDGAR: Hay! Ne yapacağım şimdi ben!
(Edgar, bir anda dizlerinin üzerine çöker ve bayılır.)
(Birkaç saat sonra...)
JOHN: Adın Helena mı?
HELENA: Sen de kimsin? Tanrım, neredeyim ben? Ben kimim, neler oluyor?
(Edgar bu sırada yerde baygın bir şekilde yatmaktadır.)
(Televizyon arkada çalışmakta ve bir haberi yaymaktadır.)
MUHABİR: Son aldığımız bilgilere dayanarak bir son dakika gelişmesiyle karşınızdayım. Hızlı unutkanlar-vebaya karşı bağışıklığı en düşük olanlar- şehrin dışında kurulan karantina bölgesine toplanacaktır. Tandıklarının ve ailelerin dikkatine! Veba salgını bittiğinde ki tedavisi bilim adamlarınca yakın görünüyor, karantina bölgesine alınanlar bırakılacaktır. Başkan, olanların altını çiziyor ve yaşadıklarımızı kısa bir dönem olarak belirtiyor. Sağduyunuzdan dolayı teşekkür ederim...
HELENA: Ne salgını ya?
(John ayağa kalkar ve Helena'nın yanına gider, Helena irkilerek yana kaçar.)
HELENA: Ne yaptığını sanıyorsun!
JOHN: Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun!
(Dışarıda ambulans sesleri silah seslerine karışmaktadır, Edgar hala kendine gelememiştir ve yağmur tüm gücüyle yağmaktadır.)
(Bir anda kapı çalar, tam bu sıralarda Edgar'ın gözleri açılmaya başlar.)
GARDİYAN-X: Açın kapıyı! Maksar Gardiyanları!
HELENA: Neler oluyor? Ne gardiyanı!
JOHN: Bak! Ne bok döndüğü hakkında en ufak bir fikrim yok! Bu yerde yatan herif kim? Sen kimsin? Hiçbiri umrumda değil fakat gitmemiz gerek!
HELENA: Nereye!
JOHN: Cehennemin di...
(Bu sırada gardiyanlardan biri kapıyı kırar ve John ile Helena'yı kavga ederken bulur. Helena'nın kafasına bir cihaz koyar ve kırmızı işareti görür, bu sırada Edgar yavaşça uyanır...)
EDGAR: Evimi terk edin! Onlar benim arkadaşlarım, sadece biraz içtik o kadar!
JOHN: Üzgünüm ahbap, yakında unutacaksın, her şeyi...
EDGAR: Sen neyden bahsediyorsun?
GARDİYAN X: John o sende, biz kızı götürüyoruz.
HELENA: Nereye?
GARDİYAN X: Lunaparka.
HELENA: O da ne?
EDGAR: Hayır!
(Edgar tam adamların üzerine çullanacaktı ki John önüne geçti ve yumruğu yapıştırdı.)
JOHN: Sen benimle kalıyorsun!
EDGAR: S... Sen!
JOHN: ...
EDGAR: ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPLAYICI#salginsenaryosu
Science FictionUnuttuğumuzu bile unutursak Dünya'nın hali ne olur? *** Haber kanalları şehrin dört bir yanında açıktır, helikopterler gökyüzünde olağanca gürültüleriyle ilerlemekte ve bir anonsu duyurmaktadır. *** Edgar, Helena... John'un bilinmezliği... Her şeyin...